13.06
tam da akşam üzeri gidiyorsun alıp aklımın aydınlığını batan günle birlikte, ince hüzünler içinde alacakaranlığını eliyorsun yüreğime susan göğün. gölgelerin uzanıp uzanıp korkular içinde yalnızlığı öptüğü bu öksüz saatlerde; tam da özenle kurup sakladığım o en güzel sözü söyleyecekken gidiyorsun. yaşanmış yaşanmamış ne varsa sana ilişkin, dünya kadar bir yumru olup oturuyor boğazıma. sıcakla soğuğun aykırı yol ağzında; hevesle düş kırıklığının, bekleyişle bitişin birbirini yediği karmakarışık duygular içinde kaskatı kalıyorum. ışıkları yanıyor bir bir karanlığa batan evlerin. geçerek bırakmışlığın başucundan telaşlı adımlarla usul usul eksiliyor sokaklar. günüm kördüğüm oluyor. geceyi çözemiyorum. ay ışığı gümüş bir hançere dönüşüyor karanlığın elinde, çizip çizip kanatıyor anıların suskun yüzünü. buz gibi sular sızıyor ürpertiler içinde tenimden hücrelerime.
acılaştıkça acılaşıyor ayrılık, tırnaklarımı yiyorum.