2. Bölüm / "Evleniyor musun?"

1.2K 145 89
                                    

Hayat insanlara çok şey öğretir. Öyle değil mi? Bazen aşık olmayı, bazen savaşmayı öğretir. Ama aynı zamanda çok da acımasızdır. Tene değer ve keser.

"Senin burda ne işin var?" dedim sessizce. Bana mahçupça baktı ve gözlerini kaçırdı.

"Ben, söz tepsisi için." dedi mırıldanarak. İçime düşen ateş topu bütün organlarımı yakmıştı sanki.

"Evleniyor musun?" diye sordum sessizce. Yutkundu. Hareket eden elmacık kemiğine gözlerim kaydığında hemen toparlandım.

"Şey, evet." dediğinde burukça gülümsedim.

"G-geç otur. Bitmek üzere." dediğimde kafasını salladı ve sandalyeye oturdu. Makasın etrafına tülle sararken ona bakmadan konuştum.

"Uzun zaman oldu, değişmişsin." dedim. 15 yıl olmuştu ama halâ her santimi ezberimdeydi.

"Öyle. Dile kolay 15 sene," dediğinde kafamı salladım. Ellerim titriyordu. "Sende değişmişsin." dediğinde ona baktım.

"Zaman işte."

"7 yaşında görüşmüştük değil mi en son?" dedi. Hatırlamıyor olamazdı değil mi?

"Evet." dedim. "Sende evleniyormuşsun." dedim. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde hemen kafamı çevirdim.

"Evet. Daha düğüne var ama."

Kafamı salladım. Tepsi bitmişti ama gitmesini istemiyordum.

"Nefes." Adımı onun sesinden duymanın verdiği mayhoşlukla ona döndüm.

"Efendim?"

"Kolyeyi halâ taşıyorsun." dediğinde elim direk kolyeme gitti. Gözlerimi kırpıştırdım.

"Modeli çok güzel. Takıyorum bende."

"Çocukluk ne komik ya? Seninle sevgilicilik falan oynardık." dediğinde içimde sanki bir şeyler koptu.

"Çocukluk işte." dedim sesim titreyerek. Ben bunca yıl onun hasretini çekerken onun çocukluk diyip geçiştirmesi onurumu kırmıştı.

"Ben kalkayım artık." dedi dizlerine vurup ayaklanarak.

"Yine beklerim." dedim ağlamaklı sesimle.

"Sonra görüşürüz, eline sağlık." diyerek kollarını belime sardı. Anında boynuna sarılıp kokusunu çektim. Geri çekilmek istediğinde daha da sıkı sarıldım. Ama, ne yapıyordum ben?

O evleniyordu.

Ondan ayrılıp gözlerine baktım. "Nişan, kına için bir şey lazım olursa gel." dedim.

"Yarın kız arkadaşımla geleceğiz. Kına için sana birkaç şey danışmak istiyordu." dediğinde kalbime giren sancı çok uzaktan bile duyulabilirdi.

"T-tabii."

"Görüşürüz. Yıllar sonra seni görmek güzeldi." diyerek hazırladığım tepsiyi aldı ve dükkandan çıktı. Hıçkırıklarımı elimle bastırıp sandalyeye oturdum.

Elimle ağzımı kapatıp ağladım. Hıçkırıklarımı bastırmaya çalışırken Burak dükkana girdi. Beni görünce hızla yanıma geldi ve yüzümü avuçları arasına aldı.

"Nefes! Güzelim ne oldu?"

"B-buraya geldi Burak. Tahir geldi." dedim hıçkırıklarımın arasından.

Yanıma sandalye çekip kafamı göğsüne yasladı. Bende kollarımı beline doladım.

"Neden geldi Burak? Neden gelipte beni dağıttı?"

ÖLSEM YERİDİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin