2023, cuma.
Havanın soğuğunu hissetmek buz kesiyordu beni ama sıkıntı değildi, soğuk havalara hayrandım, üşümeye bayılırdım ama beklemekten nefret ederdim, tam 15 dakikadır Sinan'ı bekliyordum. Sinan yakın arkadaşımdı diyebiliriz...Hatta güvenebildiğim tek insan diyebilirdim. Okul kulübü ödevi için buluşmamız lazımdı, lider olduğumuz için bitirip iyi bir şey hazırlamalıydık, bu bahaneyle bir araya gelmemiz ve biraz laflamamız gerekiyordu.
Neyseki Sinan bu sefer şanslıydı, ona kızmayacaktım. Şu anonim saçmalığı çıktığı için oyalanacak bir şey bulmuştum ve stalk yapmıştım. Tabii ki hiçbir şey bulamamıştım, ben stalkta berbattım millet.
Yazan kişiye dair çok bir tahminim yoktu, zaten anon hesaptan bir sürü insan yazıyordu ve her birini bulmak için savaş vermiyordum tabii ki. Sadece kısa bir göz gezdirip stalk yapıyordum ve onda da hiçbir şey bulamıyordum!
Eğlenceli giriş yapan anonlara cevap yazıyordum, tıpkı bu anonime yaptığım gibi. Aslında çok ultra değişik bir şey yazmamıştı, sadece vereceğim cevap anlık olarak aklımda belirmiş ve bu hoşuma gitmişti. Hiç düşünmeden yazıp yollamıştım.
Ellerimi kabanımın içine soktum, bugün Bolu gerçekten değişik bir havaya bürünmüştü, aslında her zamanki haliydi. Kar yağmıştı, hemde lapa lapa.
Her taraf görmek istediğim gibi kusursuz ve bembeyazdı, kışa bayılıyordum. Kışa dair her şeye.Ben kışlık kıyafetlerin dokusuna, toprak ve kahve kokusuna, narın en çok parmaklarımı lekelemesine, annemin gülümsemesine, tütsü dumanını izlemeye, çayın fokurdama sesine, mum gölgesinin duvarda devleşmesine, dost başının omzuma düşmesine ve en çok da Allah’a bayılırdım.
Sessizlik hakimdi, insanlar soğuktan rahatsız gibi yürüyorlardı ve hepsi de alengirli bir telaş içindeydiler. O an sanırım soğuğa aşık tek insanım diye düşündüm. Bolu'nun soğuğundan şikayetçi olanlar onu olduğu gibi kabul etmeliydi, edemiyorlarsa da şehri terk etmelilerdi.
Soğuk sevmeyen insanlara takındığım tutum şaka olmalıydı cidden...
Biraz daha insanları gözetlediğimde her birinin bu soğuğa içlerinden sövdüklerini tahmin edebiliyordum. Önlerini sıkı sıkı kapatanlar, hızlı adımlarla bu havadan kaçmak için yürüyenler, ellerini birbirine sürtüp sıcak tutmaya çalışanlar...Ama bazılarının buna ihtiyacı yoktu, yani kendilerini sıcak tutmak için ellerini birbirine sürtmeye ya da önlerini sıkı sıkı kapatmaya, yanlarında aşık oldukları insan olduğu için sarılarak ya da el ele birbirleriyle iç içe geçmiş şekilde havanın soğuğunu önemsemeden gayet mutlu şekilde yürüyüp geçiyorlardı karşımdan.
Caddenin karşısında olan fırının bacasından dumanlar çıkıyordu, büyük bir sis dalgası havaya karışıyordu. Birkaç metre uzağında marangoz vardı, oradan da işçilerin çalışma sesleri geliyordu ve caddenin sesine karışıyordu. Arabalar yağan karda oldukça yavaş ilerliyor, tekerleklerinin sesleri adım adım duyuluyordu.
Keten haki rengindeki pantolonumun cebinden telefonumu çıkarttım, anonimden bir bildirim yoktu. Bekle bir dakika...Görüldü atmıştı! Bu hafif sesli gülmeme neden oldu, sanırım fena bozmuştum çocuğu ya da kızı? Ama bana yazanlar arasında hiç kız olmamıştı, bu yüzden direkt erkek olarak kodlamıştım kafamda onu.