dokuzuncu bölüm

4.8K 735 354
                                    

Jeongin'in işteki ilk günüydü ve dünkü olay yüzünden bana fazla mesafeli davranıyordu ama kendini mi suçlu buluyordu, yoksa Felix'ten mi korkmuştu, anlamadım açıkçası.

"Changbin hyung, bunları nereye koymam lazım?" elindeki birkaç kutunun üstündeki markayı okuyabilmek için gözlerimi kıstım.

"Şu sabunların olduğu kısmın arkasına koy, yerleştirmeye geliyorum!"

Evet konuşmalar bunun gibiydi. Yanına gittiğimdeyse sessizce pedleri yerleştirmeye başladık.

"Şu dünkü olay yüzünden kendini fazla strese sokuyorsun."

"Hayır sadece biraz kötü hissettiriyor, umarım... aranızda kötü bir şeye neden olmam." Mırıltı gibi çıkan sesine karşı ağzımdan 'pff' tarzı bir ses çıkmıştı, aslında farkında olmadan bana yardım etmişti ve onunla benim aramızda kötü bir şey olacaksa eminim ki benim başımın altından çıkardı.

"Saçmalama, beni kıskandı dün yani... daha ne isteyebilirim ki, teşekkür etmem falan lazım." Dediğime güldüğünde kolumdaki saate baktım.

"Bu arada ben şimdi gidiyorum, bir dakika sonra Felix gelecek. O geldiğinde sakın kasaya sen geçme, kötü anlamda demiyorum sadece benim dışında birinin onu karşılaması garip olur." Dediklerime sadece şaşırdı ve kafasını salladı, dediklerimden hiçbir şey anlamdığına emindim.

Yerime geçmemle onun da kapıdan girmesi bir oldu. Seri adımlar atıyordu ve yüzü de taş gibiydi. İki anlamda da taş. Hem hiçbir hareket yok hem de fazla yakışıklı, oh erkeğim benim.

"Selam."

"Hmhm."

"Naber?" Cevap yok. Sessizlik. "Sen bana tripli misin?"

"Ne alaka? Sen kimsin ki ben sana tripli olayım?" bir anda yükselen sesine ve çatılan sesi beni güldürdü, trip yediğim netti şu an.

"Bilmem, dün birileri kıskançlık yaptı gibime geldi."

"Ksıkançlık, ben? Hah! Saçmalığa bak, seni niye kıskanacağım ben?"

Şu an şu sikik sakızı kasadan geçirdim fakat tamamen unutmuş sohbet ediyorduk güzelce (Sohbet dediğimiz şey daha çok onun bana verdiği sinir dolu cevaplara karşı benim yönelttiğim tatlı bakışlardan ibaretti.)

"Tripliyken çok sevimli oluyorsun." şimdi de yavaşça kızarmıştı boynuna kadar ama sinirli durmaya çalışıyordu, yüzünde oluşan gülümseye engel olmaya çalışması fazla şirindi. Dudaklarının uçları yukarı kalkmaya çalışsa da Felix onlarla büyük bir savaş halinde gibi inatla aşağıda tutuyordu.

"Utanırken çok sevimli oluyorsun."

"Kapa çeneni."

"Çenemi kapamamı isterken çok sevimli oluyorsun."

"Susar mısın?"

"Susmamı isterken çok sevimli oluyorsun."

"Bu böyle devam mı edecek?"

"Hayır, sadece her halinle sevimlisin ve bana bu her halini teker teker göstermeni istiyorum."

Hayatım boyunca söylediğim en romantik şeyi söylemiştim sanırım ona. Oysa bunun farkındaymış gibi kafasını sola çevirdi ve bir eliyle gizlemeye çalıştı. Utanması cidden dünyadaki en sevimli şey olabilirdi. Minik kedi, tam olarak minik bir kedi.

"Senden sadece bir şans istiyorum."

Oysa sadece parayı tezgaha koyup sakızını aldı ve kolay gelsin diyip çıktı.

Hmm, hayır demedi.

Sanırım bu iyi bir şey. Büyük ihtimalle Felix'in yapısı böyleydi ve ve reddetmeyerek aslında 'mümkün' dıyerek baya baya yeşil ışık yakıyordu.

Sonraysa bir çığlık ama nasıl ince bir çığlık anlatamam.

"Ya Hyunjin hyung, onları niye oraya koydun hepsi kırıldı işte! Of çok korktum!"

Ve fısıldadım.

"Hay sizin ben varya."

###

14 ya da 15 final bebeklerim

Kendinize iyi bakınnn ♡(> ਊ <)♡

strawberry gum ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin