"Şerefsiz! İnsan yüzüne baktığında anlayışlı iyi biri sanar. Ne demek benden uzak dur." Oflayıp eve geldiğimden beri susmayan bir adet Nur'a bakışlarımı çevirdim.
"Lütfen sus artık Nur, anlattığıma pişman etme." tabi ki de ona öpüştüğümüzü söyleyemezdim, sadece söylediklerini bir kısmını ona aktarmıştım. Geldiğimden beri ruh gibi Nur'u dinliyordum. Başımda ince ince yükünü attıran ağrı, kalbimde hissettiğim acı... İkisi de pek çekilmiyordu ve ona da Nur eklenince tam bir zulümdü. Dirseğimi bacağım dayayıp elimle alnımı avuçladım.
Onun yanından ayrıldığımdan beri ağlamamak için kendimi sıkmıştım şimdi ise deli gibi ağlamak ve göz yaşımı sonuna kadar tüketmek istiyordum. Nur susmuş ensemdeki saçları okşuyordu. Ondan gelen şefkatle daha fazla dayanamayıp göz yaşlarımı özgür bıraktım. Sessiz sessiz yaşlarım bacaklarıma düşüşlerini izliyordum.
Hiç böyle planlamamıştım hayatımı. Mezun olduktan sonra kendimi işe adayıp aileme en iyisini gösterecektim, şimdi bu da neydi? Beynimde sadece Cüneyt vardı ve ona yönelik hayallerle doluydu. Hoş sadece hayal olarak kalabilirdi bende.
"Şu hayatta bir tek senin ağlamana dayanamıyorum be Ümit. Valla gidip öldüresim var Cüneyt'i." elimi anlımdan çekip gözlerimi sildikten sonra doğruldum. "Yaşayacağımız varmış yaşıyoruz, Nur." derin nefes alıp hafifçe gülümsedim. "Neler geçiyor şu hayatta bu da geçer aga."
"He mal geçer, bekle. Ama Cüneyt'in sana karşı bir ilgisi var, bunu biliyoruz."
"Kızım işte bu sorun ya, bilmemek daha iyiydi, avutuyordum kendimi benden hoşlanmaz ama arkadaş olarak devam ederim, onu hep görür ve izlerim diye. Ama şimdi her şey aklımda o kadar altüst olmuş hâlde ki ne yapmam gerekli, nasıl davranmam gerekli, bilmiyorum. Bu daha sinir bozucu, çünkü bir şansım olduğunu öğrendiğim an bittiğimi de öğrendiğim andı. Anlamaya çalışıyorum, yaşadıklarından ötürü uzak durduğunu, kendini konduramadığını. Ahmak kafam, bilmem kaç milyon kişi içinden gitti kimi sevdi, en sorunlusu."
"Bu ne yaşadı abi ya, harbi sen böyle yaptıkça ben daha da merak ediyorum."
"Ayrıntıya giremem ki buna hakkım yok. Ama şunu bil ki geçmişte eşcinsel biri ile sorun yaşamış."
"Oğlum bu çok açık bırakılmış bir anlatım oldu. Ben buna bir sürü kurgu yazarım."
"Kızım işte homofobik insan ne yapar homoseksüel insanlara?" sesimi biraz yükseltti.
"Tamam be ne diye kızıyorsun aaa. İşte, boşuna dememişler karma dünya. " Karşılık vermemiştim o da konuşmaya devam etmemişti. Birkaç dakika sonra kapının çalmasıyla yanımdan ayrılıp açmaya gitmişti. Salonda yalnız başıma açık olmayan televizyonu izliyordum.
"Ümit bak kim geldi." Başımı çevirip içeriye giren Nur ve Şafak'ı gördüm. Gülümseyip ayağa kalktım. "Ooooo Şafak hoş geldin."
"Hoş buldum kankacığım, özledim lan seni. Adam akıllı buluşmuyoruz."
Ona sarıldıktan sonra geri çekildim. "Bende özledim. Ama biliyorsun haftaya finaller başlıyor, pek ilgilemiyorum kimseyle."
"Ben daha çok Cüneyt ile sorunların var diye buluşamıyoruz sanıyordum. " gözlerini hafif kıstığında ondan uzaklaşıp koltuğa oturdum. " Cüneyt ile sorunlarım var diye sizden uzak durmam ki. " Yapardım. Onlara yakın olmak Cüneyt'i hep görmek, kokusunu hissetmek demekti.
O da yanıma gelip oturduğunda yüzündeki inanmayan bakışlarını es geçtim. "Ne sorununuz olduğunu bilmiyorum ama umarım kısa süre sonra halledersiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu şehri yakın
Novela Juvenil(bxb) -texting ve düz yazı- Tamamlandı Merak, size aşkınıza götüren en güzel ama en çıkmaza sokan duygudur.