3 rd times

812 74 168
                                    


Tekrardan hafif karın ağrısı, bolca kasık ağrısı ve biraz da üşüdüğü için titremeyle uyandı Yoongi. Halbuki üstünde dolaptan ne zaman çıkarttığını hatırlamadığı ince bir pike vardı.

"Günaydın."

Duyduğu sesle şaşırarak yana döndüğünde gözlerini pek açabildiği söylenemezdi ama yine de sahte bir gülücük suratına kondurdu ve çocuğa baktı. Evet artık ismini hatırlıyorum. Park Jimin. Lütfen dövme olayını unutmuş ol.

"Günaydın Park." Esneyerek yatakta gerinirken pikeyi Jimin'in çıkarmış olacağını düşündü. Rosenna odasına Yoongi uyurken girmezdi.

"Park ne?" Tekrardan yana baktığında bu sefer gözlerini tam açabildi. Tam açabildi ve yanındaki çocuğa bakabildi. Dün ona melek demişti değil mi? Peki, şeytan ve melek karışımı bir şeye ne ad verilirdi? Çocuk feci dehşet görünüyordu. Pembe saçları karışmış alnını kapatıyordu ve Yoongi o an karar verdi. Pembe rengini severdi ama en sevdiği pembe renkli item Park Jimin'in saçları olacaktı.

Ya da dudakları ? Normal bir dudak rengi bu kadar pembe olabilir miydi? Olsa bile en güzel pembe o dolgun dudaklara giderdi. Yeni uyanmışlığın etkisiyle ekstra dolgun dudaklar Yoongi'yi fazlasıyla etkisi altına almıştı. Kendini daha fazla mahrum bırakmak istemeyip yataktan hızla kalktı ve ayırmadığı gözlerinin rotasını dudakları takip etti.

"Park Jimin tabii ki." Dudaklarını pembeliklere bırakmadan önce söyledi. Tabi ki artık ismini biliyordu Yoongi. Bugünden sonra bir işe yaramayacağını bilse de artık muhtemelen unutmayacaktı. "Artık hatırlamayacağımı nasıl düşünürsün?"

Emdiği dolgun dudakları bu sefer de ısırırken Jimin'in sırıttığını anlayabiliyordu. Çocuğun gülüşünü de kaçırmak istemediğinden gözlerini açtı. Jimin tatminlikle gülümserken biraz geri çekilip konuştu. "Yine de dövme yaptırmaya gideceğiz."

"Ahh o konu-"

"Cayıyor musun yoksa?" Yoongi çocuktan ayrılıp iki elini yatağa yaslarak durdu. Eğer aklındakileri söylese Jimin çok kırılır mıydı? Çünkü genelde kırılırlardı. Yoongi umursamazdı ama yine de ilk defa ikinci bir gece geçirdiği çocuğa karşı hassas olmak zorundaymış gibi hissediyordu.

"Söylemek istediğim şu Jimin. Lütfen yanlış anlama ama ben ikinci bir gece geçirmem." Çocuğun suratını dikkatle izliyordu. Jimin'in gülüşü yüzünden yavaşça silinirken yerine ciddiyet geliyordu. "En azından geçirmezdim. Seninle geçirdik ve inan gerçekten eğlendim ama daha fazla devam edemem. Bu bir şeylere başlamak olur." Özür dilermiş gibi bir ifadeyi suratına takındı Yoongi. İçten içe biraz üzgündü de. Doyabilmiş miydi? Jimin'leyken doyabilme gibi bir olayın olduğunu sanmıyordu ama dediği gibi, bir şeylere başlamak, çocuğa o anlamı vermek bile istemiyordu.

"Haklısın." Jimin elini ensesine atıp kaşırken konuştu. "E tabi o zaman dövmeye falan gerek yok." Gülümsedi ama Yoongi bile bunun sahte bir gülümseme olduğunu çakmıştı. Yatakta iyice diklendi. Bakışlarını yere indirip bir şey arıyormuş gibi göründü. En sonunda bokserını bulup giyindi.

"Harika birisin Jimin. Bu iki gün çok eğlendim. Teşekkür ederim. Senin için en iyisini dileyeceğim." Yoongi yatağa geri sırt üstü yatarken bir yandan da sırtı dönük, son kez görebilceği çıplak Park Jimin'i seyrediyordu. Siktir. İnanılmaz. Gerçekten inanılmaz. Yanlış mı yapıyorum?

"Hadi ama Yoongi. Bu kadar ciddi olman gerekmez." Park Jimin bu sefer gerçekten dalgayla konuştuğunda giyinik bir halde Yoongi'ye döndü. "Ama her neyse. Ben de sana en iyisini dileyeceğim. Aynı şekilde, harika zaman geçirdim."

İkisi de birbirine bakıp gülümserken ikisi de çok farklı ama bir o kadar da benzer şeyler düşünüyorlardı.

"Ahh, seni geçireyim." Yoongi diklenip çıplak bir şekilde ayaklı askılığa yürürken bu sefer de Jimin son bir kez manzaranın keyfini çıkardı. Siktir. Gerçekten siktir. Ama Yoongi saten sabahlığı üzerine geçirip ona döndüğünde ona baktığını belli etmek istemezcesine çoktandır başka yere bakıyormuş gibi davrandı.

sweather weather | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin