Dersin bitmesiyle dışarı attım kendimi, Yağız dersim bittiğimde onu aramamı ve kampüste buluşmamızı istemişti.
Telefonu kulağıma dayayıp onu aramaya çalışırken gördüğüm çiftle yerimde çivilenmiş gibi kalmıştım. Emir ve sevgilisi ağacın altındaki bir bankta öpüşüyorlardı çünkü.
Sakin kal Mira, gözyaşlarına hakim ol. Sakın ağlama, ağlarsan duramazsın.
Telefondan Yağız'ın sesi geldiğinde tüm ilgimi onun söylediklerine vermeye karar verdim.
"Mira orada mısın?"
"Evet, evet buradayım. Kampüse çıktım ben haberin olsun."
"Ha, tamam ben bankların olduğu yerdeyim."
"Tamam geliyorum."
Telefonu kapatıp onların yanından hızlıca geçtim. Duymak istemiyordum, onların ne konuştuğunu duymak istemiyordum.
Biraz ileride Yağız'ı gördüğümde tam el sallayacaktım ki arkamdan bana seslenildi.
Emir idi.
Duymak istememiştim, öylece geçip gitmek istemiştim. Neden durdurdun ki beni?
Arkamı döndüm.
"Sana seslendim ama duymadın galiba." Bana el sallarken gülümsüyordu.
Gülümsüyordu ama kalbi başkasına aitti.
Ben de ona gülümsedim, biraz yalan söylemeliydim.
"Pardon, duymamışım. Yağız'ın yanına gidiyordum da."
"Anladım, Yağız'la çıkmaya başladığınızdan beri aramız açılmış gibi hissediyorum biraz. Bir ara beraber bir şeyler yiyelim."
Yapma bunu, senden uzaklaşmaya çalışırken yaklaşma bana.
"Olur, yeriz."
"Görüşürüz o zaman, çok bekletme sen Yağız'ı."
Kafamı salladım.
"Görüşürüz."
Tekrar gittiğim tarafa döndüğümde gülümsemem anında soldu. Yalandan gülmeyi hiç sevmiyordum.
Kafamı eğip yavaş yavaş banklara doğru yürürken sert bir şeye çarptım. Kafamı yavaşça kaldırıp yukarıdan bana bakan Yağız ile göz göze geldim.
"Sen bir türlü gelmeyince ben geleyim dedim."
Anladığımı belirten sesler çıkardığımda kafamı yine eğdim.
"Hadi biraz hızlı yürü, daha yemek yiyeceksin."
"Sonraki dersime daha var."
"Olsun, acıkmışsındır."
Omuzlarımdan tutup beni iteklerken cidden onun benim bakıcım gibi olduğunu düşünüyordum.
Bakıcı Yağız.
Kendi düşünceme kıkırdadım, hayali çok komikti.
"Ne gülüyorsun sen? Üzgünsün sanıyordum."
"Hiç." dedim gülmemi keserek.
Sonunda beni banka oturttuğunda poşetten iki tane sandviç çıkardı. Birini elime tutuşturduktan sonra poşetten bir de kutu kahve çıkartıp elime tutuşturdu.
"Bunu sevdiğimi nerden biliyordun?"
"Makineden sürekli bunu alırken görüyorum seni."
Kaşlarımı kaldırıp kahveyi açmakla uğraştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Lover
Short StorySahi, ne zaman başlamıştı ki tüm bu olanlar? İkimiz de böyle olmasını istememiştik, o halde nasıl bu hale gelmiştik? . . . "Bazı şeylerin gerçek olma zamanı gelmedi mi?"