↑8↓

466 52 6
                                    

Elindeki bir demet çiçekten oluşma buketi mezar taşının dibine bırakıp, geri çekilirken en içten dileklerini sundu Tanrı'ya SeokJin. Bir yıl geçmişti, üniversitenin başından bu yana birlikte yaşadıkları ev arkadaşı NamJoon öleli. Bir yıl geçmişti SeokJin yalnız başına yaşamını sürdüreli. Bir yıl geçmişti. Tamı tamına bir yıl.

Yanaklarından süzülen ve çenesinden akarak yere damlayan göz yaşlarına izin verdi belli bir süre için SeokJin.

Belki o gün arkadaşıyla kavga edip evi terketmese, sevdiği kızı izlemek yerine sürekli çalmakta olan telefonunu açıverse, işte belki de bunları yapsa ölmezdi NamJoon. Ölmez ve belki yanında olurdu. Belki şu an da ağlayan bedene kollarını sarardı.

Tir tir titreyen elleriyle sildi gözyaşlarını ve çömeldiği yerden ayaklandı. Kavgalarının sebebi dahi umutsuzca kapıldığı o Go Ara denilen kız yüzündeyken, hala daha onu sevmeye nasıl devam edebiliyordu SeokJin?

Aşk bu kadar bencil miydi? Kendisinin farkına dahi varmayan bir kız uğruna her şeyini kaybetmesi adalet miydi?

Değildi. Buna devam etmek istemiyordu SeokJin. Canı yanıyordu, canı çok yanıyordu. Buz gibi olan soğuk hava nefes almasını zorlaştırıyor, ciğerlerine dolup onu içten içe donduruyordu.

Son kez baktı mezara ve arkasını dönmüştü ki onu gördü SeokJin. Kim TaeHyung'ı.

TaeHyung onu eş geçti ve elindeki buketi, SeokJin'in buketinin hemen yanına koydu ve ellerini birbirine kenetleyip dua ettikten hemen sonra SeokJin'e bakındı.

"Sen.. neden buradasın?"

Kendisine yöneltilen soru üzerine acı bir gülümseyiş belirdi TaeHyung'ın suratında.

"Ona acıdan başka hiçbir şey veremedim. Şimdiyse tüm hatalarımı telafi etmek uğrunadır sanki, bir buket çiçek koyuyorum mezarına. Sanırım onun yarayla kaplı bedenini onca zaman tedavi eden sendin SeokJin."

"A-anlamıyorum."

Kendisi gibi ağlamakta olan bedene bakındı SeokJin. TaeHyung NamJoon için ne ifade ediyordu? Neden onunla yakınlık kurmasını bu denli istemişti NamJoon?

"NamJoon lise yıllarından üniversitenin sonuna dek bana aşıktı."

Duyduğu cümle üzerine kaskatı kesildi SeokJin. Ve bir yandan ağlarken bir yandan da devam etti konuşmasına TaeHyung.

"Ben onu sürekli reddettim ama o asla pes etmedi. Defalarca kez bana ilanı aşk etti ve ben bir süre sonra ciddi anlamda sinirlendim ve NamJoon ile olan tüm bağlantılarımı kestim. Sevdiğim bir kız vardı. Onu gerçekten çok seviyordum. Sonra NamJoon öldü. Ve ben hala daha o kızı sevmeye devam ettim. Bir süre sonrasındaysa sen ortaya çıktın ve görüş açımı kapamakta olan o perdeleri çektin. Bana gerçek hayatı yeniden gösterdin. Çok mutlu oldum çünkü artık kurtulmuştum. Hayatımı karanlık eden o lanet sonunda gitmişti. Sana kapıldım bu kez ama bu o kıza olduğu gibi değildi. Sen de onu gördüm SeokJin, NamJoon'u. NamJoon gözlerimin içine bakıyor ve bana gülümsüyordu. Bu sefer doğru kişiyi seçtin diyordu. Bana deliler gibi aşık olan NamJoon, seni sevmeme çıt dahi çıkarmıyordu.."

TaeHyung cümlesine noktasını koyar koymaz elleriyle yüzünü kapadı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Hıçkırıklarının arasından zor da olsa özür dilediği duyulmaktaydı.

Onun o çaresiz halini gören SeokJin alt dudağını dişledi ve hemen dibindeki bedeni başından tutup, kendi bedenine yasladı. Yüzünü kapayan ellerini çekip, SeokJin'e saran TaeHyung; SeokJin'in de kollarını kendine doladığını farkedince bir kaç tane de mutluluktan olma göz yaşı ekledi diğerlerinin yanına.

Ve SeokJin'se fısıldadı içten içe onun duyacağından emin olarak.

"Sevdiğin adamın ağlamasına izin vermeyeceğim. Senin için, senin için onu her daim gülümseteceğim Kim NamJoon. Artık huzura erebilirsin."

Büyücünün Laneti ♤taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin