1. Bölüm : Köşk

102 16 5
                                    

   Bavulumla eski, paslanmış bahçe kapısının önümde durmuş, 100 yıllık olmasına rağmen dim dik duran köşke gözlerimi diktim. Kendimi hazır hissedince paslanmış eski kapıyı araladım. Çığlık atan bahçe kapısı kulağımı tırmalarken, bahçeyi ikiye ayıran taşlı patikada yürümeye başladım. Bavulumun tekerliği küçük taşlara çarparak tıkır tıkır ses çıkarırken, gözlerimi bahçede gezdirdim. Büyük anne Eleanor ölmeden önce yemyeşil ve kan kırmızısı güllere ev sahipliği yapan bu bahçe şimdi ise; ölmüş bitkiler, kuru çalılar ve yabani otlarla doluydu. Verandaya çıktığımda gıcırdayan tahtalar ve rüzgarla sallanan lamba bana küçüklüğümü hatırlatmıştı. Hatıralarım gözümün önünden geçiyordu. Aynı şu " film şeridi" tabiri gibiydi. Veranda da koşan küçük Kate ve Jack, arkalarından seslenen bir adet büyük anne Eleanor. Yüzüme küçük bir tebessüm yerleştirirken, dudaklarımdan büyük anne Eleanor'un bize, hep yarısını tamamlattığı  söz döküldü " Verandanın ışığını açıp kapadığımda, eve dönme vakti gelmiş demektir"

Kol çantamdan anahtarımı çıkarıp köşkün büyük kapısını açtım ve yavaşça araladım. Eve girdiğimde arkamdan kapattığım kapının sesi, eski yapının duvarlarında yankılanmıştı. Kocaman köşkün girişinde kalakaldım ve etrafa göz gezdirdim. Zemin katta üç koridor vardı. Bu koridorlardan ikisi mutfak ve salona açılırken, bir diğer koridor arka tarafta ki kış bahçesine açılıyordu. Duvarlarda bulunan aile üyelerinin portreleri tüm duvarları kaplarken, boş kalan köşeler heykeller ve zırhlarla döşenmişti. Karşımda sağ ve sol tarafta bulunan merdivenlere ilerlerken, bir ses dikkatimi çekti. Daha dikkatli dinleyince salondan geldiğini anladım. Yavaşça salona ilerledim, ses daha da artarken, bu sesin büyük annemin çok sevdiği saatinden geldiğini anladım. Salona girdiğimde, saatin hâla çalışıyor olmasının şokunu taşıyordum üzerimde. Nasıl olurda hiç durmamış ya da bozulmamıştı? Nerdeyse 10 yıldır kimsenin adımını dahi atmadığı bu köşkde çalışan bir aletin olması beni bi hayli şaşırtmıştı.

Dönüp salona göz attığımda, tozlanmasın diye üstü örtülü mobilyalar ruhumu sıkmaya başlarken, gözüme kestirdiğim bir çarşafı tek hareketimle çekip aldım. Aynı hareketi diğer çarşaflar içinde yapıp, hepsini bir köşeye yığdım. Kalın kadife perdelerle örtülü camı da açınca içeri dolan temiz hava ve güneş ışınlarıyla" Daha iyi" diyip gülümsedim. İleride üstü çerçevelerle dolu şömineye doğru ilerledim. İçlerinden birini aldım ve gülümsedim. Fotoğrafta ben, Jack ve büyük annem vardı. Bu fotoğrafı çektirmek için çok uğraşmışlar, ben ve Jack'in gazabına uğramışlardı. Ama sonuç olarak güzel bir fotoğraf çekebilmişler ve albümdeki yerini çoktan almıştı. Çerçeveyi yerine bırakıp yanındaki fotoğrafa baktım. Bu fotoğrafta ise büyük büyük anne Rose tüm asaletiyle tahta benzer bir koltukta oturuyordu. Dudaklarımda ki gülümse daha da yayılırken, salondan çıkıp merdivenlere yöneldim. İkinci katta 4 oda bulunuyordu. Bu odalardan bazıları müzik, dans,sanat ve oyun odasıyken, üçüncü kattaki 7 odanın hepsi yatak odasıydı. Direk üçüncü kata çıkıp, gözümü kestirdiğim bir odaya girdim. Yatağın üzerinde ki çarşafıda alıp, dolap içlerini kontrol ettim. Dolabın içerisinde toz ve örümcek ağı beklerken, hiç birine rastlamamıştım. Yatağın üzerindeki pikeyi de kontrol ederken, burnuma dolan lavanta kokusuyla şaşkına döndüm. Hızla odadan çıkıp köşkün odalarını, dolaplarını ve her köşesini kontrol ettim. Hiç bir toz ve örümcek ağına rastlamadım. İlginçti...sanki dün gece temizlenmiş, tüm pike ve çarşaflar yıkanmış gibiydi. Aklımda ki tek soru işareti, köşkü kimin temizlediğiyle ilgiliydi. Hemen telefonumu çıkarıp abimi aradım. Büyük bir ihtimal o, hizmetli birilerini ayarlamıştır. Çok geçmeden açılan telefonla abimin sesi kulaklarıma doldu,"Efendim Kate" boğazımı temizledim ve konuşmaya hazırlandım. "Abi köşkü temizlemeleri için hizmetli tuttun mu?" Diye sordum, abim biraz durduktan sonra"Hayır Kate, neden sordun" dedi, sıkıntılı bir nefes verip elimle alnımı ovdum " Köşk tertemiz, yatak örtüleri yıkanmış lavanta kokuyor, ben sandım ki sen bir şeyler ayarladın"dedim. Abim ise hızlıca cevap verdi " Sana haber vermeden böyle şeyler yapmıyorum, biliyorsun". Abimin hızlı konuşmasından dolayı meşgul olduğunu anladım ve " Tamam abi, sonra görüşürüz" diyip aramayı sonlandırdım. "En azından birilerini tutmama gerek kalmadı" diyip geçiştirdim.

Eşyalarımı yerleştirip, köşk ve mutfak için ihtiyaç listesi hazırlayıp köşkden ayrıldım. Alışverişimi bitirip köşke geri döndüğümde saat akşam 9'u gösteriyordu. Hızla poşetleri arabadan indirip mutfağa taşıdım. Her şeyi yerleştirdikten sonra üzerimde kendini belli etmeye başlayan yorgunluk alametleriyle odama çıkıp kendimi yatağa attım. Gözlerim yavaş yavaş kapanıp, karanlığa merhaba derken, kulağıma bir fısıltı çalındı " İyi geceler küçük Katie"...

SPİRİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin