Bölüm 3

47 4 0
                                    

Onun sesini her duyuşumda içim bir hoş olurdu eskiden... Ama şimdi yüzümü iğrenircesine buruşturdum ve ona döndüm. Bir şeyler söylemek için dudaklarını araladı, ancak konuşamadı. Konuşmasındı zaten... Sesini duymak istemiyordum... Önüme döndüm. Taksideki kızın yanına gittim. Elini tuttum. "Gidelim mi?" dedim. Oradaki herkes bana şaşkınca bakıyordu. "Gi-gidelim." Şaşkınlıktan olsa gerek kekelemişti. Oradan ayrıldık. Çıkış kapısına varmıştık ki kolumu tutan bir elle arkama döndüm. Beyza'ya bıkkınlıkla baktım. "Stefan... Dinle beni..." "Ellerini üzerimden çeker misin?" dedim tüm sakinliğimle. "Stefan, lütfen... Lütfen dinle beni. Ben eski benim... Lütfen..." dediğinde sinirle kendime çektim hala tuttuğu kolumu. "Eski sen... Eski sen masumdu Beyza! Nişanlısı olan bir adamla yatmazdı! Sadece nişanlısı olan adamla değil, hiç kimseyle yatmazdı! İlk öpücüğünü bile vermemişti! Ben buraya annemi babamı yok sayıp geldim! Senin için! Pardon, eski sen için!" dedim ve taksideki kızın elinden tutup çekiştirdim. Sonunda dışarı çıktığımızda ciğerlerimi nefesle doldurdum. Gökyüzüne baktım. Sonra bir ses duydum. "İyi misin?" dediğinde buruk bir gülümsemeyle döndüm ona. "İyiyim tabiki... Hadi gidelim taksideki kız..." "Loya..." "Efendim?" "Adım, taksideki kız değil... Loya. Tanıştığıma memnun oldum Stefan." ona gülümsedim. "Ben de Loya..." dedim ve yürümeye başladık. Nereye gittiğimizi bilmeden yürüyorduk. Yani en azından ben bilmiyorum. En son durup Loya'ya döndüm."Nereye gidiyoruz?" "Bilmem. Nereye gidelim?" Yanılmamışım. İkimizde bilmiyorduk. "Bilmem... Aslında benim bir ev bulmam lazım mobilyalı falan... Bildiğin bir yer var mı?" Dediğimde gözlerinin içi gülmüştü. "Var! Bizim ev!" nasıl yani bana onunla yaşamayı öneriyordu? "Her ne kadar çok yakışıklı olsamda öyle tanımadığın insanları evine davet etmemelisin." dediğimde omzuma çok güzel bir yumruk geçirmişti. ""Saçmalama! Megoloman! Bizim apartmandan bahsediyorum! Beşiktaş'ta. Babamdan bana kalmış bir apartman. Orada bir tane daire var o olur bence sana." "Tamam bir bakalım o zaman." dedim ve bir taksi çevirdik. Aradan geçen 10 dakika sonra eve varmıştık. Sahile bir 20-30 metre kadar uzaktaydı. İçeri geçtik. Ev çok güzeldi. Küçük bir evdi. Amerikan bir mutfağı vardı. 2 odası ve bir de salonuyla çok şirindi. Duvarlarımın gökkuşağı renklerine boyanmış bir halini düşündüm. Bu evi tutmalıydım! "Burası çok güzel! Çok da şirin bir ev. Tutmak istiyorum ben. Ne kadar kirası?" "0 TL." dedi. Baş parmağı ile işaret parmağını birleştirerek bir daire oluşturdu ve gözünün üzerine tuttu. Ben ise o sırada anlamaz gözlerle ona bakıyordum. "Anlamadım?" "Basbaya 0 işte." "Yok canım olur mu öyle şey? Sen söyle bana kirayı. Hadi." bunları söylerken elimde sadece 4.752,03 $ kaldığını hatırladım bir an. İş bulmalıydım. "Gerek yok. Zaten binada 13 tane daire var. Birinde yeğenimle be- Ece!" çok telaşlı görünüyordu. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken Loya devam etti. "Saat kaç?! Benim Ece'yi okuldan almam lazım! Neyse sen yerleş ben onu alıp geleyim!" önemli bir şey olmadığını anlamanın verdiği rahatlıkla ciğerlerimi nefesle doldurdum. "Tamam sen git! Ama kira meselesini konuşacağız!" dedim. Bağırmak zorunda kalmıştım çünkü ben konuşmaya başladığım sırada o çoktan merdivenlere yönelmişti. Demek bir yeğeni var.. Her şeyi boş verdim ve yatak odam ilan ettiğim mavi rengine boyamayı planladığım odaya yöneldim. Bavulu yatağın üzerine koydum ve kıyafetlerimi yerleştirdim. İşim bittiğinde üzerimi değiştirdim ve salona geçip tozlu koltuğun üzerine bıraktım kendimi. Her şey düşündüğümden daha hızlı ve daha kolay gelişmişti. Beyza nasıl bu hale gelmişti? Oysa benim hatırladığım Beyza masum, şort giyinmeye bile çekinen bir kızdı. Ama şimdi görüyorum ki elin adamlarının- adam dedim pardon- altında... Ah! Annem haklıymış işte! Ne yapacağım ben?! Nasıl bakacağım onların gözüne? Onlar haklıydı... Beyza bir sürtüktü... Beni burada tutan bir şey yoktu ki artık. Neden buradaydım ben? İlk uçakla dönmem gerekirdi oysa ki... Ah... Kafam çok karışmıştı. Biraz uyumak çok iyi gelirdi aslında. Kafamı tozlu koltuğun üzerine koydum ve yatar pozisyona geçtim... Uykunun o huzur dolu kollarındaydım şimdi...

O Zaman Ver Elini Türkiye!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin