~Bölüm Adı:İHANET
Multimedya:Mısra Yüce
Bölüm Şarkısı:Simge : Üzülmedin mi?
Mısra'dan
Sert bir şekilde binanın siyah kapısını kapattım. Ben ne zaman dışarı çıkmıştım. Hem nereye gidiyordum? Adımlarım benden habersiz çoktan sokağın sonuna geldiğinde sağa döndüm. Ay ben nereye gidiyordum? Yanımdan geçen yaşlı teyzeye baktım. Bana bakıyordu. Gözlerinin içinde o kadar fazla ifade vardı ki... Üzüntü, şaşkınlık,acıma... Neyime öyle bakıyorduki? Hemen üstlerime baktım. Siyah bir kot şort ve beyaz bir t-shirt giymiştim. Ee gayet güzel giyinmiştim neyime öyle bakıyordu ki bu teyze?
Derin bir nefes alıp yola devam ettim. Daha hızlı yürümeye başlamıştım. Hemen bir sokakdan da sola döndüğümde lüks binaların olduğu bir mahalleye girmiştim. Ama orada bir elmas gibi parlayan harika bir evle karşılaştım. Bembeyazdı ve bazı yerleri ahşaptı. Camları altınmış gibi parlıyordu. Tam kaç kat olduğunu sayacakken birden bir kız belirdi. Saçları kumraldı. Bembeyaz bir teni ve ela gözleri vardı. Kocaman uzun bir burnu ve burnuna inat incecik dudakları vardı. Gerçekten tatlı olmaktan çok uzaktı.Kız birden bire kahkaha attı. O kadar iğrenç bir sesi vardı ki yüzümü ekşittim. Gerçekten Sıla'dan sonra tanıdığım en iğrenç sesli kızdı. Kız birden kahkasını kesti. Ve birden bağırmaya başladı.
"Öleceksin,öleceksin."deyip bir kahkaha daha patlattı."Hiç mutlu olamayacaksın,yüzün hiç gülmeyecek. O kadar çok acı çekeceksin ki yüzünden hiç gözyaşı eksik olmayacak. Dua edeceksin ama Allah sana yardım etmeyecek. Derdine derman arayacaksın ama herkes sana sırtını çevirecek." ne diyordu ya bu? Ne acısı çekecetim? "Ne diyorsun sen be?" diye cırladım. "Öleceksin diyorum. Mutlu olmayacaksın,gülemeyeceksin! Nesini anlamıyorsun?" diye bağırdı tekrardan. "Yürü git içeri be! Hem sen nereden biliyorsun benim öleceğimi?" diye bağırdım. İçimdeki küçük kız birden bağırdı. "Küçücük kızla kenidini bir ediyorsun salak Mısra! Malmısın lan gerizekalı? Şu kız bile senden daha zekidir!"diye bağırdı. Gerçekten kahkaha atmamak için zor duruyordum. "Malmısın lan gerizekalı?" neydi öyle? "Senin yerinde olsam oturup ağlardım ama sen gülüyorsun!"diye bağırdı varlığını unuttuğum tipsiz kız. Ve birden arkasını dönüp hızla içeri girdi. Derin bir nefes aldım.
Sağıma dönüp yoluma devam edecekken birden bir caddede olduğumu farkettim. Gerçekten çok kalabalık ve işlek bir caddeydi. Ama ben lüks binaların olduğu sessiz,sakin bir mahalleye girmiştim. Ne ara buraya gelmiştim? Gözlerim caddeyi tarayacakken karşı kaldırımdaki Cáfe'de Sıla'yı gördüm. O da bana bakıyordu. Ellerini sallayıp gel anlamımda kollarını salladı. Tamam anlamında başımı salladığımda karşı kaldırıma geçmek için adımlarımı hızlandırdım. Bakışlarımı ayaklarıma çevirdim. Ayakkabılarım ne kadar da güzeldi öyle. Siyah bir sneakerdı. Ve bazı yerlerinde beyaz şeritler vardı. Birden bir korna sesi duydum. Cidden çok yakından geliyordu. Soluma dönüp baktığımda ise simsiyah bir araba üstüme doğru geliyordu.
Hemen gözlerimi açtım. Tam doğrulacakken kalça üstü düşmem bir oldu. O neydi öyle? Nasıl bir rüyaydı. Rüya olamayacak kadar gerçekti. Ne diyordum ben ya? Gerçek olsa daha mı iyi olurdu? Derin bir nefes alıp saate baktım.07:37'ydi. Hemen hızlı bir şekilde kalkıp tuvaletteki işlerimi hallettim. Hızla üstümdeki siyah şortumu ve t-shirtümü çıkardım. Gardırobumun başına geçilip elime ilk geçen şey olan kalçalarımın bir karış altında biten,askılı gül kurusu elbisemi giydim. Ayaklarıma sandeletlerimi geçirdikten sonra çantamı ve Gökhan'a aldığım hediyeyi aldım.
Çok az kalmıştı. Bu gün Gökhan'la sevgililiğimizin birinci yıldönümüydü. Evet,bazen atışmalarımız olmuştu,kavga etmiştik ama asla birbirimize kötü sözler söylememişdik. Hemen koltuğa attığım hediyeye baktım. Gökhan'ın parfümünü çok seviyordum. O kadar güzel ve çekiciydi ki... Ona ne kadar sorsam da bir türlü parfümün ne koktuğunu söylememişdi. Bir gün farkettiğimde ise kokusu değişmişdi. Sebebini sorduğumda ise yeni parfümünün kokusunu daha çok beğenmesiymiş. Ben onun üstünde eski parfümünü daha çok sevdiğim için ona parfüm almışdım. Sert bir manevrayla sağa döndüğümde varmışdım. İşte gelmişdim. Hemen arabayı durdurum indim. Çok heyecanlıydım.(multideki şarkıyı açın)
Hemen hızlı adımlarla kapısının zilini çaldım. Neredeyse 2 dakikadır bekliyordum ama hala kapıyı açmamışdı. Bir kere daha zile bastım. Niye açmıyordu? Tam bir kere daha zile basacakken kapı açıldı. Hemen yüzüme onun en sevdiği gülümsememi getirdim. "Aşkım seni çok özledim."deyip boynuna atladım ve bacaklarımı beline dolayıp yanağını öptüm. Niye ellerini belime dolayıp beni öpmüyordu? Bakışlarımı yüzüne çevirdim. Bir dakika bir değişiklik vardı. Gökhan çok değişik kokuyordu ve üstü çıplaktı. Ah ben bir şeyi unutmuştum. O şu anda beni kalçalarımı tutuyordu. Hemen beline doladığım ayaklarımı açtım ve elbisemi düzelttim. "Senin ne işin var burada?"diye sordu. "Ne demek ne işin var aşkım ya gelemez miyim sevgilimin evine?" deyip kollarımı boynuna doğru uzattım. Tam o sırada bileklerimi tutup sert bir şekilde indirdi. "Ne oldu ya niye böylesin?" diye mırıldandım dudaklarımı büzerek. Bana sert bir şekilde bakarak "İstersen dışarıda konuşalım. Bişey olduğu yok işim yüzünden yorgunum." Belime elini koyduğu sırada evin içinde ayak sesleri duyuldu. Yavaş yavaş bizim olduğumuz yere yaklaştı sesler. Başımı sağa çevirirken bir kız belirdi. Gerçekten hayatığımda gördüğüm en güzel kızlardan biriydi.Masmavi gözleri ve kahverengi saçları vardı. Üstünde kırmızı dantel bir gecelik vardı ve bu gecelik dolgun göğüslerini ve incecik belini belli ediyordu. Ve giydiği elbise kalçalarının bile üstündeydi. Gökhan'ın davranışlarının sebebi anlaşılmışdı.
"Bu kız kim aşkım? Arkadaşının geleceğini söylememişdin?" dedi. Bakışlarım hızla Gökhan'a dönerken onun da bana baktığını farkettim. Ağzımdan bir "Hı?" nidası dökülürken elimdeki hediye ve çantam yere düştü. Gözümden bir damla yaş düştü. "Dinle Mısra hiçbişey düşündüğün gibi değil!"dedi Gökhan. Bir kahkaha patlattım. "Tuğçe geç içeri!" diye bağırdı adının Tuğçe olduğunu öğrendiğim kıza. "Ben Gökhan'ın çok eski bir arkadaşıyım Tuğçe'cim. Yolum buraya düştü bir bakayım dedim. Neyse ben gideyim siz işinize devam edin." dedim göz yaşlarımı silerek. Son cümleyi Gökhan'a bakarap söylemişdim. Hemen yerdeki çantamı alıp kapıya doğru ilerledim. Arkadan Gökhan'ın bağırışlarına gülümseyip hızlı adımlarla arabama binip bu iğrenç sokaktan uzaklaştım. Nasıl benim gözlerimin içine bakabilmişti? Bir de arkamdan bağırıyordu! Böyle iğrenç bir şey yaptıktan sonra nasıl bir de korkulu gözlerle bana bakabilmişdi? Yaparken beni hiç düşünmemişmiydi? Kim bilir beni kaç kere aldatmıştı? Ellerimle gözlerimi sildikten sonra arabanın hızını arttırıp yoluma devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSİK
Teen Fiction"Niye konuşmuyorsun? Niye seni anlamama izin vermiyorsun?" diye bağırdım. Artık dayanamıyordum.Gülüşünü bilmeden,sesini duymadan sevmişdim ben onu. Neyi sever neyi sevmez onu bile bilmiyordum. O ise inadından vazgeçmiyordu. Ağladığımı hıçkırdığı...