Scott iri yarı adamın arkasından yürürken içeride nasıl davranması gerektiğiyle ilgili kafasından yüzlerce düşünce geçiyordu. Şimdiye kadar buradan kurtulması lazımdı ama inatla o odaya girmek için ilerliyordu. Kim bilir, belki yine şansı yaver giderdi.
Önündeki beden bir anda durduğunda kendini durduramayıp ona çarpmıştı. Geriye doğru bakan asık surata gülümsemeyle karşılık vererek biraz olsun sempatik görünmeye çalışıyordu.
"Bay Stark seni bekliyor."
"Aslında... Sen haklı olabilirsin David. Bende hiç sekreter tipi yok değil mi?"
"Bana onuncu kez seslendiğinde söylediğim gibi, adım David değil."
"Sende öyle bir tip var. Dışın sert ama için öyle değil bence." Scott sempatik görünmeye çalıştıkça adam ondan daha da hoşlanmamaya başlıyor gibiydi ama ısrarla buna devam ediyordu.
"İçeri girecek misin yoksa ben mi seni yollayayım?"
"İşte bu yüzden kimse seni sevmiyor David. İnsanları tehdit edip duruyorsun." Scott gözlerini devirip kapıya vurduktan sonra içeri girmesini söyleyen sesi bekledi.
Tony masada oturmuş bir şeyler üzerinde çalışıyor gibiydi ve ona hiç bakmamıştı bile. Scott bunu fırsat bilip masaya iyice yaklaşmış göz ucuyla neler yaptığına bakmaya çalışıyordu ki kafasını kaldırmasıyla göz göze gelmişlerdi. Bu ajanlık olayı hiç ona göre değildi ve her seferinde biraz daha farkına varıyordu.
"Sen de kimsin ve dibime girmiş ne yapıyorsun?" Onu tanımamasına şaşırmıştı. O kadar ilgilenmesine rağmen onu hatırlamamıştı bile. Ama bu iyi bir şey olabilirdi. Utanç verici bir karşılaşmanın ardından en azından onu unutup başka bir utanç verici karşılaşma yaşamıştı.
"Ben... İş görüşmesi için gelmiştim. David size haber vermişti. Güvenlik olan." Karşısındaki adamın kaşları çatılınca bir an ürkmüştü.
"Daha önce sekreterlik yaptın mı? Alınma ama sende hiç öyle bir tip yok." Scott yalandan alınmış gibi bir hal takınmıştı.
"Erkeğim diye mi böyle deyip duruyorsunuz? Sizin hakkınızda çok şey duymuştum Bay Stark ama cinsiyetçi bir insan olmanızı beklemezdim." Tony karşısındaki adama anlam veremeyen bakışlarını yollarken konuşmaya devam etmeye çalıştı zira karşılaştığı tuhaf ama etkili yüz ifadesi yüzünden kendini suçlu hissetmişti ama bir yandan da onda bir şeyler çağrıştırmıştı.
"Pekala... İlk soruma geri dönelim. Tecrüben var mı?"
"Tabi ki." Scott kendinden emin görünmek için duruşunu dikleştirmişti. Hayatında ilk defa ciddi bir iş görüşmesine katılıyordu ve ne yapması gerektiğinden pek emin değildi. Aslında işi istemiyordu bile, gidip başarısız olduğunu ve ifşa olduğu için ajanlık işini bıraktığını söylemek istiyordu. Baştan o kadar parayla gözü boyanmasaydı her zamanki işine devam edebilirdi. Hatta şu saatten itibaren bunun olması için çabalayacaktı. Aslında sadece hep olduğu gibi tuhaf davransa yeterdi.
"Görüşmelerde genelde böyleysen nasıl tecrüben oldu merak ediyorum."
"Tamam... Bunu kullanmayacaktım bayım ama siz hem cinsiyetçi hem umursamaz birisiniz. Sizin yüzünüzden bacağımı kaybedebilirdim!" Scott ayılıp bayılır gibi hallere girerken Tony sonunda bu tuhaf adamı çıkarabilmişti.
"Biraz abartmıyor musun? Doktorun dediklerine göre iyi bile görünüyorsun."
"Ah, demek sonunda tanıyabildin! Ve o adam sahtekarın tekiydi. Onu doktor yapanlar utansın." O rüşvetini kabul etmeyen adamı hatırlayınca yüzünü buruşturmuştu.
"Patronun sağlam olmana rağmen kovdu mu yani seni?" Biraz önce onu tanımayan adamın ayrıntıları dahi hatırlamaya başlaması garibine gitmişti.
"Hayır, bana karşı kötü hissedeceğinizi düşünüp işe alırsınız diye geldim ama tanınmadım bile. Oysa o günden sonra psikolojik olarak nasıl çöktüm bir bilseniz... İşte ben de böyle çıkarcı biriyim, anlatabildim mi?" Scott adamın yüzünde sinir gibi olumsuz bir ifade aradı ama bundan eser yoktu.
"Pekala, seninle bir hafta deneme yapalım. Şimdi... İşime geri dönmeliyim. Yarın başlayabilirsin." Tony ona gitmesini ister gibi bakıp işine geri döndüğünde birkaç saniye olduğu yerde kalmıştı. Biraz önce ne olmuştu öyle, onu kovması falan gerekiyordu.
...
Valla ben de anlamıyorum reis ne yapalım