İyi okumalar...
Birkez daha annemin ve ablamın kavgasını izlerken, her zaman olduğu gibi mutsuzdum. Babamın da benden farkı yoktu. Onları izliyordu çaresizce.
Annem ve ablam hep böyleydi. Ben 20 yaşındaydım, üniversitemizi birkaç arkadaşım ile dondurmuştuk. Başta benim olmak üzere, hepimizin ailesiyle sorunları vardı. Ablam ise 25 yaşındaydı. Kısacası, bunca yıllık zamanımda annem ve ablam hep tartışırlar, ablam her gece tam on ikide evden çıkar, tam gece üçte eve gelirdi. Bir kere ona bunun nedenini sorduğumda bana da bağırıp çağırmıştı.
"Hepinizden nefret ediyorum. Hepinizden!"
Bir yandan ağlayıp, bir yandan da bağırırken evden çıkıp gitti ablam. Annem ise derin derin nefesler alarak odasına doğru çıktı. Ama sonra arkasını dönüp babama baktı. "Rüstem, topla eşyalarını. Artık buradan gideceğiz." Annem bunları babama söyledikten sonra bana baktı. "Meyra, sende burada kal." Cevabımı beklemeden merdivenlerden çıktı. Ardından babam da bana üzgün bir bakış atıp peşinden gitti annemin.
Annem böyleydi işte. Kimseyi önemsemezdi. Herkesi kırar, kendi bildiğini yapardı. Önceden ne kadar sevecen bir insandı öyle. Artık tanıyamıyordum,
tanıyamıyorduk.Ancak ablam her zaman hırçın ve garipti. Durduk yere aklına bir şey gelir ağlardı. Aydınlığı kesinlikle sevmez, gündüz bile odasına bilerek taktırdığı siyah perdeleri ve simsiyah eşyaları ile orada otururdu.
Sıkıntı ile oflarken aşağı inen annemle konuşmaya başladım.
"Anne, nereye gidiyorsunuz?" Sinirle bakan siyah gözlerini bana çevirdi. "Yurtdışına. Burada kalmaktan bıktım artık. Bir daha baban ile dönmeyeceğiz. Sende burada kalabilirsin. Baban ile sana yeterince para bıraktık. Sende önümüzdeki yıl üniversitene devam et ve meslek sahibi ol. Daha sonra yanımıza gelirsin belki." Mutsuzca etrafıma bakarken, annem ise salondaki birkaç eşyayı toplayıp tekrar odasına çıktı.
Üniversiteme devam edecektim, önümüzdeki yıl. Umarım böylesi daha iyi olurdu. Onlar gitti ise ablam da bir daha gelmezdi. Ne yapardı, nerede kalırdı bilmiyordum. Tek bildiğim yalnız olduğumdu.
Bir süre sonra aşağı inen annem ve babamla ayaklandım. Kapının önüne ilerledik hepimiz. Babama sarıldım ilk olarak. "Kızım, sana gel demeyi çok isterdik. Ama burada iyi bir yaşantı kuracağına inananıyorum. Üniversitene devam et önümüzdeki yıl." Gözleri dolmuştu. "Kendine çok iyi bak kızım." Gözümden bir damla yaş akarken tekrar sarıldım babama. "Yalnız kalma kızım. Arkadaşlarını çağır, onlarla kal artık." Babama zor da olsa gülümsedim. "Haklısın baba." Oda bana gülümsedi.
Derin bir nefes alarak aneme döndüm. Söze ilk o girdi. "Biz zaten dün almıştık biletleri. Yurt dışında deden yaşıyor, biliyorsun. Onun yanına gideceğiz. Kendine iyi bak." Ciddi yüzüne oldukça hafif bir tebessümle baktım. Gözlerinde hüzün vardı. Ama onun yanında sinirde. Annemle de kısa da olsa sarıldık.
Onları yolcu ettikten sonra salondaki koltuğa ilerledim.
Zengin sayılmazdık. İki katlı müstakil bir evimiz ve bir de arabamız vardı sadece. Benim ehliyetimde vardı. Allahtan annemler, arabayı almamışlardı. En azından bunu düşünmüşlerdi. Havaalanı buraya yakındı zaten. Yürüyerekte gidilirdi.
Telefonumu elime aldım ve Sarp'ın numarasını tuşladım. Beş yıldır beraberdik. Şu hayatta tek o vardı benim için.
"Sarp, benim eve gel lütfen. Yağmur ve Kutay'a da söyle, onlar da gelsinler." O onaylayınca telefonu kapattım. Babamdan ayrıldığım için üzülmüştüm en çokta. Annemi de çok seviyordum tabii ki. Gözlerim tekrar dolarken ayaklandım ve elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim.
Çıktığımda salona ilerlerken, dışarıdan bir şeyin düşme sesi gelmişti. Kaşlarımı çatıp dışarıya çıktım.
Anımsamıştım, babamla sürekli kamp yapardık eskiden. Doğayı severdik. Evimiz, ne ormanın girişinde, ne de ormanın derinlerindeydi. Ortada bir yerdi. Ormanın girişi normal yaşamdı. Issız değildi yani buralar.
Biraz ilerlerken evin önünde küçük bir tabela gördüm. '10' yazıyordu. Anlamayarak kaşlarımı çattım. Kafamı olumsuzca sallarken eve doğru adımladım.
O tabelayı kimin astığı merak konusuydu. Neyi ifade ettiğini de bilmiyordum. Herhangi bir çalışma üzerine de koyulmuş olabilirdi.
İçeri girip takrar koltuğa kuruldum. Biraz sonra diğerleri de gelmişti. Hepsi koltuklara dizildi. Bana meraklıca bakıyorlardı.
"Evdeki sorunları biliyorsunuz. Annem ve ablam yine kavga etti bugün, her zaman olduğu gibi. Annem zaten dün uçak biletlerini almış. Babamla yurt dışına, dedemin yanına gittiler. Temelli kalacaklarmış. Babam yalnız kalmayayım diye arkadaşlarını çağır dedi. Sarp'la birlikte olduğumu biliyorlar ve sizi de tanıyorlar. Bende tamam dedim. Siz ne diyeceksiniz?"
"Valla ben zaten varım. Ama Yağmur ve Kutay ne der bilmem." Sarp'a gülümseyip diğerlerine baktım. Onlar zaten onaylardı.
"Tabii ki kalırız kanka. Hepimizin evdeki durumları çok kötü zaten." Yağmur'un yüzü düştü ve gözlerini sehbaya indirdi. "Zaten babam da evden kovdu. Bir anda oldu her şey." Ofladım. Hepimizin hayatı kötüydü gerçekten. Ama şükretmek gerekti. Kutay araya girdi. "Bende kalırım. Zaten siz varsanız bende varım." Tekrar içten bir şekilde gülümsedim. Kutay ve Yağmur da birkaç senedir sevgililerdi. Hepimiz ortaokul son sınıfta tanışmıştık. Dostluğumuz güçlüydü.
"Neyse kasvetli havadan kurtulalım. Hepimiz evlerimize dağılalım ve eşyalarımızı toplayalım. En azından ailelerimize söyleriz. Yeteri miktarda para alırız. Benim para biriktirdiğimi biliyorsunuz zaten." Hapsi Sarp'ı onayladı ve ayaklandılar. Gittikten sonra birkaç saat içinde gelmişlerdi. Normalde evlerimiz birbirine yakındı. Neden gecikmişlerdi ki?
Hepimiz oturunca konuşmaya başladım. "Neden geciktiniz?"
Sarp sıkıntılıca cevapladı sorumu."Annemlerle kavga ettim. Ama paramı ve eşyalarımı alıp geldim. Yağmur ve Kutay kapımın önünde bekliyorlardı. Ondan geciktik." Kaşlarımı indirip kaldırdım.
Herkes bir odaya yerleşince tekrar aşağı indik. "Şu evin önündeki tabela ne?" Kutay'a baktım. "Bilmiyorum. Yeni bir çalışma var herhalde bende anlam veremedim." Başını salladı. Bende merak ediyordum aslında.
Oldukça şiddetli gürleyen şimşekle derince bir nefes aldım. Bir haftadır böyleydi.
Derin düşüncelere dalarak camdan dışarıya baktım. Tabela hala oradaydı. Islanmış ve rüzgardan sonra yana doğru eğilmişti.
Ne olabilirdi ki?
..........................
Vote ve yorumlarınızı bekliyoruz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetli Zaman
HorrorLanetli evler, okullar ve bu gibi lanetli mekanlar... Bu kitapta hiçbiri yok. Bu kitapta mahvolmuş insanların, hayatlarının mahvolma hikayesi var. Sıradan bir korku hikayesi değil. Korkuyu iliklerine kadar hissettirecek bir korku kitabı... "Bir mesa...