siyahlardan kurtulmuştuk, beyaz yavaş yavaş kayboluyordu. ilkbaharın o muazzam renkleri gün yüzünde belirmeye başlamıştı. göz yaşlarım ve üzerime hayatım boyunca ağaç reçinesi gibi yapışacağını hissettiğim yasım, senin mavilerinin sıcaklığı ile buharlaşıp gitmişti. ziyadesiyle o sıcaklık yüreğimde ki kışı da götürmüştü.
beyaz yoktu.
baktığım her yerde bir çift maviler vardı artık. kahveye, boş şarkı sözlerine, tozlu raflara donuk fakat çiçeklere ve yaptığımız muhabbetlere ışıl ışıl yanan o maviler döndürdü beni içimdeki cennet bahçesine.
merkezinde büyük bir sakuranın olduğu o cennet bahçesine..
bana yazılarından bahsetmiştin o gün. yeni bir hikaye üzerine çalıştığını fakat hâlâ eksiklerin olduğunu, kurgusunu ise kitap basılana kadar anlatmayacağını çocuksu bir sırıtışla dile getirmiştin. o gün, seni gördüğüm ilk günden bu yana, gözlemlemediğim bir neşe ile doluydun.
ben bu hâline daha da vurulmuştum..
"o sıkıntılı günlerinde bu masada oturmuş ara sıra beni izliyordun.. söyler misin, karalamalarının arasında ben de var mıyım?"
aniden deyivermiştin. aldığım bir yudum yeşil çay boğazıma takılmış beni nefessiz bırakmıştı. ilk tensel temasımız da işte bu güneşli günde olmuştu. uzun beyaz parmakların soğuk ellerimi kavramış, bir yandan da yanımızdan geçen garsona aceleyle fransızca bir şeyler söylüyordun.
mavilerindeki telaşla garsonun getirdiği bir bardak ılık suyu uzatırken içimdeki utanç alevinin bu saatten sonra bugün için asla sönmeyeceğini anlamıştım.
diğerlerinin aksine uzun olan bu güncem beni o günlere, rüzgara karşı koyamayan bir kiraz çiçeği misali sürükleyiverdi.. şimdi bile heyecanımı ve ellerinin sıcaklığını hissediyorum. o gün kalbimin kalbine doğru oluk oluk aktığını ve senden-benden bir parça haline geldiğini gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.
işte tam da o gün, ben melodime kavuşmuştum..
ruhumdan bir parça kopup yüreğim ile sana yerleşirken bir notanın damarlarımda yükseldiğini ve parmak uçlarıma kadar bu melodinin devam ettiğini hissetmiştim.
benim melodim cennet bahçemdeki o büyük sakuraydı..
her zamanki gibi; melodi arayışında bulunan ruhum ve asla yalnız olmadığımı haykıran kalbim.
•
"yalnızlık, aradabir kaybolup tekrar ortaya çıkan cılız bir buluttan ibaret sadece."