"Ben de öyle. Biraz sevdiğin şeylerden bahsetmek ister misin?"
(Millie'nin sevdiği şeyleri benim sevdiğim şeyler olarak yazıcam yani Millie bir nevi ben olucak. Qşskskdödmdn)
"Evet. Neden olmasın. Ummm. En sevdiğim şarkıcı Alan Walker'dır mesela. Şarkıları mükemmel. Özellikle I don't wanna go ve Ignite'ı dinlemelisin. Bir de Alone. Yok yok hepsini dinle."
"Demek sen de bir Walker sın"
"Evet n'oldu?"
"Benim de favorimdir de"
"Ciddi misin?"
"Evet. Neyse sen devam et."
"Tamam. Sonra en sevdiğim renk mavidir ama öyle her mavi değil."
Telefonumu çıkardım ve ona bir mavi resmi gösterdim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Bak benim en sevdiğim mavi budur."
"Yuh ama. Benim de en sevdiğim renk bu"
"Şaka yapma Jacob"
"Ya ciddi söylüyorum."
Tamam öyle diyorsan öyledir."
"Bir dizi falan izliyor musun"
"Evet en sevdiğim dizi Stranger Things dir. Ve ikincisi The Umbrella Academy. Zaten dört tane dizi bitirdim. Üçüncüsü Alexa ve Katie ve dördüncüsü ise Carmen Sandiego. En sevdiğimden başladım"
"Ben de Stranger Things ve The Umbrella Acamey izliyorum ama diğerlerini bilmiyorum."
"Sen ne izliyorsun?"
"Ben Riverdale izledim. Ve Prison Break."
"Duydum ama hiçbirini izlemedim."
"Bir kere Jacob der misin?"
"Neden ki?"
"Sen de bi. Ama bir cümlenin içinde olsun. Tamam mı?"
"Zevklerimiz uyuşuyor gibi Jacob"
"Adımı senin ağzından duymak öyle hoş hissettiriyor ki"
Yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. Çok utanmıştım. İlk defa bir erkek bana iltifat ediyordu.
Acaba ilerde başka erkekler de böyle şeyler söyler miydi?
