Gün bittiğinde yurtta geri göndük. Odaya geldiğimde hiç konuşmadan yatağıma attım kendimi.
Tuğba;
"Yeter artık!" "Neyin var senin?" dedi.
Sonra konuşma devam etti.
"Yalın beni seviyormuş hemde Doruğu bile bile!"
Yüzünde çok farklı duyguların karışımı olan bir yüz ifadesi vardı.
"Ne, nasıl olur bu siz iki yakın arkadaştınız."
"Evet, yada hayır. Ama ondanda kötüsü Doruğun bu meseleyi bilmemesi lağzım." "Yoksa!"
"Tamam ona söylemem, hatta kimseye söylemem."
Elini ağzına getirip feormuar işareti yaptı Tuğba.
Daha sonra akşam yemeği h
azırlamak için mutfağa gittim. Yemek için buz dolabından bir çeşit Kore makarnası olan noodle çıkardım ve bir tencereye su doldurup kaynaması için ocağa koydum.Su kaynadığında noodlei tencereye boşaltıp baharatlarını koydum. Odanın içini kötü bir koku kaplamıştı.
"Buda ne böyke iğrenç kokuyor." dedi Tuğba
Bağırarak "noodle!" dedim.
"O da ne " dedi.
"Bir çeşit Kore makarnası!" diye cevap verdim.
Sonunda noodle pişmişti sofrayı kurup yemeğe oturduk.
Tuğba; "Kokusu kötü tadı, mükkemmel ötesi diye cevap vedi.
Ben ise sadece gülümsemekle yetindim.
Aklımada hala Yalın'ın o mesajı vardı.
Daha sonra bir mesaj geldi. Bu mesaj Doruk dan idi.
Acaba ne yazmıştı?
