1. Bölüm / "Senin burda ne işin var?"

2K 138 105
                                    

"Nefes, daldın yine ya!" diyen Burak'a baktım. Elimdeki yapma çiçekleri masaya koyup ona döndüm.

"Ne var be?" dediğimde sandalyesini çekerek yanıma yaklaştı.

"Kızım eline çiçek verdik güzel bir şeyler yap diye. Dondun kaldın."

"Gözüm dalmış."

"Yemezler güzelim. Tahir'i düşünüyorsun değil mi yine?"

"Saçmalama Burak."

"Kızım 15 sene oldu. Unut artık şunu ya."

"Unuttum zaten Burak. Bizimkisi çocukluk aşkı gibi bir şeydi. Bilmiyorsun sanki." dedim gözlerimi önümdeki çiçeklere çevirerek.

"Sürekli onu düşünüyorsun Nefes. Bana yanlışlıkla kaç defa Tahir dediğini hatırlayamıyorum bile," dediğinde gözlerimi devirdim. "Hem madem unuttun, neden kolyeyi sürekli boynunda taşıyorsun?"

"Tahir aldığı için değil, sevdiğim için takıyorum." dediğimde bana inanmayan bakışlar attı. Tam bir şey söyleyecekken elimle susturdum. "Lütfen, daha fazla canımı yakma."

"Tamam," dedi sakince. Burak benim 4 senelik arkadaşımdı. Onunla birlikte bir organizasyon şirketi açmıştık. Yaklaşık 2.5 senedir birlikte işletiyorduk.

Burak'ın telefonuna mesaj gelmesiyle göz ucuyla baktım. Mesajlaşırken sırıtıyordu.

"Şş! Kim o?" dedim göz kırparak.

"Ya," dedi ensesini kaşıyarak. "Hani sana geçen gösterdiğim kız vardı ya, onunla konuşuyoruz."

"Ooo! Hiç söylemiyorsun ama."

"Daha bir şey yok be kızım, olsa söylemez miyim?"

"Öyle olsun bakalım, ama eğer bana söylemezsen görümcelik yaparım ha!" dediğimde Burak bana orta parmağını gösterip dükkandan çıktı.

Bende gülerek önümdeki çiçeklere döndüm. Vazoya güzelce yerleştirdiğimde telefonum çaldı. Annem arıyordu.

"Efendim annem?"

"Kız! Sen nerelerdesun? Hani geleydun buraya!"

"Anne yaz geldi sezon açıldı. Nasıl geleceğim bir sürü iş varken?"

"Burak yapmay mı?"

"Anne o daha kendine bakamıyor, ben dükkanı ona nasıl emanet edeyim?"

Annem güldüğünde bende güldüm. Babamla Trabzon'da yaşıyorlardı. Ama ben yaşamak için İstanbul'u seçmiştim.

Biraz daha havadan sudan konuşup telefonu kapattık. Telefonu masaya koyup arkama yaslanacakken Burak elinde bir poşetle içeri girdi.

"Elindeki ne?" Poşeti masaya bıraktı ve yerine geçti.

"Ekmek arası bir şeyler aldım, acıkmışsındır."

"Acıktım valla." dedim poşetleri açarken. Mis gibi kokular gelmeye başladığında alt dudağımı ısırdım.

"Kızım sen yiyeceksin zaten, sakin ol." dedi Burak gülerek. Ona dil çıkarıp önüme döndüm.

***

"Bakın Esra hanım, anlaştığımız renk böyleydi."

"Hayır! Ben pembe istemiştim!"

"Hanımefendi bunlar pembe zaten!" dedim bıkkınlıkla.

"Benim istediğim pembe böyle değil, daha açık olmalı."

ÖLSEM YERİDİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin