Bölüm 6

54 6 1
                                    

Ama mümkün müydü? Bir insan kime, nasıl aşık olacağını seçebilir miydi? Yönetebilir miydi duygularını? Bu çok değişik bir histi. Daha önce kimseye beslemediğim duygulardı bunlar... Kesinlikle Beyza'ya olan hislerimle örtüşmüyorlardı. Beyza bir hevesti sanırım benim için... Belkide sahiplenme duygusu... Beyza'ya bakarken heyecanlanırdım. Hatta bazen bakmaya bile utanırdım... Ama Loya için hissettiklerim bu yönde değildi... Hayır kesinlikle değildi... Onun yüzüne bakarken utanmak aklımın ucundan bile geçmiyordu. Aksine doyamıyordum ben onun yüzüne bakmaya... Günlerce, aylarca. yıllarca burada böyle oturup onu izleyebilirdim... Loya ciğerlerini nefesle doldurdu. O an yaklaşık 5 dakikadır onu izlediğimi fark ettim. Haliyle rahatsız olmuştu... Ece'ye döndüm. TWD'in 2. sezonunun 3. bölümünü açmakla meşkuldü. Yaklaşık 10 dakika boyunca devam eden sessizliği ben bozdum. "Loya, şu kira mevzunu konuşalım lütfen. Öyle bedavaya olur mu hiç? Zaten belli bir maaşın yok..." "Şu anda senin de yok ama." böyle söylediğinde çok haklı olduğunu fark ettim... "Ama olacak Allah'ın izniyle..." "Olduğu zaman konuşuruz o halde..." dedi gülümseyerek. Bende gülümsedim ve diziye devam ettik. 5 bölüm 10 bölüm derken gözlerim kapanmaya başladı... Ve uykusuzluğa direnmekten vazgeçip kendimi bıraktım.

<<<<>>>>

Gözlerimi boynumun tutulduğu, belimin ciddi derecede ağrıdığı ve -lanet olsun ki- ayaklarımın karıncalandığı gerçeğiyle araladım. Kafamı kaldırıp sağıma soluma bakındığımda Ece ve Loya'yı kaşları çatık bir şekilde uyurken gördüm. Bu görüntü eşliğinde bir kahkaha koy verdim... Bu kahkahamın eşliğinde açıldı bizimkilerin gözleri. Onlarda acı içinde ellerini boyunlarına götürdüler. Sonra etraflarına bakındılar. Dün geceki konumunuzda uyuyup kaldığımızı gördüklerinde onlarda kahkaha attılar. Bir süre sonra Loya aniden kahkahasını kesip Ece'ye ateş püskürten gözlerle bakmaya başladı. Ece ise ne olduğunu anlamayan gözlerle Loya'ya. "Ece?" "Teyze?" "Bugün cumartesi veya pazar değil, değil mi?" Ece boynunu eğerek yeri incelemeye başladı. "Hayır." dedi ağzının içinde. "Yani normalde bu saatlerde okulda olman gerekiyordu, değil mi?" "Evet." "Cadı! Çok mu geç kaldık?!" "Belki." dedi Ece 'evet, hayır, belki' üçlemesini tamamlayarak. "Senin Allah cezanı vermesin! Dana! Bir de alarmımı bile kapatmış! "Loya... Bence bugünlük affedilebilir. Ne de olsa bana gezdirmeniz gereken koca bir şehir var!" Ece'ye dönüp göz kırptım, oda bana gülümsedi. "İyi! Ama sadece bugünlük! Böyle bir şey asla ikinci kez tekrarlanmayacak!" "Teyzelerin teyzesi be!" dedi ve Loya'yı yanaklarından kocaman öptü Ece. "Eh hadi o zaman! İstanbul time! Bak senin için ingilizcemi konuşturuyorum Stefan bro!" dedi gülerek. Bende ona eşlik ettim. "Teşekkür ederim kraliçem." dedim ve montuma yöneldim. "E hadi o zaman ver elini İstanbul!

<<<<<<>>>>>>>

Eve döndüğümüzde Loya, Ece ile birlikte evine döndü. Hepimiz çok yorulmuştuk. Eminönü'nden tut Dolmabahçe Sarayı'na kadar gezmiştik. Çok güzeldi. Hırkamı koltuğun kenarına koydum ve koltuğa oturdum. Başımı geriye attım ve ciğerlerimi nefesle doldurdum. Bugünü düşündüm. Onlarla güne başlamış onlarla bitirmiştim. Bütün İstanbul'u onlarla gezmiştim. Gezerken Ece'nin yoğun ısrarı üzerine 5 yaşımdan beri gitmediğim bir yere de gitmiştik. Lunaparka. Gondola bindik, kamikazeye bindik ve çarpışan arabalara bindik. Kamikazeye bindiğimiz anı tekrar gözümden geçirdim.

KAMİKAZE

"Ya hadi lütfen! Son bak son! Kamikazeye binelim birde çarpışan arabalara binelim sonra gideriz. Hadi ya lütfen!" Ece'nin yoğun baskısı hiç durmadan devam ediyordu. En sonunda Loya ile birbirimize baktık ve bıkkınlıkla başımızla onayladık. Ben bir köşeye, Ece bir köşeye, Loya ise ortamıza oturdu. Aleti çalıştırdılar ve ters dönmeye başladık. Loya şimdiden yerinde titriyordu. Alet hızlandıkça Loya daha çok titriyordu. Şimdi ise ters dönmüştük. Loya çığlıklarının arasında tutunmak için kendine bir yer aradı. Bulamayınca bana yöneldi. Elimi tutsa daha iyi olurdu ancak o an tuttuğu yer malesef elim değildi. Çok daha hassas bir yerdi. Oraya bir elin değmesi özellikle bu elin bir bayana ait olması işimi çok zorlaştırmıştı. Kamikazeden iner inmez tuvalet için bayanlardan izin aldım ve gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Kabine girdim işimi gördüm ve tekrar ellerimi yıkayıp bayanların yanına döndüm. Çarpışan arabalara bindikten sonra eve döndük.

EV

Tekrar gülümsedim. Neyse ki pek fazla sorun teşkil etmemişti. Çok yorulmuştum. Öyle ki üzerimi değiştirmeden koltuğa kıvrılıp uyudum.

O Zaman Ver Elini Türkiye!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin