09

248 34 47
                                    

Hayatta en sevdiğim ikinci şey olan uykumdan -birincisi Soonyoung- harika alarmım sayesinde uyandım. Bir müddet gözlerimi kapatıp geçen akşamı düşündüm. Bundan sonrası bana kalıyor öyle değil mi? Her şeyi batırdığım gibi toplamalıyım şimdi. Ama nasıl yapacağım, inanın hiçbir fikrim yok.

Yataktan kalkıp lavaboya gittim ve aynada ki mide bulandırıcı hâlimle bakıştım. Mor ve halka halka olmuş göz altları, şişmiş bir surat, dağılmış saçlar.. Hemen işimi halledip çıktım lavabodan. Şu an ne kahvaltı hazırlayacak, ne de başka bir şey yapacak hâlim yok. Dışarısı güzel görünüyor.. Hava açık ve saat daha erken sayılır. Anlayacağınız hava bir yürüyüş için ideal. Odama geri dönüp dağınıklığa aldırmadan dolabıma yöneldim, en son ne zaman dışarı çıktım ki ben? Ah, sanırım o mükemmel karşılamadan bir hafta önce.. Bunun bir önemi yok.

Sade ve beni rahat ettireceğine inandığım bir pantolon, sade gri bir tişört ve siyah ince hırkamı giyip odamdan çıktım. Salondaki masadan anahtarım ve telefonumu da aldıktan sonra hazırdım. Derin bir nefesle kapıyı açtım.
...
Sahil kenarında yürümeyi, insanların neden bu denli sevdiğini şimdi anladım. Sessiz, sakin ve dingin. İster istemez derdinizi unutuyorsunuz. Ben de bu güzel havada yürüyüşümün tadını çıkarıyordum, ta ki Soonyoung ve arkadaş grubunu görene kadar.. Şurada haftalardan beri ilk kez dışarı çıkıyorum ve onda da Soon ile karşılaşmak isteyeceğim son şey olabilir. Geldiğim gibi arkamı dönüp çaktırmadan geriye yürümeye başladım. Bir müddet yürüdükten sonra gördüğüm ilk banka çöktüm. Arkama bakmaya cesaretim yoktu. Soluklanmak adına oturduğum yerde biraz yayılıp, kafamı arkaya attım. Gözlerimi kapatmamın ardından neden olduğum yanlış anlamayı düzeltmek için yapacağım açıklamayı düşünecektim ki, yanıma birisinin oturduğunu duydum. Umursamıyormuş gibi yapıp hafifçe gözlerimi araladım... Ve bam!! Yanımda, dizimin dibindeydi. Soonyoung, tuhaf bakışlarıyla bana bakıyordu. Anında toparlandım ve kısa süreli bir öksürük krizinin ardından konuşabildim.

Jihoon: S-selam.

Adeta bir buz kütlesi gibiydi, donuk donuk bakıyordu ve ifadesizdi. Arkasına yaslandı. Nefes alıp konuştu.

Soonyoung: Cesaretsiz olduğunu biliyordum ama, bu kadarını tahmin etmemiştim. Jihoon, cidden gülünçsün.

Jihoon: Yine ne saçmalıyorsun?

Soonyoung: Yani, ne bileyim. Benimle konuşamadığın için Chan'ı yollaman? Bundan bahsediyorum. Gerçekten etkili bir yöntem, tebrikler.

Şimdi donuk bakışları yerini alaycı bakışlara bırakmıştı. Son söylediğiyle de hafif bir alkış tutmuştu. Ben mi? Ben, duyduklarım üstüne soğuk bir bardak su içsem yeridir. Chan'ı ben yollamışım demek.. hah.

Jihoon: Chan'ı ben yollamadım. Yollamam da. Sorunlarımı kendim halledebilecek kadar cesur ve olgunum. Bunu anlamayan, ya da anlamak istemeyen sensin.

Cidden sinirden bir şeyleri kırmak, parçalamak, hatta en basitinden onun yüzüne gelişigüzel yumruklar indirmek istiyorum. Konuşmasına izin vermeden devam ettim. Yoksa bayağı bayağı ona vuracaktım.

Jihoon: Benimle konuşacak cesareti olmayan da sensin. Eğer sende birazcık, sadece şu kadar cesaret olsaydı, o gün evden kaçıp gitmek yerine, yıllarca benden uzaklaşıp, benim nedenini bilmeden kendimi suçlamamı izlemek yerine beni karşına alıp sorardın. Neden öyle söyledim? Çünkü seni beyinsiz- Sahi.. Kimin umrunda, neye istiyorsan ona inan ve ona göre yaşa.

Hızla ayağa kalktıktan sonra geldiğim yoldan geri yürümeye başladım. Çoktan yanaklarımdan aşağı akan damlalar penyemi ıslatmıştı bile. Bir kez daha ona karşı böyle savunmasız oluşuma küfrettim. Nasıl bu kadar çok severken, bu denli de nefret edebilirim anlayamıyorum. Sanki onu hiç tanımıyorum. Tam bir pislik gibi davranmaktan başka bir şey yaptığı yok.

Arkama bakmak istedim, bakamadım. Onu merak ettiğimi düşünmemeli. Zaten yaklaşık on dakika kadar yürüdüğüm süreçte, arkamdan ne bir seslenen vardı, ne de peşimden gelen. Yine ve yine şaşırmadım ne yazık ki. Yaşadıklarımız bu kadar anlamsız olmamalı, bu kadar çabuk silinip unutulmamalı. Ben neden hâlâ unutamıyorum? Neden düşündükçe gözlerimde ki yaşlar hızlanıyor ve ağlamam şiddetleniyor?

***
Şaka maka yb attım. Okurken 'Habit'i
dinlemenizi öneririm.
Ben onu dinleyerek yazdım. İyi okumalar.

smile flower ;; soonhoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin