4.BÖLÜM "NİNJA"

50 19 8
                                    

JAKE MİLLER

Tam da eve yaklaşmışken Jessica beni ve kendini çukura düşürmüştü.

Böyle salakça görevlerde hep beni bulurdu zaten değilmi?

Şu an bir çukurda baygın bir kızla beraberdim, beni de düşürdüğü yetmiyormuş gibi birde bayıldı.
AMAN NE HARİKA

Aya kalktığımda çukurun omzuma kadar geldiğini anladım, ama bunun Jessica'yı çıkarmamı zorlaştıracağını sanmıyordum.

Eğilip Jessica'yı kucakladığımda hafif olduğunu anladım. Bu hoşuma gitmişti, en azından kilolu birini taşımayacaktım.

Çukurdan sıçrayarak çıktım ve eve doğru yürümeye başladım.
Eve geldiğimde ayakkabılarımı çıkarmadan yatakodama daldım, Jessica'yı yatağa bıraktım ve gördüģü o yaratığı unutmasını, yani geçici olarak unutmadını sağlayacak kelimeleri mırıldandım ve aşağıya indim, bundan sonrası ızdırap, çünkü uykum kaçmıştı ve beklemeyi hiç mi hiç sevmezdim. Kendime oyalanacak birşeyler bulmalıydım.

JESSİCA BROWN

"Ne zaman uyanacak bu acaba?"
diye kendi kendine söylenen Jake'yi duydum ve en son Jake ile bir çukura düştüğümüzü hatırladım.

Hafif bir inilti çıkardım ve gözlerimi aralamaya çalıştım. Bunu farkeden Jake "sonunda" dedi
En sonunda başarmıştım ve gözlerimi aralamıştım.

Jake'ye bakıp
"neden başımda dikiliyorsun?" diye bir soru sordum.

Jake bana bakıp
"Uyanman için olabilirmi acaba? Akıllı kız." dedi.

Ben gözlerimi devirip
"Yatmak hiç aklına gelmedimi?"
dedim.

O da
"Sağolsun bir baş belası beni kendyle beraber çukura düşürdü, hatta ve hatta bayılıp onu eve kadar taşımama sebep oldu, bu yüzden de uykum kaçtı." dedi.

"Benmiyim baş belası?" diye sordum

Alaycı bir tavırla
"Yok ben" dedi.
Kızmıştım ama bunları es geçip
"Burası senin evin mi?" diye sordum.
O da başını onaylar anlamda salladı.

"Peki biz tam olarak neredeyiz?"diye bir soru daha sorduğumda,
"çok soru soruyorsun." dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladığında " benimle gel." dedi.

Bende emir verişini sevmesemde yataktan çıkıp peşinden adımlamaya başladım.

Salon olduğunu tahmin ettiğim odaya girdi ve bende peşinden gittim.

Odaya girdiğimde tahmin ettiğimden daha koyu tonlarda olduğunu gördüm, iki tane siyah deri koltuk,televizyon, siyah halı, gri duvarlar ve düvarların üstüne asılmış bir kadın fotoğrafı vardı.
Ha tabi bide bahçe kapısı.
Rengini sormayın lütfen.

En dikkatimi çeken de bu fotoğraf olmuştu kadının gözleri ve saçları tıpkı Jake gibi simsiyahtı. Gözlerinin büyük olması bunu dahaçok ortaya koyuyordu. Burnu ve dudakları da en az gözleri kadar güzel olan bu kadının kim olduğunu merak etmiştim ama bunu azçok tahmin edebiliyordum.

Yani annesi olduğunu tahmin ediyordum tabi ama başkası da olabilirdi.

Bu merakıma yenik düşerek
"Bu fotoğraftaki güzel kadın kim?"diye sorduğumda dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

"Evet güzel."dedi

"Peki kim?"diye yeniledim sorumu.

"Annem"dedi

Ben tam 'öldümü?' diye soracakken aklıma onu incitebileceğim geldi ve sustum.

Oda sanki aklımı okumuşgibi
"Öldü" dedi.

Bende birkaç dakika bekledikten sonra "Başın sağolsun." diyebildim sadece.

Oda sanki bu konuyu kapatmak istercesine bana bakıp
"Neden o izbe sokaktaydın?" diye bir soru sordu.

"Bu seni ilgilendir mi?" dedim.

"Neden ilgilendirdiğini söylesem sabaha kadar bitmez. O yüzden beni uğraştırma."dedi.

Bende başka çaremin olmadığını bildiğim için oflayıp,
"Annem ona değil babama gitmemi söyledi bende babama gittim ama kapıyı açmadı, annemle babamı ardı ardına aradım ama ikiside açmadı ve babamın yaşadığı yeri tam olarak bilmediģim için kayboldum."dedim.

"Arabana ne oldu?"dedi

Birden şaşırdım arabamın olduğunu nereden biliyordu ki?
"Arabamın olduğunu nereden biliyorsun?"dedim.

"Herşey sırasıyla ninja."dedi

Ninja mı? Ah benim için bulduğu isim bu muydu sahiden? 'NİNJA'

"Ne sırası? Ne saçmalıyorsunsen?"
dedim.

Yine arkasını dönerek bahçe kapısana yöneldi ve "gel." dedi.

Ben tepki vermeden yerimde durunca

"Ahh hadi ama artık sadece gelmeni söyledim neden bukadar şaşırıyorsun ki?" dedi.

Ve bende hemen arkasından adımladım.

Bahçeye çıktığımda kendimi rahatlamış hissettim içime temiz hava kokusunun işlemesine izin verdim.
Bahçe bayağı büyüktü, bir koltuk, masa, hamak ve en şaşırdığım şey bir değil tam BEŞ TANE HEDEF TAHTASI VARDI.

Bunları görünce Jake'ye dönüp,
"Hedef tahtaları mı?" diye sordum.

"Evet küçük ninja hedef tahtaları."
dedi.

"Sen okçulukla mı ilgileniyorsun?" dedim.

"Evet" dedi.

"neden?" diye sordum.

"Herşeyin bir nedeni olmak zorunda değil Jessica."dedi ve ekledi "seni burada eğiteceğim küçük NİNJA"dedi
gülümseyerek.

JAKE MİLLER

Jessica'ya bu kadar şifreli konuşmak çok güzel, hele o anlamvermeye çalışan ama birtürlü anlamveremeyen yüz ifadesi yokmu, ençok hoşuma giden de o zaten.

Bana verilen görevin tek iyi yanı da bu galiba, yoksa bu kızı kim çeker ya!!

Tabi bu görevi hemen yarın anlatmak zorunda olmasaydım daha hoşuma giderdi ama ne yaparsın, kader. Benim sevincim de buraya kadarmış demekki.

Bu bölümün diyer bölüme göre biraz daha sıkıcı olduğunu biliyorum ama 5. Bölümde sizebüyük bombalarım olacak.

Küçük ninjamızı beğendiniz mi??

Sizce Jake ne görevinden bahsediyor??

KARANLIĞIN İÇİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin