Yine kendi kendime konuşarak kalktım yataktan.Ne vardı ki Okula geç kalsa ne olurdu sanki bıkmamıştı öğretmenler ceza vermekten. O ise bıkmıştı ceza almaktan.İstemsizce oturmuştu masaya. Koreye yeni gelmişti daha, bir yurttu burası. Geleli en az 2-3 gün olmuştu. Ona rağmen ceza alıyordu. Yemekten sonra giyindi, çantasıni alıp yola çıktı. Bu günde yarım yamalak yapmıştı makyajını. Okul ve yurt arası fazla uzak değildi. Çok geçmeden okula varmıştı. Koridorlar boştu. Saatine bakıp yine geç kaldım dedim. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde birde ne göreyim öğretmen yok. Tüm sınıf dağılmış bir şekilde idi. Yerime oturdum. Yanımdaki arkadaşıma " annyonghaseyo" dedikten sonra kitabım ve defterimi çıkarıp yarın ki sınava çalışmaya başladım. Ama bu seste çalışmak imkansızdı. Kitabımımı ve defterimi çantama koydum. Anlaşılan öğretmen gelmemişti. Yani ilk iki ders boştu. Sonra arkamdan biri bana seslendi. "Lisa". Tabi bu benim takma adımdı gerçek adım Sude. Bana neden Lisa dediklerini bilmiyorum ama bu isim hoşuma gidiyordu. Arkama baktığımda ise en iyi arkadaşım Tuğba vardı ve bana " senin burada ne işin var? " diye sordu. "Ben artık burada okuyorum." Dedim. Zil çalmıştı tüm herkez dışarı çıktı. Bende Tuğba ile konuşmaya başladım.
"Ben buraya yeni geldim." dedi.
" Ben geleli 2-3 gün oldu"
"Dün akşam vardım buraya. Eşyalarımı yerleştirdim. Sonra buraya geldim. Gerçi yarısı hala yerleşmemiş bir halde." dedi.
Aklıma bir fikir gelmişti.