Küçük çocuk güneşin doğuşunu izliyordu. Yine evden kaçmıştı. Bunun yanlış olduğunu biliyordu ama ne yapsın, annesini o halde görmeye daha fazla dayanamamıştı. Daha çok küçüktü, sadece 7 yaşındaydı. Yaşıtları parklarda oynarken o bir köşede oturur ve onları izlerdi. Hep düşünürdü, acaba o da hiç onlar gibi mutlu olabilecek miydi? Pek arkadaşı yoktu. Yalnızdı. Çaresizdi. Aynı annesi gibi. Daha bebekken babası onu ve annesini terk etmişti. Şimdi annesi küçük çocuğun kendinden büyük nefretini kazanmış üvey babasıyla evliydi. Küçük bir çocuk nasıl böyle güçlü bir duyguya sahip olabilirdi ki? Olmuştu işte. Üvey babası, annesini sürekli dövüyordu. Hem de küçük çocuğun gözlerinin önünde. Annesi bir şey söyleyemiyordu. Küçük çocuk her seferinde engellemeye çalışıyordu ama o da dayak yiyordu. Annesine soruyordu. “Anne, neden bu adamdan kurtulmuyorsun? Neden seni dövmesine izin veriyorsun?” Annesi ise çaresizce söylüyordu kelimeleri. “Seviyorum, oğlum. Seviyorum.” Küçük çocuk inanmıyordu ama sorgulayamıyordu. Yapabileceği bir şey kalmamıştı.
“Anne, acaba ben hiç âşık olacak mıyım? Eğer aşk böyle bir şeyse, hayır. Ben kimseyi sevmeyeceğim.” Bunu annesini son görüşünde sormuştu küçük çocuk. 9 yaşındaydı o zamanlar. Küçük çocukla beraber güneşin batışını izlemeye gelmişlerdi. Daha doğrusu küçük çocuk annesini “Anne, bunu görmelisin. Çok güzel.” Diyerek buraya sürüklemişti. Annesi derin bir nefes aldı. Gözlerini güneşten ayırmıyordu. “Olacaksın oğlum. Günün birinde bir peri kızı karşına çıkacak. O kadar güzel olacak ki, gözlerini ondan ayıramayacaksın. Mutlu olacaksın. Senden bir şey isteyeceğim. Kendini sevgiye kapatma. Sandığını aksine sevgi kötü bir şey değil, oğlum.” Küçük çocuk buna inanmamıştı. Yine de annesini üzmemek için kafasını “Tamam.” Anlamında sallamıştı. Fakat, inanmıyordu, mutlu olabileceğine inanmadığı gibi. Annesi oğlunun kulağına fısıldamıştı. “Seni seviyorum oğlum, bunu asla unutma.” Bunlar annesinin söylediği son kelimeler olmuştu. Ve, güneş batmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGUSUZ
Teen FictionÇocukluğunu yaşayamamış bir genç adam, Masum ama cesur bir genç kız. İkisi de tahmin edememişti birbirlerine bu derece tutkulu bir aşkla bağlanacaklarını.