Brownie

2.6K 312 371
                                    

Harry için sıradan bir gündü. Dün Louis'nin kendisine gülümsediğinde sinir bozucu olduğunu söylemesinden sonra geçirdiği kısa süreli depresyona rağmen kendini enerjik hissederek uyanmıştı -muhtemelen öğlenci olduğu içindi. Galiba hayatın şu 'kötü biri olduğu bariz olan birinden hoşlanıp sonra dersini aldığı' evrelerinden biriyle karşılaşmıştı. Şaşırtıcı bir şekilde de kısa sürmüştü. Evet, muhtemelen gülümsediğinde sinir bozucu olduğunu duymanın kalbini nasıl da parçalara ayırdığını unutmayacaktı fakat üstesinden gelebilirdi. Louis bir daha kafeye gelse de garsonu olmaktan ileriye gitmeyecekti, herhangi bir şey sormayacaktı ve hiçbir ifade göstermeyecekti.

Harry onun bir daha ne zaman geleceğini hesaplamaya çalışırken (çünkü hep belirli aralıklarla geliyordu) kafenin kapısı çanın sesiyle açıldı ve Harry'nin dikkatini dağıttı. Ki Harry'nin iri gözleri kapıdan içeri giren kişinin suratını gördüğü an şaşkınlıkla irileşti. Louis gelmişti. Ve her zamankinden farklı görünüyordu. Beyaz, oldukça bol bir kapüşonlu, kırmızı renkli Adidas marka eşofman altı giymişti. Saçları dağınıktı ancak bu onu normalde olduğundan daha yakışıklı göstermişti. Bugün görmeyi en ama en beklemediği kişiydi.

Normalden de farklıydı. Louis yine masalardan birine oturdu ancak telefonunu çıkarmadı ve sadece Harry'yi herhangi bir duygudan ve ifadeden yoksun bakışlarla uzun uzun süzdü. Harry kendine ona nötr davranması gerektiğine belki de bin kez hatırlatarak tezgâhın arkasından çıktı ve adamın masasının başında dikeldi.

"Browni." Louis siparişini hızlıca verdi.

Harry sadece başıyla kısaca onayladı ve arkasını döndü. Ancak bir adım bile atamadan Louis "Harry," diye tekrar konuştu. Böylece Harry arkasını dönüp yeşil gözlerini ona dikti. "Özür dilerim," dedi Louis hızlıca. "Sana çok kötü davrandım." Hâlâ diyecek bir şeyleri var gibi görünüyordu fakat sadece sessiz kalıp Harry'ye bakmaya devam etti.

"Adımı nereden biliyorsun?" diye sordu Harry bu özür karşısında şaşkınlıktan dilini yutacak hâle gelerek.

"Yaka kartında yazıyor." Ve sonra bir mucize gerçekleşti. Louis gülümsedi ancak bir anlık bir gülümsemeydi, sonra ortadan kayboldu. "Harry ben üzgünüm. Göt deliğinin teki gibi davrandım. Ve... Gülümsediğinde sinir bozucu olmuyorsun. Hatta, çok güzel oluyorsun. Piçlik yapıyordum ve hiçbir mantıklı sebebim yoktu. Özür dilerim."

"Sorun değil." Harry'nin bembeyaz yanakları pembeleşirken kendini tutamadan gülümsedi. Ona gülümsediğinde güzel olduğunu söylemişti. Hayır... Evet! Tanrı aşkına, bu gerçekten oluyor olamazdı! Louis de ona geri gülümsediğinde bu duygu ona çok yabancı geldi çünkü hayatında gördüğü en huysuz ve aksi insanlardan birinin sıcacık gülümsemesi bir buzun kırılıp içindeki kır çiçeklerini ortaya çıkarması gibiydi. Harry daha da kızararak utangaç bir tavırla bakışlarını kaçırdı.

"Asında," dedi Louis boğazını temizledikten sonra, Harry'nin bakışlarını tekrar kendine çekerek. Şimdi bakışlarını kaçıran o olmuştu. "Bugün mesain kaçta bitiyor? Beraber... Yani..." Yutkunduğunda âdem elması aşağı inip çıktı, gergin görünüyordu. "Beraber bir şeyler yapmak ister misin?"

"O-olur, ben iki saate çıkacağım." Kendisine bunca zaman çöp gibi davranan birinin çıkma teklifini bu kadar hızlı kabul etmeyi beklemiyordu ama etmişti çünkü özür dilerken gerçekten samimi görünüyordu ve Harry'nin sadece affedici bir yapısı vardı, ne yapabilirdi ki?

"Harika!" Louis'nin suratı resmen aydınlanarak Harry'ye döndü, Harry için bu surat ifadesi eriyip gitme sebebi gibi bir şeydi. "O hâlde, burada bir saat geçirebilirim sanırım. Sonra da beraber çıkarız. Olur mu?"

Alt dudağını ısırarak kıkırdadı. "Tabii, olur. O hâlde sana brownini getireyim."

"Sevinirim."

Customer // Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin