1

24 3 10
                                    

Gecenin karanlığındaki huzurumuzu bölen siren sesleri, etrafımızı aydınlatan mavi, kırmızı ışıklar.. Devasa yalımızı ayağa kaldıran babamın ve annemin feryat figan çığlıkları. Babam fenalaşmış, annem ise ambulans çağırmış babamı sakinleştirmeye çalışıyor. Ben ise korkuyla olan biteni anlamaya çalışıyorum. Odamı mavi-kırmızı aydınlatan ambulansı cama çıkmış seyrediyorum. Hayal meyal anımsıyorum bu anılarımı. Sağlık görevlileri ambulansın içinden çıkıyor ve babamı hızla sedyeye yatırıyor. 3. kattaki  odamın camından gördüğüm üzere babam eliyle sol göğsünün altını tutup zar zor nefes almaya çalışıyor. Annem ise pijamalarıyla babama yetişmeye çalışıyor. Evimizin yemeklerini yapan Şengül teyze kapıda, bahçemizi renklendirmekle meşgul olan eşi Kemal amca ise onun omzuna yaslanmış korkuyla annemin ağzından çıkacak tek bir söze bakıyorlar. Annem ise ambulansın ön koltuğuna oturmadan hemen önce aklına bir şey gelmiş gibi arkasına dönüyor ve fısıltı şeklinde azından bir şeyler dökülüyor:
“Beril'e bir şey söylemeyin”
En başa dönelim; hayattaki uzun yolculuğumun daha başlamadığı yıllara. Henüz annemin karnında 7 aylıkken benliğimin farkında olmadığım yıllara.                                             Ailemin tüm bireyleri; ablam, annem, babam. Ayrıca evdeki yemek yapmakla görevli olan Şengül teyze ve eşi Kemal amca. Hepsi heyecanlı.                                                                          15 yıl sonra aileye yeni bir bireyin katılacağından dolayı herkesin içi kıpır kıpır.                                                       Ben henüz doğmamış olmama rağmen, pamuk şekeri pembesi devasa odam hazırlanmış bile. Her şey benim için düşünülmüş.                                                                                                      İleriki yıllarda, sıcacık aile sohbetlerimizde böyle anlatıldı bana.                                   Kısacası tüm bunlar gelecekteki mükemmel yaşama sahip olacağımın bir ön gösterimi. Gerçekten de öyle oldu. Mükemmel bir yaşama sahip oldum. İnsanın her istediğinin gerçekleşmesi mümkün müdür hayatta? Benim mümkündü. Özel okullar, özel kurslar, yaz-kış tatilleri.. Bir insanın sahip olmayı isteyeceği her şeye sahiptim. İtiraf etmek gerekirse bu yıllarda fark ediyorum ki birazda şımarıkmışım. Elimdeki tüm imkanları küçücük yaşımda kaybedince anladım bunu. Peri masalı hikayem son buldu. Hayatımdaki tüm güzellikleri kaybetmem ablamla başladı. O gece Şengül teyze ve Kemal amca dahil tek kişi eksikti. Ablam. Ablam kaçmıştı. Üniversitede tanıştığı bir çocukla uzun yıllar sevgili kaldı. Fakat Adrian yani ablamın sevgilisi Hristiyan olduğundan babama söylemeye cesaret edemedi. Babamın onları ayıracağından her zaman çok korktu. Gerçektende öyle oldu. Ablam bir cesaretle  babama Adrian'ı anlatmaya çalıştı. Fakat beklenen felaket gerçekleşti ve babam, ablamın ondan ayrılmasını istedi.                                                                                                 “Sen Boran soyadına sahipsin! Nasıl olurda bunca insana en önemlisi medyaya kızımızı bir Hristiyanla birlikte olmasına izin verdiğimizi söyleriz? Ayrıca o bir Hristiyan. Hiç Müslümanla bir olur mu? Dini farklı, kültürü farklı, dili farklı. Biricik kızımı elin adamına nasıl gönül rahatlığıyla verebilirim! Benden bunu isteme, seni Müslüman olmayan birine vermem!”
Uzun uğraşlar sonucu yine de ablam babamın rızasını alamadı. En sonunda çareyi Adrian’la yurt dışına kaçmakta buldu. Ablamın evden tüm eşyalarını toplayıp kaçtığı o gece babam bunu fark etmiş, farkettiğinde ise feryat figan evi ayağa kaldırmış. Ablam ve Adrian evimizi koruyan 3 güvenliği de atlatmayı başarmış ve evimizden kaçıp Türkiye’den çıkış yapmışlar.

YENİ HİKAYEM. İsim Önerilerinizi Bekliyorum..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin