3. Bölüm : Ben deli değilim

26 5 1
                                    

911 gelmiş ve tüm gece parmak izi arayıp, köşke nasıl girildiğini çözmeye çalışmış ama hiç bir şey bulamadıkları için zaman kaybetmemek adına geri dönmüşlerdi. Saat sabah 5'e geliyordu. Abimle beraber kış bahçesinde oturmuş kahvelerimizi yudumluyorduk. Abim ağzını bir kere bile açmamıştı ama yüzünden düşünceli olduğu belliydi. Derin bir nefes alıp "Ne söylemek istiyorsan çekinme söyle!" diye sitem ettim. Yüzünü kaldırıp bana baktı. "Söylenilecek bir şey yok" bu onun klasik cevaplarından biriydi, kendince başından savmaya çalışıyordu. "Sırf şu cevabından dolayı ısrar edebilirim. Hadi ama seni tanıyorum"diyince, pes edercesine içine çektiği havayı dışarı verdi. "Bak Kate, bence bu köşke taşınman bir hataydı. Büyük annemin ölümünden 10 yıl geçsede demek ki bir şeyleri atlatamamışsın. Özelliklede küçükken sana anlattığı deli saçması hikayeler, hepsi bilinç altına işlenmiş. Bence-..." daha fazla konuşmasına izin vermeden araya girdim. "Ne yani her şeyi kafamda mı kurdum? Sana göre kafadan sıyırdım mı abi? Peki ya kapı sesleri, hepsini duymuş olmalısın. Onları nasıl açıklayıcaksın?"diyip gözlerinin içine baktım. Abim sıkıntıyla anlını ovalayıp "Senin sesinden başka bir şey duymadım Kate" diye cevap verdi. "O kadar şiddetli vurulan kapı sesini duymaman imkansız" dedim söylediklerini red edercesine başımı iki yana salladım. "Kate iyi olduğuna emin misin?"diye sordu. Hızla oturduğum yerden kalkıp, kış bahçesinden ayrıldım ve abimin endişeli bakışlarını yok sayıp, arkamda bıraktım. Nasıl olurda kapı seslerini duymazdı. Özelliklede odamın kapısı zorlanırken. Kafamı kapıya doğru çevirdim, istemsizce. Dün gece yaşananlar bir bir gözümün önüne gelmişti. Titreyişim, korkum ve göz yaşlarım...

Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle silip, sakinleştiğime kanaat getirince, kısa sıcak bir duş alıp kendimi yatağa attım. Ağladığım için gözlerimin üzerinde ki ağırlık, duş aldıktan sonra bir hayli artış göstermişti. Uyumanın iyi bir fikir olduğu her halükarda gözler önündeydi. Gözlerimi kapadım ve yorgun kollarımla karanlığı kucakladım...

Odamın kapısının kapanma sesiyle uykum hafif açıldı ama üzerimde ki yorgunluk ve dün gece uyuyamadığım için gözlerimi açamadım. Bir kaç adım sesi duyduktan sonra yatağımın yan tarafı çöktü ve bir kol belime dolanıp elimi sıkıca tuttu. "Abi? Sen misin?"diye sordum her ne kadar o olduğunu bilsemde. Konuşmak yerine elimi hafifçe sıktı. Ellerinin soğukluğu beni rahatsız ederken "Üzerini güzelce ört, üşümüş olmalısın" dedim, yine cevap vermedi. Kolları daha da sıkılaşıp belimi sardı ve elimi kırmak istercesine sıktı. "Abi!! Çok sıkıyorsun!!"dedim ve zorlukla arkamı döndüğümde, arkamda kimsenin olmadığını gördüm. O zaman bana kim sarılmıştı? Yatağımdan doğrulup , sabahlığımı üzerime geçirdim. Hızlı adımlarla aşağıya inip abime seslendim ama cevap alamadım. Derin bir nefes verip mutfağa doğru ilerledim. Biraz su iyi gelebilirdi. Mutfağa girdiğimde gözüme buz dolabına yapıştırılmış mavi postiş çekti. Postişi buz dolabından aldım " Bir saate evde olurum~Abin" yazıyordu. Beni habersiz bırakmadan gitmemesi en sevdiğim huylarından biriydi. Buz dolabından su şişemi aldım ve masaya oturup suyumu içmeye başladım. Aklıma daha demin yaşadığım olayı getirmemeye ve kendimi korkutmamaya çalışıyordum. Bu konuyu kesinlikle abimle paylaşmayı düşünmüyordum. Delirdiğimi düşünücekti ama ben deli değildim. Adım seslerini duyup içeride ki kişinin gölgesini görmüş, yaşlı bir adamın bana "Evine hoşgeldin" dediğini duymuş ve daha bir kaç dakika önce birinin soğuk elleriyle elimi tutup sıkıca belimi sardığını hissetmiştim. Su şişemi masaya koydum ve elimin tersiyle ıslanan ağzımı sildim ve aynı zamanda kendime fısıldadım "Hayır ben deli değilim, sadece onlar inanmak istemiyorlar"...

SPİRİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin