"Ben Jungkook"

549 41 74
                                    

" Ya ben bu oyunu oynamak istemiyorsam" diye bağıran, siyahlar içindeki çocuğun sesi depoda yankılanmıştı. Cüretkar bir şekilde karşısında ki adamın gözlerinin tam içine bakıyordu.

"Senin istediklerinin ne zaman bir önemi oldu Jeon." Diz çökmüş çocuğun hemen dibinde ki adam, bu âsiliği takmamış gibi duruyordu. Çocuğu küçümsemenin verdiği hazla güçlü bir kahkaha attı.

Tavşan dişli (evet tamda aklınızda geçen kişi xnxnxn) çocuk ise, dalgaya alınmasına sadece dişlerini birbirine bastırarak karşılık verebilmişti.

Daha fazla konuşmanın kendisine zarar vermekten başka bir şeye yaramayacağının bilinciyle sustu.

Şimdilik.

Bir gün tüm bu susmalarının, acısını çıkara çıkara intikamını alacağına dair, içinden kendisine söz vererek.

" Tam olarak ne yapmamı istiyorsun? Ya da o çocuğa zarar verince eline ne geçecek mi demeliydim."

Yüzünde hiç bir mimik olmaksızın tüm bedeni sızlayan çocuğun sorduğu soruya karşılık, adam  hiç acımadan güçlü bir tokat patlattı yumuşacık tene sahip, dizlerinin üzerinde olan çocuğa.

" Benim yaptıklarımı sakın sorgulama Jeon! Yaptıklarım ve yapacaklarım için bana hesap sormaya ne yetkin ne de gücün var. Bunu şimdiye kadar öğrenmen gerekiyordu."

Kafasını iki yana salladı adam, hiç hoşnut olmadığını beden diliyle de ifade etmiş oldu böylece.

Depoda ki ölümcül sessizliği, sert sesiyle bozarak konuşmasını devam ettirdi.

Ne yapması gerektiğini anlatan adamı ise, her sözüne dikkat kesilerek dinledi tavşan dişli çocuk.

Ve hayatını tamamen değiştirecek olaylara böylece ilk adımını attı...

Eğer gelecekte olanları bilseydi kendini ölene kadar bu adama dövtürdü. Asla kabul etmezdi bu plana dahil olmayı. Ölüm ona daha cazip gelirdi geleceğinden.

Ama ne yazıktır ki o da kaderin kurbanı olan milyonlarca insandan sadece biriydi.

~~~~~~

"Yah HEMEN BURAYA GEL KİM NAMJOON!"

Jin sevgilisinin peşinden koşuyordu çünkü gıcık mı gıcık bir adamı seçmişti âşık olmak için. 'İnsanların soyumu tükendi de ben bu adamı sevdim?' diye düşündü.
(az kaldı çarpılcan Jin)

"Senin peşimden koşmana bayılıyorum güzelim. Bana iki sene öncesini hatırlatıyor. Özellikle ilan-ı aşk yaptığın o günü. 'Namjoon ben bıktım artık plontonik sapık hayranın olmaktan, sevgilim olur musun?' En önemlisi ise koca okulun gözü üzerimizdeyken diz çöküşün." Koca bir kahkaha atıp kaçmaya devam etmişti, uzun olan. Bakın işte bu adam cidden pataklanmayı hak ediyor.

Sınıftakiler dönüp bakmıyorlardı bile, tüm sınıf hatta tüm okul alışmıştı artık. Yeri geldimi böyle tatlı tartışmalarına ya da merdiven arası yiyişmelerine. Çift isimleri bile vardı 'Namjin' bunu birinci sınıflardan, daha okula ayak basar basmaz aşklarına(!) tanık olan Soobin isimli çocuk koymuştu. O gün bugündür isimleri Namjin'di. Elbette iğrenen, nefret eden, sorun çıkaran yaratıklar olmuştu ama yetişkinlerin dünyası farklı yürüyordu. Arkalarında dağ gibi aileleri vardı, okul onları gözden çıkarmaya cesaret edemezdi.

Ve aşktı bu, ne olursa olsun birlikte olmak...

Jin en sonunda Namjoon'u köşeye sıkıştırmış üstüne yürüyordu, kaçma şansı sıfırdı tabi az sonra yapacağı şeyi yapmasaydı. Namjoon aniden ileri atılmış, pembe saçlı sevgilisinin dolgun, öpünce bulutlarda hissetiren dudaklarına kendi yumuşak dudaklarını bastırmış ve Jin'in o anki şokundan yararlanarak sınıfın kapısına doğru koşup gözden kaybolmuştu. Aslında izlemek istemişti, sevdiği adamın kocaman açılan gözlerindeki şaşkın bakışları ve öpmek istemişti o büyük gözlerinden. Ama biliyordu ki bir salise daha o sınıfta kalacak olsa derisi çiğ çiğ yüzülürdü. " Buna da razıyım aslında" diye düşündü "Ondan gelecek her şeye razıyım mükemmel vücudum zarar görecek olsa bile"

SCHOOL 2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin