𝐞

61 11 0
                                    

9 Aralık 2017

Gözlerini yavaşça aralayan genç hemen önündeki kirpiklerin kime ait olduğunu çok iyi biliyordu. Yavaşça göz bebeklerini kıyamadığı inci tanelerinde gezdirdi. O ilah'tı. Jimin'in tek ilahı...

Kıymetlisinin boynunu saran elini kaldırdı ve saçlarını okşamaya başladı. Ezbere bildiği her şeyi tekrar ezberlemeye çalışıyordu. Saçlarının telleri arasındaki her boşluğun yerini biliyordu. Ama yinede doyamıyordu. Yumuşacık tutamlarda ellerini gezdirirken karşıdan bir kıpırdanma hissetti. Biliyordu, şimdi kalbi 2 saniyeliğine duracak, sonra ani ve sert çarpıntıyla ritmine devam edecekti. Bu sırada da göz kapakları yavaşça yarıya kadar aralanacak, göz bebeği odağını bulana kadar büyüyüp küçülecekti.

Yap-boz parçası gibi her olay yerine geldiğinde Jimin ona daha çok sarıldı ve "Şhh." diyerek sevgilisini sakinleştirdi. Taehyung uyuşukluğu arasında karşıdakinin dudaklarını kavradı ve sulu bir öpücük bıraktı. Daha sonra dudakları aralandı ve "Seni seviyorum." cümlesini Jimin'in kalbine gönderdi.

Jimin tebessümle kedi misali daha çok sokuldu. Bir süre birbirlerini izlediler.

Jimin'e 'Taehyung'un nesini seviyorsun?' diye sorsalar sessizliğe gömülüp kalbini dinletirdi. Bütün cevaplar oradaydı. Bu yüzden Taehyung, kalbine öyle sahip çıkıyordu ki saklayıp kendi kalbine gömecekti neredeyse.

Aşkları her geçen gün tazeleniyordu. Onlar aslında aşık değildi. Aşk kelimesi yeterli gelemezdi. Birini eğer kalbine yatırıp orada yaşatmak istiyorsan bu aşktan da öte bir şeydir. Birbirlerine yeterli değil, dolu dolu geliyorlardı.

Jimin Taehyung'u ilk gördüğünde o parktaydı. Güneş ufuk çizgisini bulurken Taehyung salıncakta düşünceleriyle boğuşuyordu. Jimin her sabah o parkta bulunurdu. O salıncak ona aitti. İlk defa salıncağını biriyle paylaştı, kalbini paylaştığı gibi. İşte o gün onu izlerken anladı Jimin ne kadar kutsal bir varlık olduğunu.

Güneş daha doğmamıştı. Bu yüzden yatakta bir süre daha birbirlerine sindiler. Bu büyüyü bozan Jimin oldu. Yanağına öpücük bırakıp ayaklandı. Taehyung da ona ayak uydurup üstlerini giymeye başladılar. Evden çıkmadan önce son kez aynadaki mükemmelliklerine baktılar.

Aralık ayı yine her yılki gibi çetin geçiyordu. Yeryüzü örtü niyetine karı örtmüştü üzerine. Bu güzel karşılamada çift el ele yürüyordu. Sessizdiler. Kalpleri karın aksine sıcacıktı.

Salıncaktaki yerlerini almak adına ilk önce Taehyung oturdu ve bacaklarını aralayıp Jimin'in oturmasını bekledi. Sıcaklığıyla beraber sevgilisi mayıştı ve boynunu göğsüne yasladı.

Güneş yavaştan sıcaklığını yeryüzüne gösterirken Jimin onları kıskanmıştı. Yaşadıkları aşk pahabiçilmezdi fakat karın güneş tarafından eriyeceğini bile bile yeryüzüne konuşu onu düşündürüyordu. 'Bu nasıl bir aşk?' Diyordu.

Taehyung ise sevgilisini sıkıca sarmıştı. Sanki soğuk onun baş düşmanıydı ve Jimin'i korumaya çalışıyordu.

Jimin hiçbir zaman Taehyung'a buraya gelme nedenini sormadı. Neden hastaneden çıktığını, neden o zamanlar gelmediğini sormadı. Taehyung onun yaşam kaynağıydı, bu yüzden ona güveniyordu.

Güneşin yarısı gözüktüğünde ikisi sessizce eriyişi izliyordu. Kar taneleri yeryüzünden gidiyordu. Ama yinede hava çok soğuktu. Güneş yükseldikçe birbirlerine daha çok bağlandılar. En sonunda güneş tamamen kendini gösterince Taehyung sanki güneşi alttan destekliyormuş gibi iki elini kaldırdı. Böylece elleri havada bir V şekli oluşturdu. Jimin de hemen kafasını araya sıkıştırdı. Bu ikisinin de içini ısıttı ve gülüşmeye başladılar.

Her sabah olduğu gibi yine bir mucizeye uyandılar. Güneş onların sembolüydü, kar ise sembolünün sebebi. Sıcaklıkla birbirlerine sarılıp huzuru hissettiler.

𝐝𝐢𝐝 𝐲𝐨𝐮 𝐟𝐞𝐞𝐥? || Vmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin