seven

603 28 13
                                    

taehyung elbise dolabının önüne geçmiş, aylardır giymeyi beklediği takımını -elbette gucci- seçmişti. güzel takımı üzerine geçirdikten sonra aynanın karşısına geçmiş ve kendini uzunca süzmüştü. ardından lavaboya doğru ilerlemiş aynalı lavabonun yanındaki dolaptan saç spreyini alıp, saçlaırını düzenlemişti. bugün aşık olduğu adamla bir randevuya -belki jeongguk öyle görmüyordur ama bu taehyung için bir randevuydu- çıkacağı için gerçekten çok mutluydu.

işini hallettikten sonra banyodan hızla ayrıldı ve odasında bulunan aynanın önüne heçti. yatağının yanında duran komidinin üzerinde bir mücevherat kutusu duruyordu. taehyung bu kutuyu sadece özel günlerinde açar ve o takıları takardı. bugün ise onun için tüm günlerden daha önemliydi. yoongi ve jimin'in düğün töreninden bile..

zamanın yaklaştığını fark eden taehyung, kapının önüne gelmiş ve portmantonun üzerinde duran ayakkabılarını hızla ayağına geçirmeye çalışmıştı. sonuçta jeongguk'u bekletmek istemezdi!
aynadan kendine bakıp son rütuşlarını yaparken bildirim sesi evlerinin küçük koridorunda yankılandı.

🔊 gguk kişisinden iki mesaj.

gguk: güzelim
şey, ben kapının önündeyim :)

bebek taehyung🍼:
AH!
JEONGGUK GELİYORUM
ÜZGÜNÜM 🤧😭
özür dilerim özür dilerim özür dilerim özür dilerim özür dilerim özür dilerim özür dilerim özür dilerim özür dilerim...

gguk: ah bebek🍼🍼
seni affediyorum
bunları yazana kadar çıkabilirdin tae
seni özledim..
sonuçta bir gün boyunca görüşmedik!

görüldü.

taehyung, jeongguk'u daha fazla bekletmemek amacıyla hızla evlerinin kapısından çıkıp kapıyı kilitlemişti.

arkasını dönüp arabaya doğru ilerlediğinde jeongguk, arabadan çıkmış ve taehyung'un kapısını açmak için onun tarafına yönelmişti. taehyung hiç gözlerni ayırmadan adeta büyülenmiş gibi jeongguk'a bakıyordu.
o çok şey olmuştu taehyung'a göre.. fazla havalı.

jeongguk yüzüne en samimi gülümsemesini yerleştirmiş ve taehyung'un kapısını açıp, onun oturmasını beklemişti. ardından da yavaşça kapıyı kapatıp, şoför koltuğuna geçmişti.

jeongguk çok mutluydu. uzun zamandır tae'yle çok güzel zaman geçiriyordu ve tae onu çok mutlu ediyordu. kendini, onun yanında fazla huzurlu ve sevgi dolu hissediyordu. onu çok seviyordu. hislerini yeni anlamıyordu. jeon, kim'i çok uzun zamandır seviyordu.. ona olan sevgisini hissettiğinde, onu üzmemek için uzak durmuştu ama uzak durdukça taehyung'un daha çok üzüldüğünü fark etmişti. 'belki taehyung da beni seviyordur.' diye içinden geçirip duruyordu. işte bu yüzden onu ilk randevularına davet etmişti ve şansını denemek istiyordu..

"kemerini bağlamalısın tae." demişti jeongguk, çok kısık bir sesle. taehyung bunu duymamış olacak ki ne kemerini takmıştı, ne de jeongguk'a dönmüştü. jeon, taehyung'un kemerini bağlamaya karar verip ona doğru eğilmişti. fakat farkında olmadan çok yakınlaşmışlardı ve yüzlerinin arasında santimler vardı.

"şey ah-"

taehyung'un sözünü yarıda kesen şey; jeongguk'un yanağına kondurduğu tüy hafifliğindeki öpücüğü olmuştu.

"taehyung.. sen, çok güzel olmuşsun."

"t-teşekkür ederim. sen de.. sen de şey! çok yakışıklısın jeongguk-ie~"

jeongguk, taehyung'a verdiği gülümsemenin ardından, elini tae'nin ipek gibi yumuşacık olan saçlarına götürmüş ve okşadıkatan sonra gözünün önüne gelen uzun parçaları kulağının arkasına sıkıştırmıştı.

taehyung şokla gülümseyip önüne dödüğünde, jeongguk da arabayı çalıştırıp yola koyulmuştu bile.

***

"jeongguk.. ben, ben sana çok minnettarım."

jeongguk ve taehyung biraz önce deniz manzaralı bir lokantaya gelmişlerdi. jeon lokantayı kapattırmış ve lokantanın en güzel manzarası olan masaya çeşit çeşit -tabii ki tae'nin en sevdikleri- yemeklerden hazırlatmıştı. taehyung, jeongguk'un çok güzel bir yer seçtiğini içinden geçirip duruyordu ve bunu jeongguk'a nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. gerçekten onu çok seviyordu ve ona minnettardı.

"burası çok güzel.. her şey parıldıyor." demişti, etrafı muzip ve mahçup bir yüz ifadesiyle izlerken.

jeongguk bir anda taehyung'un elini kavramış ve şokla ona dönmesini sağlamıştı. sıkıca tuttuğu elinden hafifçe çekiştirerek kimsenin olmadığı, sadece ikisinin bulunduğu -muhteşem manzaralı- terasa çıkartmıştı.

jeongguk hızlanan kalbiyle beraber, taehyung'un elini bırakmış ve ellerini belinin iki tarafına yerleştirmişti. hızla bedenlerini daha da yakınlaştırmış ve taehyung'un saniyede altı bin kilometre atan kalbini daha da hızlandırmıştı.

"etrafta parıldayan tek harika şey sensin.. sen her şeyden çok daha güzelsin, taehyung."

taehyung hızla kenetlediği gözlerden, gözlerini ayırmış ve utançla yere bakmaya başlamıştı. jeongguk, onun güzel yüzünü görmemeye bir saniye olsun dayanamadığı için bir elini çenesine yarleştirip okşamıştı. böylece tae kafasını kaldırması gerektiğini anlayıp mutluluktan parıldayan gözleri, aşkla bakan gözlere tekrar sabitlemişti.

"huzuru; kalbimin en güzel köşesinde, en derin bölgesinde hissedebiliyorum. seninle neşelenip, seninle üzülüyorum. ben aşkı senin sayende öğreniyorum taehyung. seni seviyorum.. çok seviyorum hem de."

taehyung, hayatının en güzel ve büyülü anını yaşıyor gibi hissediyordu. jeongguk'un ona söyledikleri, onu şoka uğratmıştı. jeongguk'a çok aşıktı. karşılık alamayacağını düşünürken, şuan böyle bir durumda olduğuna gerçekten hiç inanamıyordu.

taehyung, bir adım geri gidip yüzüne şirin kare gülüşünü yerleştirmişti. bu jeon'un en sevdiği gülüştü.

"taehyung ben şey-"

bu sefer de taehyung jeongguk'un sözünü yarıda kesmişti değil mi?

"seni çok seviyorum, çok seviyorum hem de.."

sanki demin parıl parıl parlayan şehrin ışıkları, şimdi tamamen sönmüştü ve parlayanlar sadece taekook, ayrıca onların sevgiyle birleşen dudakları olmuştu...



~~

şey, kendi yazdığım bölüme bu kadar düşmem normal mi?

sonunda birleştirdim onları!!!

duygu ve düşünceleriniz nedir? çok mu klişeydi :(((((

baaayağı uzun oldu yaw umarım sıkılmamışsınızdır.

tae ve kook'un giydikleri medyada 😎

oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn!

sizi seviyorumm 💜💕

dionysus | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin