.Merak! Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek anlamına gelen ki kelime Arapça kökene sahip olsa da yerel Türkçede ahır anlamına gelmekte. Neyse konumuz bu olmadığı için genel anlamında ilerlemek isterim. Napolyon merak için, ' İnsanı yükselten iki güçlü destek vardır: Korku ve merak.' Evet merak olmasaydı 21. yüzyıla gelene kadar bilimde bu kadar yükselemezdik. Lâkin insanlar içindeki bu merak duygusu bazen onları alıp bok yoluna götürebiliyordu. Cidden götürüyordu!
Cüneyt'in sonradan homoseksüelliğe neden saygı duyduğunu merak etmem benim için sorundu. Tabi ki insanlar sonradan bir şeye saygı gösterebilirdi ama o konuda gözünün önünden geçen duygu geçişini görmüştüm. Bu da istenç dışı merakımı gün yüzüne çıkarmış ve ona yaklaşmama neden olmuştu. Meselâ sana güvenmiyorum, anlatmak istemiyorum ya da seni ne ilgilendirir diyebilirdi. Ama o, beni arkadaşlarınla takılmak şartıyka anlatacağını söylemiş. Tamam ben her dediğini yaparım da bunun altından basit bir hikâye çıkarsa bunun sonunda onun ölümü olurdu.
Bana kötülük yaptığını düşünmüyordum, Nur'un kaç yıldır uğraştığı 'beni topluma kazandırma' projesini, Cüneyt bir cümlesiyle halletmişti ve manyak çocuk beni dışarıya çıkarıp arkadaşları takılmam için planlar yapıp duruyordu.
Meselâ beni altıda evden alıp bir yere götüreceğim dediği yer halı sahaydı. Arkadaşlarıyla ayarladığı maçta beni kaleci yapmışlardı. Tanıdıklarım karşısında karşı takımdan kimseyi tanımıyordum. Bu da bana sorun yaratmıştı. Nedeni ise basit ve absürttü; iyi bir kaleci olmamdı. Maç altmış dakikasına geldiğinde bizimkiler 3 gol atmıştı ama onların attığı her topu tutup dışarıya doğru yolluyordum. Bu da karşı takımdan birinin gözüne çarpmış olmalıydı ki son topu yakaladığımda, adam en sonunda, 'piçin evladı bir bırak da girsin artık.' demesi, benim en hassas noktama dokunmuş olmasıyla üstüne doğru gidip düzgün konuşmasını söylemiştim. Ardından gelen yumruklar ve sorunlu biten bir maç. Ne kadar da 90 dakika dolmamış olsa da 3-0 ile biz galip sayılırdık değil mi?
Halı sahadan çıktığımızda diğerleriyle görüştükten sonra Cüneyt beni eve bırakmıştı. On- on beş dakika yanımda oturmuş bir anda kalkıp gitmişti.
-
[21:43] Cüneyt: Ümit.
[21:50] Ümit: Efendim.
Cüneyt: Nasılsın, başın filan ağrıyor mu?
Ümit: 1 saat önce nasıl bıraktıysan öyleyim Cüneyt. Bir sorun yok.
Cüneyt: Oğlum ya şu an çok mahcup hissediyorum.
Cüneyt: Amk çocuğunun böyle davranacağını nereden bileyim.
Cüneyt: Ağzına sıçayım onun.
Ümit: Mahcup hissetme kardeşim.
Ümit: Hem adam sağlam vuramadı. Hafifti eli.
Cüneyt: Oğlum bana da geçirmeseydi bi ihtimal belki sana inanırdım ama adamın eli ağırdı, vurdu mu 1 2 dakika kendime gelemdim şerefsizim ki.
Cüneyt: Ama bende iyi geçirdim değil mi?
Ümit: Tabi len vurduğun anda gözleri kaydı puştun.
Cüneyt: Of ya.
Ümit: Ne oldu?
Ümit: Abi ben bu kadar sorun etmedim, yeter da.
Cüneyt: Lan ben seni ortama sokmaya çalışıyorum, insan gör iki kelam et diye götün birisi çıkıyor her şeyi bok ediyor.
Cüneyt: Ama adam da bir yandan haklıydı lan. Sen ne manyak kaleci çıktın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu şehri yakın
Teen Fiction(bxb) -texting ve düz yazı- Tamamlandı Merak, size aşkınıza götüren en güzel ama en çıkmaza sokan duygudur.