19.

359 46 10
                                    

-Chae-
Bugün okula giderken içimde tarif edilmemez bir korku vardı. Jimin' den korkuyordum, beni bulmasından. Ama belkide yanılıyorumdur, belkide benimle dün çarpıştığını bile unutmuştur. Merdivenlerden çıktım ve sınıfın kapısına doğru ilerledim. Kapı kolunu titreyen elimle tuttum, daha önce hiç bu kadar gerilmemiştim. Tam kapıyı açacakken omzumda hissettiğim elle arkama döndüm. Lanet Mi Cha karşımda duruyordu. Kahretsin, bir de bununla uğraşacağım!
"İçeri girecek misin, yoksa böyle dikilmeye devam mı edeceğiz ezik?"
"Ahh, çok pardon ben-"
"Tamam, kes sesini de kapıyı aç."
"Evet, tabi."
Kapıyı açtım ve beni iterek içeri girdi. Bu kızdan nefret ediyorum! Her neyse şu an Mi Cha' dan daha büyük bir sorunum var. İçeri girdim ve hızlı adımlarla en arkada bulunan sırama ilerledim. Yani ilerliyordum ki arkamdan gelen bir el beni kolumdan tutup kendisine döndürene kadar. Ama bu sefer Mi Cha veya herhangi biri değildi, Park Jimin' di. Karşımda dikilmiş bana bakıyordu.
"Merhaba Rose."
Duyduğum kelimelerle hızlıca atan kalbim sanki durmuştu.
"M-merhaba Jimin."
"Senin kekeleme hastalığın falan mı var?"
"Ya da..."
"Korkuyor musun?"
Bunu dediğinde sakin kalmaya çalıştım, korktuğumu anlamıştı.
"Ne? Hayır tabiki."
Bu sefer sesim daha kendinden emin çıkmıştı.
"Pekala."
Tuttuğu elime baktı, titriyordu. Hafifçe gülüp elimi bıraktı ve ellerini cebine sokup konuşmaya başladı.
"Seni daha önce hiç görmemiştim, 3 senedir bu sınıfta olmana rağmen."
"Birbirimizi daha iyi tanımamız için bu akşam beraber takılmaya ne dersin?"
"Nasıl yani, nasıl bir takılmadan bahsediyorsun?"
Yine hafifçe gülmüştü, gülüşü çok güzeldi.
"Merak etme. Sadece dışarda biraz gezeriz, belki yemek yeriz."
"Ne dersin?"
"Şey aslında bu akşam-"
"Güzel, o zaman bu akşam seni saat 8' de evinden alırım."
"Ş-şey, olur."
"Harika!"
"Bu arada kekeleme sorunun ve ellerinin titremesiyle ilgili mutlaka bir doktora gitmelisin."
"Tabi."
Sırama geçerken düşündüm, az önce ne yaşanmıştı? Ben bu akşam Jimin' le dışarı çıkacaktım! Bu işte bir tuhaflık var. Kesin benim Rosso olmamdan şüpheleniyor. Sırama geçtim ve yanımda oturan Lisa kulağıma fısıldadı.
"Park Jimin ile ne oldu öyle?"
"Yoksa..."
"Bir randevuya mı çıkacaksınız?"
"Ne! Hayır. Biz sadece..."
"Biraz takılacağız."
"Ovv, peki şimdi anladım."
"Hayır yanlış anladın, öyle bir takılma değil!"
"Sadece dışarda gezip, arkadaşça takılmayacak mısınız?"
"Şey evet, öyle yapacağız."
Lisa ufak bir kahkaha attı, bulunduğum durum gülünmeyecek gibi değildi.
"Cidden Rose!"
...

Rosso ❧ jiroseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin