strawberry gum ✓

on dördüncü bölüm: final

Bugün bir ilki yaşıyorduk, Jisung ve Minho ilk defa önümüzde sevgili gibi takılıyordu. Sürekli komik olmayan şeylere bile gülerek Minho'nun sevdiği Pringles cipsten yiyorlardı. Bunu görmesek çok şey kaybetmezdik aslında ama şunu anlamıştım, BEN MÜKEMMEL TAVSİYE VERİYORDUM.

Yaklaşık üç gün içinde aralarındaki sorunu belli ki çözmüşlerdi. Canım kendim, yine bir şeyler başarmıştım ve bu şey yine kendimle ilgili değildi. Asla kendime iyiliğim dokunmazdı zaten benim.

"İğrençler." Hyunjin kulağıma fısıldadığında gülmeden edemedim.

"Gülme, sen de Jeongin ile aynısın."

Minho sesimizi duyunca anında salakça sırıtan yüzünü normale çevirdi. Sonuçta o bir patrondu yani, yanında sevgilisi bile gözlerinin odağını iki saniye dahi Jisung'dan ayırdığında anında bambaşka duygularla doluyordu yüzü.

Müşteri geldiğini görünce kasada yerimi aldım, Felix'in her gün geldiği saati biliyordum ama her bir umutla birkaç dakika belki erken gelir diye düşünmeden edemiyordum. Şu an da gelmek üzereydi zaten. İçerideki kız artık kasaya ulaştığında Felix de gelmişti.

Kız baya bir şey almıştı açıkçası. Yalan da söylemeyeceğim çok iyi kızdı.

"Hoşgeldiniz."

"Evet, hoş geldim." Kızın yüzüne bakıp güldüğümde kızın arkasında duran ve ona dik dik bakan Felix'i fark ettim. Felix cidden çok ama çok kıskançtı, sevmediğimden kesinlikle değil.

Ayrıca kıza ayrı bir duygu içeren sırıtış bile yapmamıştım, klasik samimiyetsiz bir şeydi. Her gün her müşteriye yaptığımdan farkı yoktu, sadece Felix'e istekle gülümsüyordum ve bunun farkındaydı. Değilse de olmalıydı.

"Burada seni çok görmedim." Ben ona öyle yapmamıştım ama o bana flörtöz bir gülüş atıyordu. Yapma arkanda ölümün var, yapma demek istedim ona o an. Anlamadığımı belirten bakışlar atarak bakışlarımı hızla Felix'e çekip geri kıza baktım.

"Yeni işe girdim efendim, ondandır." Arada Felix'e bakmaya devam ediyordum ve uzaydan bakılınca görülecek olan şeyler listesine Felix'in sinirden kızarmış yüzünü ekleyebilirdik. Ona baktığımda bana, ben kıza baktığımda kıza çektiği gözleriyle resmen katletme planları kurarken alt dudağını dişliyordu.

"Anlıyorum. Artık buraya daha sık gelmeliyim o zaman, ne dersin?" Kız kıkırdadığında Felix'in elini yumruk yapıp daha da kızdığını gördüm, çocuk resmen kıskançlıkta son seviyeye gelmiş, üstüne bir de yeni seviye açmıştı.

Ben kıza tamamen sevdiğine bağlı bir erkek olarak cevap vermedim tabii ki.

"Niye hiç konuşmuyorsun?"

"Efendim, ben kasiyerim."

"Olsun, benimle konuş istiyorum." Ona tam fiyatı söyleyecekken son darbeyi vurdu. "Kalem veriri misin? Telefon numaramı fişimin üstüne yazacağım."