Burada durmaktan çok sıkılmıştım. Açlıktan ölücektim. Keşke bir yerde yiyecek olsa diye mırıldandım. O sırada odadan çıkmış yürüyordum. Bir de ne göreyim kapının yanındaki kağıtta "mutfak" yazmıyor muydu? Çok heycanlanmıştım. Ağzım sulandı. Kapıyı açıp içeriye girdim. Bir sürü yiyecek ve bir kaç şişe su. Burada canın ne isterse var. Kendimi cennette gibi hissettim. Yedim, içtim. Fazlasıyla yiyecek ve bir kaç şişe su da çantama koydum. Bu odadan hiç çıkmak istemiyordum. Fakat bir süre sonra deprem olmuşçasına her şey yere döküldü, kırıldı. Sanki dünya yıkıldı da altında kaldım. Odadan hızla çıkmak zorunda kaldım. Ama maalesef bu olay sadece o odada değil tüm evde oluyordu. İşte şimdi kesin öldüm dedim içimden. Zaten nereden çıkacağımı bilmiyorum. Ruhlar şu an beni izliyorlar. Ne düşündüğümü anlıyorlar. Bu işin daha kötüsü varmıdır? Derken gözlerime inanamadım. Önüme saydam, şeffaf bir şey çıktı. O maddeye yavaşça dokununça hemen açıldı. İçine gir diye bir ses çıktı. İçine girmeye hiç niyetim yoktu. Ama depremde tuğlaların altında ezilip, ölmekten iyidir diye düşündüm. Yok daha neler? İçine biniceğim maddenin asansör olduğunu anladım. Ben gözümü açıp kapatana kadar kaç asır geçti diye anlamsızca ve gereksizce düşünmeye başladım. Ama bir sonuca varamadım. Doğru ben neyi biliyorum ki zaten. Bütün dünya ölümsüz olmuş ben hâlâ cahil cahil düşünüyorum. Yeter ama ya kendimi okul sınavlarında öğrenmemiş olduğumuz konulardan çıkmasında hissettiğim gibi hissettim. Ama o bile daha iyiydi. En azından öğreniyordum okulda. O sırada içimdeki ses :
"Kes sesini şu asansöre bin de neler olduğunu görelim. Hem birazdan üstüne tuğla düşüp çakılacaksın" dedi. Ben de sinirlenip"hiçte bile" dedim. Aslında içimdeki ses doğru söylüyordu ama içimdeki sesi haklı bulmak işime gelmiyordu. Tam içimdeki sese"sen karışma"diye bağırıyordum ki o anda bir tuğla koluma düştü. Düşmesiyle de yerle bir oldum. Kolum kanıyordu. Çok acıyordu. İçimdeki ses bu olaydan çok hoşlanmış gibi kahkahaya boğulmuştu. Ben hemen asansöre bindim. Hâlâ içimdeki sese çok ama çok kızgındım. Asansör aniden çalıştı. Ben de o sırada kanamamı durdurmaya çalışıyordum derken asansör birden aşağıya düştü. Yüreğim hop etti. Neyseki ikinci kattaydım. Bir süre sonra ikinci katta değil de 209. katta olduğumu, asansörün düşmediğini bu sadece asansörün hızı olduğunu anladım. Çok kıyaktı ama. Biraz da korkutucuydu. Tamam tamam feci korkutucuydu. Bir de benim yükseklik korkum vardı. İkide bir yüreğim hop ediyordu. Gözlerimi kapattım ve açtım. Asansörün kapısı açılmış. 209 kat inmişim. Asansörden indiğimde ayaklarım yere basamaz, beynim bir şey düşünmeye akıl edemez olmuştu. Miğdem bulanıyordu. Hemen kustum ve bayıldım.