Gözleri yemyeşildi."Edward." dedi.Konuşmakta zorlanıyordu.Vücudum gevşedi ve ellerimin arasından kayıp yere düştü.
Ayağa kalktı ve kıyafetini düzeltti."Ne yapıyorsun?" gözleri kahverengiydi.Nasıl oldu?
"Sen rüyamdaki çocuksun.Asıl sen ne yapıyorsun?"
"Neden bahsettiğini bilmiyorum.Duyduğuma göre ilaçlarını almadığın için kafayı yemişsin."
"Hayır ben ne yaptığımdan eminim ve deli değilim.Sen osun.Tamam mı? Eminim."
"Kafayı yemişsin bence okul dışında da bir psikoloğa görünmelisin." Beni öyle çok sinirlendirmişti ki elimde olmadan hızlı bir tokat attım ve yere yapışmasını seyrettim.Gözleri gene yeşil olmuştu."Gözlerin?"
"NE?" diye bağırdı.Fısıldarcasına konuştum."Renk değiştiriyor."
"Sen cidden kafayı yemişsin."
"Dalga geçmeyi kes salak.Doğruları söyle." sessizliğini korudu.Ben de sınıfa çıktım ve öğretmene kağıt götürdüm.Sözde ilaçları almak için gidecektim ama gidip tenha bir yerde oturdum..
Düşüncelerim telefonun titremesiyle bozuldu.Arayan annemdi.
"Lucy?"
"Anne?"
"Okuldan aradılar.Disipline gitmişsin.Neler oldu açıklamak ister misin?"
"Hayır."
"Ah,Lucy kes şu aptal davranışları.Rica ediyorum.Hayatında bir gün bile olsa beni rezil etmekten vazgeç." gözümden bir damla yaş aktı.Aslında sakin konuşuyordum.Ama panik atağım tutmuştu.Hissediyordum.
"Anne?"
"Lucy?"
"Hatırlıyor musun?"
"Neyi tatlım neyi?"
"1. sınıftayken.Okulun ikinci günü.Okumaya geçen tek kişi bendim.Ve sen bana demiştin ki 'Neden böyle acelecisin.Beni rezil etmeyi kes.' " Annemin burnunu çektiğini duydum ve konuşmaya devam ettim.
"İlk kez bana öyle söylemiştin.Sonra yaptığım her iyi ve kötü davranışta aynı şeyi söylemeye başladın.Ama ondan öncesinde benle hep gurur duyardın.Neden anne?Babama sahip olduğun için mi gurur duydun benimle? Onunla kavga ettiğin için mi nefret ettin benden?"
"Lucy ne söylediğinin farkında mısın?" Kekeleyerek konuştum.
"E-evet an-ne." Kekelememe neden olan şey gözyaşlarımı içime akıtmamdı."Sen ne yaptığının farkında mısın? Bana ilham kaynağı olman gerekirdi,diğer anneler gibi.Sen ise hikayelerdeki kötü kahramanlar gibisin."
Hattın diğer ucundaki ses kesildi.Telefonu yüzüme kapatmıştı.Uzun süredir içimde tuttuğum hıçkırığı dışarı fırlattım.Ve yürüdüm.Telefonumu görmeye çalıştıysam da gözümdeki yaşlar buna engel oluyordu.Etrafı bulanık görüyordum.Kenarı oturup gözümdeki yaşlardan kurtuldum.Telefonuma baktım ve son aramalara girdim.Telefonum biraz eski modeldi.Hatta fazla eski modeldi.Tuşluydu,dokunmatiği sıfırdı ve özellikleri fazla azdı.Annemin eski telefonuydu.Bütçemiz biraz sıkışıktı.
Son aramalardan Annem i tuşladım ve arama düğmesine bastım.Telefon bir iki defa çaldı ve annem konuşmaya başladı. "Merhaba."
"Anne?"
"Şuanda müsait değilim.Söylemek istediğiniz şeyi bip sesinden sonra söyleyin.İyi günler."
Telefonu kapattım.Ve içimdeki son hıçkırıkla beraber telefonu da fırlattım.Tekrar kalkıp yürümeye başladım,etraf gene bulanıklaşmıştı.Gözlerimi ovalayıp baktım.Tabelanın yanındaydım.Üstünde Happen Orman Parkı yazıyordu.Yani aslında park değildi.İçinde ağaçtan başka bir şey yoktu.Ya da böyle hatırlıyordum.En son 3 sene önce babamla gelmiştim.Ondan sonra zaten hiç görüşmemiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Astral Kız~~
Teen FictionAstral seyahat,lucid rüya vs. derken birileri tarafından kontrol edilmeye başlayan,Astral mı Robot mu karar verilemeyen bir kız.İpleri eline alması imkansız,ama o elinden geldiğince çabalıyor.O Astral Kız olmayı tercih ediyor.Robot kız değil...