Sadece diye başlamak istedim ilk cümlelerime buraya seninle hayat ile ilgili ortak düşüncelerimizi daha derinden 'sadece' olarak ilerlemek istiyorum. Hayat gerçekten de herkes için zor ilerliyor daha çok sanki herkes kendi oyununda kademe kademe ilerliyor gibi değil mi?
Sanki kader denilen şey gerçek gibi, ben kaderi kafamda şu şekilde kurguladım;
Biz bir yolcuyuz ve otobüsümüze bindik ilerliyoruz. Yol belli geçilecek yerler belli, yolda ki her tümsek senin için konulmuş, asfalt senin için önceden döşenmiş, tabelalar senin için hazırlanmış ve sen bindikten kısa bir süre sonra aniden uyanıyorsun, bakıyorsun ki direksiyon senin elinde, anlıyorsun ki aslında otobüsünün şoförüsün. Dikiz aynasından bakıyorsun ki otobüsün geçtiği her asfalt hemen ardından tuzla buz oluyor, anlıyorsun ki bu yolda hangi tabelayı seçersen seç bunun geri dönüşü yok, kaçırdığın hiçbir yolu geri alamazsın. Bu ileriye doğru akan uzun bir asfalt, her tümsekten zamanı geldiğinde geçiyorsun her tümsekte yavaşlıyor, temkinli hareket ediyorsun bazen tümsekleri fark edemiyorsun ve büyük hasarlar alıyorsun ama her hasar bir sonra ki tümsek için tecrübeli olmana sebep oluyor. Tabelalar ise şu şekilde ilerliyor, bu bir otobüstü hatırlarsan hemen yan koltuğuna çevirirsen kafanı orada seni yönlendiren bir varlığı göreceksin, kendini bu sebebini bilmediğin yolda ilerlerken artık korkak hissetmiyorsun çünkü yanında ki varlık bu yol hakkında her türlü bilgiye sahip ve sen sadece ona odaklısın. Seni belli duraklarda durduruyor ve sen o durduğun duraklarda sürekli yeni varlıkları otobüsüne alıyorsun. Belli duraklarda başka varlık alırken de aynı zamanda bazı varlıkları o durakta otobüsünden indiriyorsun bazen bakıyorsun dikiz aynasından bıraktıklarının ardından bazen hiç bakmadan devam ediyorsun.
Artık yolları biliyorsun ama farklı tabelaları gördüğünde orada ne olduğunu merak ediyorsun bazen hiç sormadan o tabelaları kullanıyorsun yolunda, yanında ki varlık seni sürekli aynı tabelalardan ilerletmek istiyor ama sen istemiyorsun. Artık çoğu tümsekte ne yapman gerektiğini biliyorsun. Yağmur yağdığında ya da kar, o zaman asfalta dikkat etmen gerektiğini de öğreniyorsun. Artık yanında ki varlık sana aynı şeyleri söylemekten başka bir işe yaramadığını düşünüyorsun ve onu yan koltuğundan kalkmasını söylüyorsun çünkü sana öğreteceği şeylerin sınırlı olduğunu anlıyorsun ve bu yolun sadece sana özel olduğunu, Artık otobüsünde ki bir dolu insanla yolda karşına ne çıkacağını bilmeden ilerlemen gerektiğini bazen yolun seni seçtiğin tabelalarla bambaşka yerlere götürdüğünü çözüyorsun.
Sonra bu yollarda hiç görmediğin bir şeyle karşılaşıyorsun daha doğrusu artık bunu kavramaya başlıyorsun yolun kenarlarında kaza yapmış ya da durmuş başka otobüsler. Kendi otobüsüne baktığında dikkatini çeken şey seni hem aniden aydınlatıyor hem de aniden büyük paniklemeye yol açıyor. Otobüsün de bir benzin göstergesi var bu şu anlama geliyor benzin biterse inmek zorundasın. Ya da bu yol seni istediği zaman senin göremediğin bir anda çıkardığı bir engelle seni durdurabilir.
Burada söylediğim bir şeyi hala düşünmüyor da değilim acaba o engeller hep oradaydı da biz mi göremedik ya da biz görsek de onlar aniden mi belirdi de bizim kaza yapmamızı sağladı?
Bu kader dediğimiz olay aslında bakıldığında genel bir kavrama benzese de aslında bir o kadar da her bir varlığın serüvenini konu alan bir masal. Çiçeğin bile bir kaderi vardır, en ilginç olanda nedir biliyor musun? Kader yuvarlak bir halkadır ve bu yuvarlak halka başka bir halkayla bütünleşmiş, başka halkada başka bir halkayla hepsi birbirini tamamlayan birbirinin var olmasını sağlayan kenetlenmeler. Hepsine dışarıdan baktığında daha büyük bir halka. Hepimiz başkalarının kaderinin içinde ki başka bir kaderiz.
Peki sana şundan bahsetsem bana ne derdin? Bu halkaların en küçüğünden en büyüğü sürekli kendi kendine tekrarlanan bir döngü gibi. Hadi gel bu derin konuyu açalım... Evet şimdi daha çok sana reenkarnasyon hakkında ki düşüncelerimden bahsedeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Numara Değilim
SpiritualYaşam, var olmak hiç bir beynin algılayamadığı kapsama alanımızın dışında kalmış ve ulaşamadığımız bilgilerin en temeli. Sürekli düşünce halindeyiz, asla kapanma tuşu olmayan her birimizin en büyük galaksilerden bile büyük ve durmaksızın devam eden...