17.

417 66 7
                                    

"Jimin ve diğerleri" adlı gruba alındınız

Artık yöneticisiniz

-jungkook; arkadaşlar, Namjoon hyung'dan haberi olan var mı?

-jimin; evinde yok mu?

-jin; hayır, sabah gittik fakat yoktu.

-lalisa; bir arkadaşında kalmıştır?

-jisoo; ya da erkenden bir işi çıkmıştır.

-yoongi; bizden başka arkadaşı yok

-hera; emin konuşma, Yoongi.

-hera; eski ya da yeni bir arkadaşı falan olabilir.

-jimin; gidip tekrar arayayım.

***

-yoongi; senin yanında mı?

-hera; evet.

-yoongi; neden?

-hera: şu an uyuyor.

-hera; 1.fesat şeyler düşünme, alakası bile yok.

-hera; 2.sorularını kendisine iletirsin, soru cevaplamaktan nefret ederim.

-yoongi; neden böylesin ki?

-hera; ?

-yoongi; insanların ne düşüneceğini bu kadar takma, siktir et gitsin.

-hera; hayat zaten boktan bir yerken, bana da bulaştırmasını istemiyorum sadece.

-hera; her şeyi siktir edersem, çok fazla yanlış şey yapacağım.

-yoongi; hiç düşündün mü, ya senin yanlış olduğunu düşündüğün şeyler, aslında başkalarına göre doğruysa?

-hera; hayır, çünkü başkalarına göre de yanlış.

-yoongi; inatçı+huysuz=sen

-hera; garip+anlaşılmaz+huysuz(×2)=sen

-yoongi; sonra görüşürüz :D

-hera; görüşürüz :D

***

Saat neredeyse öğlen olacakken, ben kahvaltı hazırlamakla meşguldüm. Aslında her gün olduğu gibi sadece sandiviç hazırlıyordum. Tek fark iki tane daha fazla yapmıştım o kadar. Onun çay sevdiğini bildiğim için, mutfağın ihtiyaç duymadığım kısmındaki çay paketini çıkartıp, demlemiştim.

Sandiviçini ve çayını alarak, salona girdim ve ikisini de koltuğun önündeki sehpaya bıraktım.

"Hey.."

Koluna yavaşca dokunduğumda, uyanmamıştı.

"Ne olduğu belirsiz huylara sahip insani varlık, hemen kalkmalısın."

Gülerek, tek gözünü yavaşca açtığında, ardından diğerini de açmıştı. Doğrulduğunu bildiğim için, arkaya birkaç adım atmıştım. Doğrulup sehpaya bıraktığım şeyleri gördüğünde, kaşları havalanmıştı.

"Sen evinde çay bulunduruyor musun?"

Unutmamıştı demek ki.

"Ben içmesem bile Lalisa ve diğerleri evimi işgal altına aldığında çay diye kafamı şişiriyorlar. Mecbur."

"Anladım. Lavobo ne tarafta?"

"Koridora çık, iki kapı var. Kırmızı kapı."

"Diğer kapı da yeşil falan her halde."

"Evet." dedim omuz silkerek.

"Ciddi misin?"

"Gayet."

"Pekala."

Yanımdan geçip gittiğinde, sırıtmıştım. O kapı yeşil falan değildi. Yatak odama girerken, yeşil rengini görüp aklımı bin türlü iğrenç şeylerle dolduramazdım. Özellikle brokoli gibi. Lavobo kapısının kırmızı reng olmasının sebebi ise yol tarif etme özürlüsü olmamdı. Kime tarif etsem ilk önce yatak odama girdiği için bu yolu seçmiştim.

Koltuğun üzerine düşen telefonu çalmaya başladığında, istemsizce kimin aradığını görmüştüm. Yükselmeye başlayan moralim, son surat yere çakılmıştı yine. Saçmaydı. Mutlu olmak için katedilen yol uzundu fakat üzülmek için sadece bir adımlık mesafedeydi.

Hala bir sevgilisi varken, benim yanımda olamazdı. Çok yanlıştı.

Tekli koltuğun birine geçerken, bacağımı diğerinin üzerine atıp beklemeye başladım. Saçlarını arkaya iterek girmişti içeriye.

"Sandiviçlerin çok güzel görünüyor ama sabahları kahvaltı etmiyorum. Kusura bakma."

"Bir şeyin normal olsa zaten, kendimi keseceğim canım."

"Kişilik bozukluğun mu var? Az önce gayet sakindin."

Cevap verecekken, telefonunun sesi bir kez daha aramıza girmişti.
Bakışlarımı kaçırıp, önüme döndüm. O da telefonunu alıp, hala yanımdayken açmıştı.

"Efendim?"

"1 saat sonra, her zamanki parkta. Görüşürüz."

Oh, beyefendinin keyfinden yoktu zaten. Bir kızdan çıksın, diğerine gitsin.

"Muhtemelen arayanın kim olduğunu görmüşsün."

"Umrumda değil."

"Hera, o kadar çok düğümlüsün ki, birini çözsem iki kat daha düğümleniyorsun, anlamıyorum."

"Çözmeni isteyen yok zaten, bay Kim. Hem iki kızı birden çözmeye çalışırsan kendin ortada düğümlenip kalırsın, unutma."

Nefesini dışarıya üflerken "Teşekkür ederim, her şey için." diye mırıldandı ve arkasını dönüp çıktı odadan, aynı zamanda evimden.

Hep böyle yapıyordu işte. Beni benimle en kötü zamanımda yalnız bırakıyordu.

***





Hurts so good [ knj ] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin