Bölüm 4: Boyutlar Şehri'ne Yolculuk

351 9 61
                                    

Gözümü açtığımda Clyde beni kucağında taşıyordu. Panikleyip ondan kurtulmak için çırpındım.
"Sakin ol." Dedi. "Kendine zarar veriyorsun."
O söyleyene kadar fark etmemiştim.
Ellerimi acıyla karnıma götürdüm. Kan bütün kıyafetime yayılmıştı. "Ölecek miyim?" Dedim korkuyla. Clyde güldü.
"Hayır. Öyle bir şey olmasına asla izin vermem."
Artık güvende hissediyordum. Kendimi onun güçlü kollarına bıraktım ve beni taşımasına izin verdim.
Ne kadar uzun süre yürüdüğümüzü anlatamam. Daha doğrusu Clyde'ın yürüdüğünü. Sürekli bilincimi kaybediyordum. Ama gözlerimi her açtığımda yine ıssız çölün ortasında buluyordum kendimi. Hava bile kararmıyordu. Hala Tristan'ın beni getirdiği ilk an kadar sıcaktı burası. Gözlerimi tekrar kapadım. Açtığımda hastanedeydim. Zihnim hemen Clyde'ı aradı ama odada benimle değildi. Karnımdaki derin hançer yarası sıkı bir şekilde sarılmıştı ve koluma bağlanmış serum torbası neredeyse boşalmak üzereydi. Yattığım yerde doğruldum. Hava yavaş yavaş kararıyordu ve içinde olduğum odadan güneşin batışı tüm pürüzsüzlüğü ile izlenebilirdi. Hemşire olduğunu daha sonra anladığım genç kızıl saçlı bir kız girdi içeri.
"Ah demek uyandın. Erkek arkadaşın kapıda seni bekliyor. Tatlı şey... Başından hiç ayrılmadı." Yanıma yaklaşıp serum iğnesini kolumdan çıkardı.
"Artık buna ihtiyacın yok." Dedi ve gülümseyerek çıktı odadan. Ardından içeri biri girdi. Kapı görüş alanımın dışında kalıyordu ama oradan gelen ayak seslerini duyabiliyordum. Gelen, maalesef, Tristan'dı.
"Burada ne arıyorsun? Clyde nerede?" Dedim öfkeyle. Baştan aşağı simsiyah olan giysileriyle bir gölgeden farksız görünüyordu. "Burada ne mi arıyorum? Seni buraya kim getirdi sanıyorsun? Clyde onu son bıraktığımız yerde duruyor. Merak etme bir yere gideceği falan yok." Dudaklarının kenarı hafifçe kıvrıldı ama gözlerinde gülmeye yakın bir ifade yoktu. Her zamanki kadar soğuk ve mesafeliydi.
"H-hayır. Clyde yanımdaydı... Ve b-beni kucağına almıştı ve biz gidiyorduk! Senden kurtulmuştuk!" Diye haykırdım. "Yine onun kılığına mı girdin yoksa!"
Son günlerdeki aşırı duygusallığım sinirlerimi bozuyordu çünkü yine gözlerim dolmuştu. Tristan gibi birinin karşısında zayıf görünmek istemezdiniz. O bu kadar ilgisiz ve...buz gibiyken. Aslında ona hayranlık duymuyor değildim. Kendisinden başka hiçbir şeyi umursamıyor ve hiçbir şeyden korkmuyordu. Yine de bu onun sinir bozucu olduğu gerçeğini değiştirmez. Neyse... Tristan yanıma iyice yaklaştı ve yatağımın ayak ucuna oturdu. Kemikli yüzünün arkasında gergin bir ruh hali saklıydı.
"Hayır onun kılığına falan girmedim. Sen zaten yol boyunca baygındın. Rüya falan gördün herhalde tabi benim içinde olmadığım bir rüya senin için bir kabus olmuş olmalı."
Düşününce mantıklıydı. Kafamda kesik kesik görüntüler vardı ve hiçbir şey net değildi. Yer altından nasıl çıktığımızı ya da hastaneye nasıl geldiğimizi bile hatırlamıyordum sonuçta.
"Clyde bana ruhumu nereye sakladığını söylemedi..." dedi sonra. Sesindeki hayal kırıklığının tadını alabiliyordum.
"Söylemezse seni orada ölüme terk edeceğimi biliyordu ama bu ona engel olmadı. Umurunda bile değilsin." Son cümlesini tıslayarak ve tiksinerek söylemişti. Benimle boşuna vakit kaybettiğini düşünüyordu muhtemelen. Siniri bir yana, üzgündü de. Bu ruh olayı onun için aşırı önemli bir şey olmalıydı. Yine de ben bütün bunların ötesinde başka bir şeye takılmıştım... Clyde'ın umurunda değilim... diye düşündüm. Beni ölüme terk etmişti. Hem de ne için? Kardeşler arası çocukça bir intikam. Tristan'a ruhunu verse en kötü ne olabilirdi sanki? Benim ölümümden daha kötü yani..

Üzüldüğümü Tristan'a belli etmemek için büyük bir çaba sarf ediyordum. "Sana söylemiştim." Dedim. Bunca zamandır aksini düşünüyor olmama rağmen. "Bana değer vermiyor. Sadece ruhumu istiyor." Tristan omuz silkti ve derin bir sessizliğe gömüldü.
"Neden beni buraya getirdin?" Dedim. "Dediğin gibi beni orada ölüme terk etmek varken?"
Ellerimi göğsümde birleştirip cevap vermesini bekledim. Hareket etmek biraz canımı yakmıştı. Ama çaktırmamaya çalıştım.
"Bilmiyorum." Dedi Tristan. Ardından muzip bir şekilde gözlerini devirdi. "Sanırım sandığım kadar kötü biri değilim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 01, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tenebris'in RuhuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin