~1~

368 22 0
                                    

İnsanlar hep mi gider, hiç durmazlar mı, arkalarında bir enkaz bıraktıklarını bilmezler mi hep böyle mi sürer hayat, hep böyle kötümüdür kader?
Aklımda bin bir soru karşımda saatlerdir karaladığım tuval ve bu tuval bittiğinde yine çıkacak olan onun resmi-güzel yüzü, küçük gözleri,gülüşü ve gülünce çıkan diş etleri- belki bu resimlerden binlerce var ama her tuval başına oturduğumda tek yaptığım onu çizmek giderek zihnimde silinen onu unutmamak için, birlikte yaşadığımız anlarda nasıl göründüğünü unutmamak için sürekli olarak onu çiziyordum. Ve bitti. Bir tuval daha onun güzel çehresiyle hayat buldu.
Ayağa kalkarak biten tuvali de diğerlerinin yanına duvara astım. Bu odadaki her 4 duvarda onun resimleriyle süslüydü. Kaç yıl olmuştu, kaç yıldır bu resimleri çizip asıyordum bilmiyorum. Aslında biliyorum ama onun o kadar uzun süredir yanımda olmayışını hatırlamak istemiyorum. Nereye gittiğini, neler yaptığını bilmeden geçirdiğim günleri saymak istemiyorum.

Telefonumun çalmasıyla onun resimleriyle dolu oda yine onun sesiyle dolmuştu evet zil sesim onun boğuk sesiyle söylediği, benim için yazdığı bir parçaydı. Sadece sesini unutmamaya çalışıyordum.

Masada ki telefonumu elime alıp arayana baktım "Jimin"daha fazla bekletmemek için hemen açtım

''Efendim Jimin''

''Hyung neredesin biz bara gideceğiz sen de gelsene''

''Evdeyim tamam konum at geliyorum''

'' Tamam hyung görüşürüz''

Telefonu kapatıp odadan çıktım odanın kapısını kilitledim arabanın anahtarını alıp evden çıktım.
                 
                    ~~~~~~~~~~~~~

''Hyung buradayız''

Jimin'in bağırmasıyla onlara doğru ilerleyip yanlarına oturdum.

''Hyung hoşgeldin, neredeydin bütün gün''

''Hoşbulduk Jungkook evdeydim biraz çizim yaptım''

''Hyung bir gün Jimin ve benim resmimizi çizer misin''

Bunu söylerken Jimin'i kolunun altına çekmişti. Tatlı bir çiftlerdi

''Tabi Jungkook bir gün eve uğrayın''

''Sağol Hyung''

Ona göz kırpıp az önce gelen biradan bir yudum aldım. Pistte bir çok insan dans edip birbirlerine sürtünüyorlardı.
Kafamı dans pistinden bardaktaki biraya çevirdim. İçmeyi o da severdi ben sevmezdim ama o gittikten sonra belki de içtiğim tek şey içkiydi. O gittikten sonra hiç yapmadığım şeyleri yapar olmuştum okulda derslerim iyiydi şimdi okula bile uğramıyorum
Hayatım ikiye bölünmüştü o gitmeden öncesi o gittikten sonrası o gitmeden öncesinde her şey bir lunapark, çiçek bahçesi yada ucsuz bucaksız denizdi o gittikten sonrası ise harabe ev, kurumuş bir bahçe yada bataklıktı.

'' Hyung''

Jimin' in sesiyle kafamı bitmiş bira bardağından kaldırıp onlara dönmüştüm.

''Efendim Jimin''

''Hadi gidelim''

'' Tamam siz çıkın ben hesabı ödeyip geliyorum''

''Tamam hyung''

Hesabı ödeyip dışarı çıkmıştım temiz havayı ciğerlerime doldurup arabaya doğru ilerledim Jimin ve Jungkook arabanın yanında duruyorlardı

''Hyung bizi eve bırakır mısın ben ve Jimin senden fazla içtik böyle araba kullanmak istemiyorum yarın gelir alırım ben arabayı.''

''Tamam binin hadi''

Jimin ve Jungkook'u eve bırakmış evimin bahçesine gelmiştim arabadan inip eve doğru adımladım kafamı kaldırdığımda ise ayaklarım durmuştu evimin merdivenlerinde oturmuş kafası telefonuna eğik şekilde biri oturuyordu kafasını kaldırmasına gerek yoktu çünkü ben onu çoktan tanıdım.

RETROUVAİLLES~ (Sope) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin