8.BÖLÜM

92 2 0
                                    

Hastaneden 2 gün önce çıktım. Ama okula gitmemem için 1 hafta iznim var. Yani 1 hafta daha evdeyim. Bu durumdan her öğrenci memnun olur. Ama ben değilim. Çünkü Varol bana son konuşmamızdan beri ne mesaj attı nede aradı. Sesini bile unuttum nerdeyse. Hıh böyle bir şey im-kan-sız. Ama çok özledim bu yüzden bir plan yapıp okula gitmeliyim.

''Yiğit sen ne yapıyorsun?''

''Coğrafya ödevini. Harita çiziyorum. Yarın son günmüş. Bilmiyordum. Oyalamasana beni bi.''

''Çok mu önemli bu''

''Evet. Yani öyleymiş. Ben söyleyenlerin yalancısıyım.''

''İyi tamam İnek.''

''Ben inek falan değilim''

''Oldu canım.''

Neyse şu malı rahat bırakayım da çok önemli ödevini yapsın. Ödevini yapsın. Çok önemli. Evet evet bildiniz. O ödev yarın okula gidicek ama Yiğit'in çantasında değil.

----------

''Anne yatıyom ben çok uykum geldi.'' dedi Yiğit. Sen git yat da ben de ödevi alayım.

''Tamam yavrum''

''İyi geceler anne. İyi geceler Gurur.''

''Sanada'' dedik ikimizde. Bana hep çok mutlu olduğunda Gurur der. Neden acaba mutlu ki bu? Neyse bekleyeyim de uyusun. 

1 saat sonra: 

Artık uyumuştur büyük ihtimalle deyip yataktan kalktım. Annem de uyuyordu. Çok sanşlısın Bağdat. Neyse Yiğit'in odaya daldım. Ama sessizce tabiki. Ve ödevi buldum. Artık iş yarın sabah Yiğit'in ödevi evde unutup beni aramasına kaldı.

-----------------------

''Anne ne yemek yediriyon sabah? Okul da yerim ben. Servisi kaçırıcam.''

''Sus bakıyım sen. Öyle sağlıksız şeyleri yiyosun. Sonra şişicen. Bağdat gibi zayıflamak için 3 yıl uğraşırsın.''

''Bak haklısın valla. Az zeytin daha ver bakıyım. Bağdat gibi şişmek istemiyom.''

''Yanlız arkadaşlar uyandım ben.'' dedim. Benim dedikodumu yapıyorlar nasıl böyle bir şey olabilir. Nasıl yani.

''Günaydın kızım. Ben şişmek derken. Kız ne kadar azimli zayıfladı manasında''

''Tamam anne anladım ben''

''Neyse Bağdat gidiyom ben seninle uğraşamam''

''Güle güle Caner.'' bende ona nispet yaparken hep Caner derim. Anlamış olacaktı 'Ne var' bakışı attı. Bende ona 'Bişey yok' bakışı attım. Aslında bir çok şey var Yiğit. Okula gidince sakın çantana bakmayı unutma. 

--------------

Nerdeyse okulda öğle arası olmak üzere ama Yiğit hala aramadı. Bir şey yapmam lazım. Çünkü son 2 ders Coğrafya. Ve yine zehir gibi çalışan aklıma bir fikir geldi ve hemen Yiğit'i aradım.

''Yiğit çok büyük bir şeyi unutmuşsun''

''Ne? Ne unutmuşum Bağdat?''

''Coğrafya ödevini. Sence de çok önemli değil mi?''

''Bağdat sen ne diyon? Getir onu bana''

''1.Getirir misin?''

''Getirir misin?''

''2.Karşılığında 50 TL istiyorum''

''Tamam.''

''Söz?''

''Söz.''

Hem Varol'u göreceğim. Hem de 50 TL 'm olacak. Şans fışkırıyor resmen. Neyse hazırdım zaten.

''Anne Yiğit ödevini unutmuş onu vermeye gidiyorum''

''Tamam ama erken gel. Son derse kadar kalırsın sen biliyorum''

''Hayır. Söz veriyorum'' Anne lütfen bana güvenmemiş ol. Çünkü son derse kadar kalacağımdan adım kadar eminim. 

Evden çıktım. Minibüse bindim. Minibüsden inince okula kadar yürümen gerek. 10 dakikalık bir yürüyüş mesafesi var. Ama ben koştum. Çünkü hem öğle arası bitmek üzere hemde Varol'u daha çok görmem gerek.

Okula koştur koştur girerken hocanın teki durdurdu. 

''Kızım nereye gidiyorsun sen?''

''Hocam kardeşimin ödevini getirmiştim de ben.''

''Kardeşin kim?''

''Yiğit Caner Çınar. 9/A 'da''

''İyi tamam gti çok fazla kalma ama. Sende mi bu okuldasın?''

''Evet hocam. Bende Bağdat. Ama bıçaklandığım için hala 1 hafta iznim var''

''Tamam Bağdat. Çabuk ver zilin çalmasına 10 dakika var''

''Teşekkürler hocam''

Hayır yani niye oyalıyon beni? Oyalayınca eline ne geçiyor? Neyse sınıfın katına geldim. Kapının önündeyim üstümü başımı düzelteyim. Deyip içeri girdim. O sıra bizimkiler uzun eşek oynuyorlarmış. Hangi ara bu kadar samimi oldunuz? İçeri girdiğimde tüm gözler üzerimdeydi. Ogün:

''Geçmiş olsun Bağdat. Çok üzüldük.'' 

''Teşekkür ederim. '' deyip gülümsedim. Aynı konuşma bir kaç kişiyle daha yaşandı. Ama adlarını unutmuşum.

Hoca sıraları değiştirmiş. Yiğt ile ben büyük ihtimalle yan yanayız. Çünkü yanı boş. Arkamızda da Varol ile Ahmet var. Ben gidip Yiğit'in yanına oturdum. Ödevini verdim. Arkamı döndüm. Varol'la gözgöze gelmeyi umdum ama bana bakmıyodu. Telefondan biriyle mesajlaşıyordu. Bende Ahmet'e dönüp:

''Nasılsın Ahmet?'' dedim.

''İyiyim Bağdat sen?''

''Sağol işte bende bıçaklanan biri ne kadar iyi olursa o kadar iyi olmaya çalışıyorum'' 

''Evet ya senin o durum vardı. Geçmiş olsun. Valla çok üzüldüm ben. Dans edemeyeceğin için.''

''Bu konuya hiç girmesek çünkü hayatımda isteyerek yaptığım belki de sayılı şeylerden biriydi dans etmek.''

''Seni anlıyorum diyemem çünkü anlayamam.''

''Ne kadar anlayışlısın Ahmet'ciğim. Çok sağol. Ne kadar tatlısın sen ya'' dedim. Biliyorum biraz yavşakça oldu ama Varol'un dikkatini üzerime çekmem gerek. Ben öyle dedikten sonra bana sinirle baktı. Ohh be sonunda dikkatini çekebilmiştim. Bana baktı ve kalktı sıradan. Tahtanın önünde duran kızın yanına gidip dudaklarına yapıştı. Kız da bana uyzu olan kız varya hastanedeki (adı Burcu'ymuş) oydu. Kalbime bir bıçak saplandı sanki. Gerçekte bıçaklandığım zaman bile böyle olmamıştım. Herkes alkış yapmaya başladı. Çığlık atmaya. Varol kzın dudaklarından ayrıldı. Bu sefer kız öpmeye başladı. O sıra zil çaldı. Kimseye belli etmemeye çalışarak Yiğit'e sarılıp. Sınıftan çıktım. Kimsenin yüzüne bakmadım. Ağlamaya başladım. Neden böyle oldu ki şimdi? Ne yaptım ben? Yada o neden böyle bir şey yaptı? Koşarak okuldan çıktım. Eve gittim ve uyudum. Ve bir hafta uyumak istiyorum. Okula gidince böylem görünmemeliyim. 1 hafta ağlayıp kendime gelmeliyim. Lütfen Allahım ne olur böyle olsun. 

LİSE.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin