A Slice Of Raspberry Cheesecake

5K 324 492
                                    

Fic bana ait değildir. iwanttobeurana adlı yazarın Customer adlı ficine aittir. Ben sadece Larry'ye uyarlıyorum.

Uyarlamama izin verdiğiniz için teşekkür ederim.

Harry, Londra'daki minik bir kafede garsondu. Bunu üniversite bütçesine katkı sağlamak için yapıyordu, çalışkan bir öğrenci ve bireydi; hayallerinin okulu olan Londra Üniversitesini kazandıktan sonra ailesinin basitçe maddi açıdan yeterince müsait olmaması nedeniyle yarı zamanlı bir işe girme kararı almıştı. Çalışmaktan şikâyet etmiyordu çünkü çalıştığı minik, pastane ürünleri de satan kafeyi seviyordu. Mekân genel olarak krem ve pembe tonları süslüyordu, ayrıca neredeyse her şey ikinci eldi ve Harry'ye nostalji hissi veriyordu. Hem patronu Bayan Tate de çok tatlı bir kadındı. Genelde kafede olmasa da olduğu zamanlarda Harry'ye olabildiğince yardım ederdi. Harry haftada üç gün çalışıyordu: Pazartesi, salı ve perşembe. Salı hariç her zaman sabahçı olurdu. Kafe küçük olduğu için de tek başına idare ederdi.

O salı günü, kafenin bomboş olduğu bir saatte (aslında tam 9.50'de), Harry tezgâhı temizliyordu. Islak, pembe tonundaki dudaklarını birbirine bastırmıştı, yeşil gözleri düşünceli ama odaklı bir şekilde kısılmıştı. Hep açık bıraktığı bukleli saçlarını bu sefer minik, dağınık bir topuz hâlinde toplamıştı. Üstünde açık turuncu bir tişört, siyah kot pantolon ve üstünde adı yazan yaka kartıyla beyaz önlüğü vardı. Önlük dışındaki kıyafetlerini kendi seçmişti, kafeye uyumlu olmak istemişti.

Kapının açıldığını duyurmak için kapının tam üstüne yerleştirilen zilin sesini duyunca Harry anında başını kaldırıp çaprazına baktı. Bir müşteri. Yaklaşık bir seksen boylarında bir adam. Siyah bir bere, kahverengi saçlar ve ifadesiz bir surat. Harry elindeki temizlik bezini bırakıp kocaman gülümsedi: "Hoş geldiniz."

Cevap yoktu. Adam sadece masalardan birine yerleşti ve ardından kot ceketinin cebinden akıllı telefonunu çıkardı. Harry'ye işe başladığından beri-ki bu da yaklaşık bir ya da iki aylık bir süreydi- hiç kötü, huysuz bir müşteri gelmemişti ama Bayan Tate illa ki onlardan biriyle karşılaşacağını söylerdi. Buna hazırlıklı olarak, Harry tezgâhın ardından çıktı ve eline menüyü alıp adamın oturduğu masanın yanına gidip menüyü önüne koydu.

Adam başını telefonundan kaldırmadan "Gerek yok," dedi. "Bir dilim frambuazlı peynirli kek istiyorum."

"Oh, peki," dedi Harry gözlerini kırpıştırıp. Menüyü adamın önünden aldı ve ellerini arkasında birleştirdi. "İçecek de ister misiniz?"

"İstesem söylerdim," diye ters bir cevap verdi adam bu sefer. Sesi ince tonluydu. Ki Harry bu aksi yaklaşım karşısında kötü hissetmişti. Adam yaklaşık bir saniye için, sanki tepkisini görmek istercesine, gözlerini kaldırıp Harry'ye baktı. Okyanus mavisi gözleri vardı, yorgun görünüyorlardı. Ne kadar yorgun olurlarsa olsunlar, Harry ona böyle davranılmasından hoşlanmamıştı. Yine de sadece gülümsedi, adam görmese de, ve gidip vitrin şeklindeki buzdolabından bir dilim frambuazlı peynirli kek alıp ağır İngiliz aksanlı adama götürdü.

Adam keki on dakika içinde falan yedi, tek yaptığı şey telefonunda yazışmaktı. Sonra da aniden kalkıp gitti. Harry onun arkasından gidip hesabı ödemediğini söyleyecekken masaya bıraktığı kâğıt para gözüne takıldı.

Yüz sterlin. Aksi, okyanus dalgalarını andıran gözleri olan adam arkasından bir dilim kek için yüz sterlin bırakıp gitmişti.

bunu daha önceden paylaşacaktım ama sekiz bölümü tek bölümde toplasam mı diye düşürken fici paylaşmayı unuttum. kısa ve sevimli bir hikaye. beğeneceğinizden eminim

Customer // Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin