chilled 4 heart

529 64 19
                                    

❈ ❈ ❈

Dudakları göz kenarlarımdan yavaşça kapaklarıma ulaşarak kapatmamı sağladı ve ben biraz daha bıraktım kendimi şeytanıma. Öyle hisli bıraktı ki busesini iki gözüme de, gözyaşlarımın aktığını hissettim. Belki biraz önceki gibi dışımdan değillerdi ama en az onlar kadar gerçekti. İçtendiler.

Destek almak istercesine parmaklarım çıplak ve gecenin bu saatinde, yağmurun altında sıcak kalan kollarını sardı, tırnaklarım derisine saplandı. Bu hareketimle belimde duran ellerinin daha da sıkılaştığını fark ettim. Yanıyordum. O an iki şeytanla aramda pek yoktu ama onlardan çok yanıyor gibiydim. Sevgiyi hissediyordum; affı, merhameti, hafifliği ve tutkuyu.

Ellerinizi boşaltın ve tam önünüze kaldırın. Elleriniz havayla dans etsin, iç güdüsel olarak hareket ettirin parmaklarınızı. Oradaki boşluğu ve boşluktan doğan özgürlüğü hissedin. Teniniz dans ediyor ve siz özgürsünüz. Sonra araya bir kelebek giriyor ve o da size ayak uyduruyor, asla engellemiyor ve dansınıza eşlik ediyor. Özgürsünüz.

Buydu, onun merhametinin tenimde uyandırdığı o kelebek hissi tam olarak buydu.

Benden uzaklaşan dudaklarıyla gözlerimi araladım tüm karanlıkta parlayana, şimşeklerin aydınlattığı kusursuz yüze. Kollarını saran ellerimi, hissetmesini istediğim bir yavaşlıkla yukarı doğru omuzlarına çıkardım. Kirpiklerimin altından ona baktım ve omuzlarından boynuna, boynundan yanaklarına kaydırdım parmaklarımı. Orada durdum, yanaklarının üstünde durdum.

''Bakıyorum.'' dedim son söylediğine karşılık olarak. ''Bakıyorum ve gördüğüm her şey görkem.''

Yüzüne rahatlayıcı ve memnun bir ifade kondurdu, yaptığım ima onu hoşnut etmiş gibiydi. Ona gökyüzümsün demiştim, tüm gök gözlerindeydi aslında ve ne kadar metalik sıvının rengiyle kaplanmış olsa da irisleri, hâlâ yıldızları görebileceğim kadar aydınlıktılar.

Kandan kırmızının üstüne beyaz yıldızlar, ne de güzel süslerdi yuvalarını.

''Sil.'' dedi ve ben beklentimi karşılayamadım. Daha farklı bir şey beklerdim. ''Hemen sil, Namjoon. Dayanamıyorum.'' dedi ve gözlerinde gördüğüm o tüm şeyler, yerini her şeyden derin bir hüzne bıraktı. Belki bir tutam endişe de vardı ama hüznün yanında hiçbir şeydi.

Neyi silecekti? Neye dayanamıyordu?

''Benim yapmamı istediğine emin misin?'' diye sorduğunda Taehyung benden o kadar hızlı uzaklaştı ki ağır bedenimle öylece kaldım onu tutamadan. Namjoon bu sırada bana yaklaşıyordu ve ilk defa korkuyu bu kadar yakında hissetmiştim. Taehyung çıldıracakmış gibi ellerini şakaklarına bastırıp bağırdığında canının acısı burada, tam içimde yankılanmıştı.

Halbuki metrelerce uzak bile değildik ama o yanımda değilken benim kalbimde kilometrelerce boşluk vardı.

''Yap şunu.'' diye Namjoon'a bağırdığında hemen dibine giren bordo gözlerini üzerime dikmiş adamı algılayamamıştım, bu yüzden yerimde sıçramak istesem de suyun içinde her zamankinden ağır olan bedenim tepki vermemişti. Taehyung benim için farklıydı ve şu anda gerçekten tehdit altında olduğumu düşünüyordum. Yağmur ve gözyaşlarıyla ıslanmış dudaklarımı birbirine bastırdım, geriye doğru kulaç attım göğsüme gelen suda ama tamamen başarısız olmuştum. Tehlikeli bir gülüşle gamzelerini gösteren adam bir anda avuçlarını şakaklarımın üzerine kapatmıştı ve gelen keskin acıyla yüksek bir çığlık atmıştım. Başım dönüyordu, soğuk havada terliyordum. Zihnimde var olan tüm renkler üzerine siyah bir perde çekmiş gibi açık göz bebeklerim hiçbir şeyi görmemeye başlamıştı. Ellerim şakaklarıma baskı uygulayan güçlü parmakları zorluyor ve kurtulmaya çalışıyordum ama lâkin nafileydi. Tek bir parmağını bile kaldıramamıştım. Gözlerim yukarı doğru kaydığında ve ben bilincimin zayıflığını en derinlerimde hissederken bu acıyı bana koyan adam dudaklarını aralamıştı.

Chilled Heart | Taejin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin