second chapter: he's sure that he defeats his fear.

774 86 112
                                    

Uyarı: bölümde ufak çaplı ancak bazıları için etkileyici olacak, şiddet sahnesi mevcuttur. Lütfen etkilenecekler okumasın ya da o kısmı hızla geçsin.

✨FEAR✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


FEAR

"Çünkü ben toz pembe rüyalar gibi giyinen kapkaranlık bir kâbusum, sevgilim."

::

flashback

"Dolaptan biralarımı getir Taehyung." Dedi yaşlı ve kendine bakmayı birkaç yıl önce bırakmış olan suratsız adam. Her zaman için yağlı gözüken başının üzerindeki birkaç tutam saçı geriye atıp duruyordu yine. Taehyung'un gür, dalgalı ve yumuşak saçlarına bakılırsa onun babası olmasının biraz tuhaf kaçtığı söylenebilirdi.

"Getiriyorum!" Diye bağırdı Taehyung mutfaktan.

Bugün doğum günüydü. Jungkook, en yakın arkadaşı, ona sabahleyin küçük ve çikolatalı bir pasta ile sürpriz yapmıştı. Ancak babası binlerce laf edince pastayı arkadaşıyla birlikte üfleme fırsatı bile bulamadan odasının yolunu boylamıştı tabi. Bay Kim; doğum günlerinden, renkli şeylerden, hayvanlardan ve mutluluk veren her şeyden fazlasıyla nefret ederdi. Bu yüzden Jungkook'u elindeki mumlar ile birlikte kapı dışarı edip Taehyung'a da güzel bir ceza vermişti. Pastayı almayı unutmamıştı tabi, ne de olsa televizyon izlerken onu yemek güzel olacaktı. İstisna olarak çikolatayı seviyordu.

Taehyung, babasının biralarını hazır edip salondaki sehpanın üzerine koydu ve sehpayı da babasının kirli ayaklarının yanına koydu. Bu sırada kız kardeşi de boş düşünceler içerisinde tekli koltukta oturarak kucağındaki köpeğini seviyordu. Onu dün sabah evin bahçesinde bulduğunu anlatmıştı. Oysa Taehyung, kardeşinin köpekleri ne kadar çok sevdiğini bilip onu Pet Shop'tan bahçeye taşıyan kişiydi. Biraz olsun kardeşinin konuşabilmesi ve bu durgun halinden çıkabilmesi için elinden geleni yapıyordu. Çünkü dokuz yaşında olmasına rağmen hiç konuşmuyordu, tek bir kelime bile etmemişti. İşaret dilini bile çok az kullanıyordu.

Yaşlı adam, önüne gelen biraları hızla tüketti bu sırada. Ardından da votkasını yudumlamaya başlamıştı. Saat öğlen civarlarındaydı. Akşama kadar babasının dönüşeceği hâli aklına getirdi Taehyung. Anlaşılan bu gece kötü bir gece olacaktı.

"O ne öyle?" Diye sordu, kızının kucağında uyumakta olan beyaz tüylü köpeği kastederek. Arada bir gaz çıkartıyor, gözleri de kayıp gidiyordu. Hava da iyice kararmıştı.

Taehyung kalp atışlarının hızlandığını hissetti. Kendisine hiçbir zararı dokunmayan küçücük bir köpeğe zarar vermeyeceğini düşünmüştü onu eve getirirken. Fakat öyle olmadı. Sırf hayvanlardan nefret ediyor diye kendisine zarar vermese bile o köpeği bu evde istemeyecekti.

"E-Eunji bahçede bulmuş," diyerek babasının da koltuktan kalkmasına karşılık hızla ayaklandı Taehyung. "Zaten çok sessiz bir köpek. Öylece duruyor."

Kıpkırmızı ve yukarı kayan gözler Taehyung'u bulduğunda genç adam sertçe yutkundu. Babası onu sertçe önünden ittirdi ve kızının yanına yol aldı.

"Her yere bokunu yapsın diye mi getirdin onu eve?!" Diye bağırdı ve köpeği kızın kucağından bir çırpıda alıverdi. Köpek, beyaz tüylerinin çekilmesine karşılık acıyla havlamaya başlamıştı.

Kız, cevap vermiyordu. Boş bakışları kahverengi zemindeydi. Kucağından alınan köpek için belli belirsiz göz yaşları döküyordu. Taehyung, köpeği babasının elleri arasından almak için korkuyla uzandı. Gösterdiği tepkinin beş katı şiddetinde babası tarafından geriye ittirildiğinde belini televizyon ünitesine çarpmıştı. Kız kardeşi ağlıyordu fakat gözleri hâlâ yeri izliyor, bedeni ise hiç hareket etmiyordu. Şoka girdiğinde ya da delicesine korktuğunda kıpırdama yetisini de kaybederdi.

"Böyle itleri eve bir daha getirmeyeceksin duydun mu beni!" Diyerek köpeği tüylerinden tutmaya devam ederken aniden kirişe doğru fırlattı ve acı dolu bir havlama yükseldi evde. Köpeğin kafasını boynuna bağlayan kemikleri kırılmış, beyaz tüyleri havada uçuşuyordu artık.

Taehyung'un gözleri hiçbir şeyi görmedi o an. Kulakları, onu sağır edecek biçimde çınlıyordu. Düştüğü yerden kalktı. Bay Kim, kızını yakasından tutup sarsmaya başladığında Taehyung'un ağzından delicesine bir küfür süzülmüştü. Babası, duyduğu küfüre karşılık kızını sertçe koltuğa geri bırakıp dehşet dolu ifadesiyle Taehyung'a döndü.

"Seni orospu çocuğu," Diye karşılık verdi gülümseyerek. "Seni öldüreceğim. Tanrı şahidim olsun ki bana küfür etmenin bedelini dilini kaybederek ödeyeceksin piç herif!"

Ama babası yanılmıştı. Sarhoştu ve genç bir çocuğa bulaşmak için fazla yaşlıydı. Güçsüzdü, Taehyung'u tek yumruğuyla yerle bir edebileceğini sanmıştı ama tam tersi oldu. Genç adam, tüm varlığını ortaya sunarcasına yaşlı adamı ittirdi ve suratına yaklaşık on beş kez yumruk attı. Delirmiş gibi hissediyordu. Yaşlı adam yere yığılmadan önce yalnızca bir yumruk atmıştı, geri kalanların hepsi o yere düştüğünde gerçekleşti. Bir süre baygın yatan adama baktı Taehyung. Göğsü adrenalinin etkisiyle hızla inip kalkıyordu. Bakışlarını kız kardeşine çevirdi daha sonra. Buradan bir an önce gitmezlerse daha kötüsü yaşanabilirdi, biliyordu.

Kız kardeşini hızla kucakladı ve dışarıya çıktı. Kucağındaki küçük kızın gözyaşları Taehyung'un siyah tişörtünün omuzlarını ıslatıyordu. Onu, Bayan Choi'nin güvenli ellerine (!) teslim etmekten başka çare göremedi. Evden çıktığı gibi Jungkook'un yan komşusu olan, biraz yaşlı ancak modern bir kadın gibi davranmaya çalışan Bayan Choi'nin kapısına vurdu durmaksızın. Saat epey geç olmuştu fakat uyumamış olması için dua ediyordu Taehyung.

"Taehyung, oğlum ne oldu gece gece?" Diyerek kapıyı açmıştı Bayan Choi. Uykusundan uyandığı, göz kapaklarını ovuşturmasından belliydi. Daha sonra tüm özürlerini sunacaktı Taehyung ama şimdi yalnızca Jungkook'u bulmalıydı. Ve bunu Eunji yanındayken yapamazdı.

"Bayan Choi, Eunji'ye birkaç saatliğine bakabilir misiniz? Lütfen, gelince her şeyi açıklayacağım."

Kız kardeşini kucağından indirdi ve Bayan Choi'nin onun minik ellerini tutmasına izin verdi. Dizlerinin üzerine çöktü ve yanaklarından süzülen gözyaşlarını uzun parmaklarıyla sildi. "Geri döneceğim, tamam mı?"

"Gitme Taehyung... korkuyorum." Diyerek ağlamayı sürdürüyordu Eunji.

"Geri döneceğim, söz veriyorum." Küçük kızın alnına hızlı bir öpücük kondurdu ve dizlerinin üzerinden kalkıp Bayan Choi'nin bahçesinden tüm hızıyla çıktı.

Nefes nefese, ciğerlerinde hava kalmadan, delicesine koşmaya başladı Taehyung. Arkadaşının evde olmadığını iyi biliyordu. Şansının yaver gitmesini umarak internet kafeye koşuyordu şimdi. Dudakları anormal derecede kurumuş, nefesi tükenmişti. Korkusunu yenemiyordu ama korktuğunu birazdan yeneceğine oldukça emindi...

flashback end

x

Yeri ve Joy nerede devreye girecek dediğinizi duyar gibiyim fırnfoefnek
bunları, geçiş bölümleri ve karakterleri tanıtma amaçlı yazıyorum. Çünkü sonrası için gerçekten önemli. Umarım sıkılmamışsınızdır

dark web: avenoirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin