on

13.8K 1K 410
                                    

Elimdeki kağıda çizdiğim çöp adamları tek tek göstermeye başladım.

"Mehmet olamaz onun evinde bilgisayar yok. Ali'yi söylemiyorum bile."

Birkaç kişiyi daha eliyip tekrar gösterdim.

"Geriye sadece 300 kişi kalıyor."

Çağatay kaşlarını kaldırıp elimdeki kağıda baktı.

"Bunlar ne?"

"Olasılıkları bir araya getirdim işte. Oradaki de ikimiziz."

Birden gülmeye başladığında kaşlarımı çattım. Ciddi bir iş yapıyorduk burada.

Kalem olan elimi tutup onu çizdiğim çöp adamın saçlarını düzeltti. Kalbim teklerken ellerimize baktım. Elini çekip gülümsedi.

"Bak şimdi oldu işte."

Listeyi eline alıp incelemeye başladı. Ben de onu inceliyordum. 7 yıldır arkadaştık ama şu son 1 yılda içimde ona karşı hisler oluşmaya başlamıştı. Ne kadar engel olmaya çalışsam da ters orantılı bir şekilde daha da imkansız hale gelmişti.

1 yıl önce bunu fark etmemi ve hislerimin tetiklenmesini sağlayan olay öpüşmemiz olabilirdi.

Öyle ciddi bir öpüşme değildi bu. Hatta öpüşme bile sayılmazdı. Sadece dudaklarımız birbirine çarpmıştı.

O an aklıma geldikçe yüzümün kızarmasına engel olamıyordum.

Saçma bir sebepten dolayı tartışırken onun telefonunu çekiştirmeye başlamıştık. Sonunda Çağatay tüm gücüyle telefonu çekmişti ama düşünememiş olacak ki, beni de telefonla birlikte çekmişti.

İşte o an nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde dudaklarımız birbirine çarpmıştı.

Hızla ayrılmış olsak da ben o anı unutamamış ve sürekli kendimi onunla öpüşürken hayal etmekten alıkoyamamıştım.

Çağatay elini çenesine koyup düşünmeye başladığında yine gözlerim istemsiz bir şekilde dudaklarına çarpmıştı.

"Ne bakıyorsun öyle?"

"Ha? Hiç."

Gözlerimi kaçırıp kağıda baktım. Kalbim yine hızlanmıştı.

Eşcinsel olduğumu öğrendiğinde yanımda olmayacağını düşünmüştüm ama hala yanımdaydı.

Ama eğer ondan hoşlandığımı öğrenirse yanımda olur muydu ki?

"Yusuf? Aklın nerede senin?"

"Düşünüyorum şeyi... Hacker'i nasıl bulacağımızı."

"Zil çalıcak ve öğle arası boyunce edindiğimiz tek sonuç 300 kişi arasından biri olduğu mu?"

"Kolaysa sen bir şeyler yap sabahtan beri sadece kağıda bakıyorsun."

Zil çaldığında kaşlarımı çatıp kağıda baktım. Hiçbir sonuca ulaşamamız sinirimi bozmuştu. Benden ne istiyor olabilirdi ki?

Çağatay elini omzuma koyup kafasını eğdi ve gülümsedi.

"Canını sıkma."

Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım.

Sıradan kalkıp omzumdaki elini çekti. Elimi omzuma götürüp gülümsedim.

Hocanın derse girmesiyle Çağatay sırasına geçti. Sıranın altından kitapları çıkarıp ayağa kalktım ve hocaya selam verdik. Yerime oturduğumda dikkatimi dağıtıp derse odaklanmaya çalıştım. Her ne kadar uğraşsam da olmuyordu, aklım durmadan hacker'a ve Çağatay'a kayıyordu.

Dersi dinleyemeyeceğimi anlayıp yaptığımız listeyi çıkardım ve temiz olan arka sayfasına içimdekileri dökercesine bir şeyler karalamaya başladım. Bir süre sonra zihnimi Çağatay kaplamaya başladığında onu çizmeye çalıştım. Gözlerim bir kağıtta bir Çağatay'daydı. Bakışlarım durmadan cam kenarında oturup dersi dinleyen O'na gidiyordu. Aşağı yukarı ona benzeyen bir şey çizmeye devam ettiğimde içimde bi' kıpırtı oluşmuştu. Hafifçe gülümseyip çizime hararetle devam ettim.

Birkaç detay için tekrar ona döndüm ve incelemeye başladım yüzünü.
Uzun uzun ona bakarken aniden bana dönmesiyle gözlerimi hızla kaçırıp saniyeler sonra ona diktim gözlerimi. Kaşlarını çatıp dudaklarını oynatarak, "Neye bakıyorsun?" dediğinde hafifçe yutkunup onun gibi dudaklarımı oynattım.

"Gözüm çarptı."

Tek kaşını kaldırıp şaşkınca bana bakmaya devam ettiğinde daha mantıklı bir şeyler bulmaya çalıştım. Aklıma gelen tek şey ise "Kuzenimi gördüm sandım," oldu. Önce kaşları eski haline döndü, daha sonra şaşkın ifadesini üzerinden attı. Daha sonra ise sessiz sessiz gülmeye başladı ve benim kalp yine kendinden geçti.

The Hacker<BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin