Sahara gözlerini evin salonunda açtı. Andrew korku dolu gözlerle eşine bakıyordu. Sahara yerinden kalkmaya çalıştı. Başı dönmüş Andrew'in koluna yapışmıştı. Sahara gücünü toparlamaya çalıştı. Başarılı olamamıştı. Yerinden kalkmamaya karar verip Andrew'e döndü.
"Ne oldu bana" dedi.
"Bahçeye doğru yürüdün ve birden bayıldın, sana seslendim ama beni duymadın"
"Hatırlamıyorum"Sahara gözlerini kapattı. Birkaç gündür yaşadığı şeyleri düşündü. Kolundaki kızarıklık da hala duruyordu. Gördüğü rüyayı hatırladı ve onunla bağlantısı olduğunu düşündü. Sonra Andrew' e baktı. Kocasının gözlerinde ki endişeyi, korkuyu gördü.
Kasabaya geldiklerinden beri garip şeyler yaşıyordu. Yaşadığı şeyin ne olduğunu anlamıyordu. Halüsinasyon mu rüya mı bilmiyordu. Aklında tek bir soru vardı.
"Deliriyor muyum?"Andrew'e sarılıp ağlamaya başladı. Kızlarının ona baktığını görüp kendini hemen toparladı. Güçlü olman lazım dedi kendine.
Kızların uyku vakitleri çoktan geçmişti. Kızlarını öptü. Andrew onları uyumaları için odaya götürürken, Sahara bir süre dışarda ki yağmuru izledi. Daha sonra üşüyüp koltuğa uzandı. Battaniyesini üstüne çekti.
Sahara bir süre sonra koltuğun üstünde uykuya dalmıştı. Yüzüne gelen ışıkla uyandı. Ayağa kalkıp yürümeye başladı. Hastanenin bütün ışıkları yanıp yanıp sönüyordu. Gözlerini oradan ayıramadı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor ama bir o kadarda korkuyordu. Yağmur şiddetini arttırmıştı. Hızla pencereye çarpıyor görüş alanını daraltıyordu. Pencereye doğru bir adım attı. İyice yaklaşmış yüzüne tamamen pencereye dayamıştı. Gök gürültüsü ile irkildi bir adım geri çıktı.Hastanenin ışıkları tamamen sönmüştü. Camda bir yansıma gördü. Hızla arkasını döndü. Kimse yoktu. Evin lambası sallanmaya başladı. Sahara gözlerini lambaya dikmiş tamamen cama yaslanmıştı. Ne yapacağını bilemedi. Hızlıca merdivenlere koştu. Merdivenleri ikişer ikişer çıkmaya başladı.
Sürekli arkasına bakıyordu. O sırada bacağından birinin tuttuğunu hissetti. Camillanın bebeğini görünce çığlık attı. Evin sallanan lambası tamamen kapanmıştı. Sahara merdivenleri arka arka çıkmaya bir yandan ağlamaya başladı. Omuzunda bir el hissetti. Hızlıca döndüğünde kocasını görünce sarılıp ağlamaya başladı.
Andrew, Saharayı odaya götürdü. Sahara hala ağlıyor yaşadığı olayın şokunu atlatamıyordu. Andrew odada ki mumu yakıp karısına sarıldı. Evin çok eski olduğunu burada kesintilerin normal olduğunu anlatıyordu. Ama Saharanın tek korkusunun karanlık olmadığını bilmiyordu. Sahara bütün gücüyle kocasına sarılmış, tırnaklarını kocasının koluna geçirmişti. Bir süre daha ağlayıp uykuya daldı.
Sabah uyandığında aynaya baktı gözleri ağlamaktan şişmişti. Boğazı susuzluktan kuruduğunu fark etti. Yatağın yanımdaki sürahiye baktı, su bitmişti. Şansına söylenerek odadan çıktı. Merdivenler de dün yaşadığı şeyi hatırladı. O bebeği çöpe attım, dedi ve yürümeye devam etti. Merdivenlerde yoktu. Dün yine kabus gördüğünü düşünüp suyunu içti.
Kahvaltıyı hazırladı. Bugün okula geç gidecekti. Çocuklar ve Andrew merdivenden gülerek iniyorlardı. Taze meyve sularını bardaklara doldururken bir yandan da onlara bakıyordu. Kendisini onlara sahip olduğu için çok şanslı hissetti. Kızlar annelerini ayakta görünce çok sevinmiş, sarılıp onu öpücük yağmuruna tutmuşlardı.
Kahvaltısını yaparken sürekli dün geceyi düşünüyordu. Andrew'in ona baktığını fark etti.
"Koluna ne oldu" dedi Andrew
Sahara koluna baktı. Kızarıklık orada duruyordu.
"Bilmiyorum birden oldu, dün gece olmuş olmalı" dedi Sahara.
"Marry yaptı" dedi Camilla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GREENWERT KASABASI
HorrorGeçmişe ışık tutan bir cinayet, hiç bir şey bu kadar yanıltıcı olmamıştı.