3

133 9 11
                                    

Sarışın adam yavaşça gözlerini aralarken kollarının arasında hissettiği varlıkla heyecanlandı. Kafasını kollarının arasındaki adamı uyandırmadan eğdi. Aklına dün akşam olanlar gelirken gülümsedi. Onu kucağına almıştı, yatağına yatırmıştı, esmer adam ilk kez ona Rogers veya Yüzbaşı yerine Steve demeyi tercih etmişti ve sarışın adamı kollarıyla sarmalayıp uyumuştu. Dün gece çok çok çok özeldi.

Sevdiği adamı bu kadar yakından doya doya izleme zevkini tattı biraz. Biraz da esmer olana hissettirmemeye çalışarak kokusunu içine çekti. Ta ki Tony kıpırdanmaya başlayana kadar. Steve, uyanırsa nasıl açıklayacağını bilemediğinden hemen gözlerini kapattı. Zaten hızlı çarpan kalbi, hızını biraz daha arttırmıştı.

Tony kendini zorlayarak da olsa gözlerini açabilmişti. Gözlerini açtığı anda başında hissettiği ağrı yüzünden birkaç küfür mırıldandı. Baş ağrısına rağmen çok iyi bir uyku çekmişti. Rogers'ın kollarının vücuduna sarmalanmış olduğunu görmesiyle dün geceki görüntüler bir bir gözünün önüne geldi. Çekinerek yorganın altına bakarak derin bir nefes verdi. Hatırlamadığı herhangi bir şey yaşanmamıştı.

Odanın içine biraz bakındı. Tüm İntikamcı üyelerinin odasının tasarımını kendisinin yapmasına rağmen Rogers'ın odasının tasarımını Stephen'dan rica etmişti. Stephen dostunu kırmamıştı ama kabul etmesi de kolay olmamıştı. Stephen'ın ne kadar zevkli olduğunu nefret ettiği adamın yatağında ona sarılırken fark etmesi onu gülümsetmişti.

Ona sarılırken. Tony, uyanmasına rağmen kollarını çekmediğini fark etti.

Yüzünü tekrar sarışın adama çevirdi. Aslında kendisi kadar olmasa da o da yakışıklıydı. Bu kadar yakından bakınca fazla kusursuz görünmüştü gözüne. Yunan tanrılarına benziyordu. İhtiyar bir Yunan tanrısı. Bu onu tekrardan gülümsetmişti. Sarışın saçlarına çarpan güneş ışığı onları hiç olmadığı kadar parlak ve güzel gösteriyordu. Gözleri kapalı olsa da onları düşünmeye başlamıştı. Masmavi bir okyanusu andıran gözleri. Hiç bu kadar dikkatli düşünmemişti onun hakkında. Düşünmüş müydü ondanda emin de değildi. Sarışın olan bu kadar kusursuz iken neydi bu nefretin sebebi? Sanırım Tony barı bu akşamda ziyaret edecekti.

Steve sıkılmaya başlamıştı. Tony'nin uyandığını hareketlerinden anlayabiliyordu ama ne yaptığını merak ediyordu. Yavaşça gözlerini aralamaya karar verdi. Tony ise o sırada adamın kapalı olan göz kapaklarının ardındaki mavileri merak ettiğinden sadece oraya odaklanmıştı. Steve yavaşça gözlerini açarken Tony ile göz göze gelmeyi beklemiyordu. Tony de onu izlerken gözlerini açmasını beklemiyordu. İkisi de çok fena afallamıştı.

Steve kısa sürede toparlayıp konuşmaya başladı. "Günaydın." Steve bunu derken ister istemez gülümsemişti. Tony de bunu duyunca ona gülümseyerek cevap verdi. "Günaydın."

Odaya sessizlik hakim olmuştu. İkisi de ne diyeceğini bilmiyordu. Ne konuşmaya çalışıyorlardı ne de kollarını birbirlerinden çekiyorlardı. Sadece birbirlerinin suratlarına bakıyorlardı.

Tony dakika gibi gelen birkaç saniyenin ardından konuşmaya devam etti. "Bana borçlusun biliyorsun değil mi?"

Steve kaşlarını çatmıştı. Kendisine kalırsa biri borçlu olacaksa o olmalıydı, kendisi değil. "Ne borcundan bahsediyorsun?"

"Telefonla konuşurken şeyden bahsetmiştin ya. Hani uykunun tadı falan."

Steve duyduğu şey üzerine alnından soğuk terler aktığını hissedebiliyordu. Duymuştu. Biliyor olabilirdi. Bozuntuya vermemeyi deneyerek cevapladı esmer olanı. "Onu duymadığını düşünmüştüm. Peki, sana borcum olsun. Ama senin de bana var. Biliyorsun değil mi?"

Bu sefer kaşlarını çatan Tony idi. "Benimki nedenmiş?"

"Sonuçta dün seni o kadar kucağımda taşıdım. Odanın anahtarını bulamadığım için şuan buradayız. "

"O zaman borcunla borcumu silmeye ne dersin? Borçlu kalmayı sevmiyorum." Steve bu fikri beğenmemişti. Tony ile vakit geçirmek istiyordu. 'Hadi gel bugün beraber bir şeyler yapalım.' derse kabul etmeyeceğini biliyordu. Bahaneye ihtiyacı vardı. Geçirdikleri vakti iyi bir fırsat olarak değerlendirebileceği bir bahane. Borç olayı ise tam aradığı şeydi.

"Üzgünüm Tony ama bu borç işi benim hoşuma gitti. Ama merak etme. Borç hakkımı kısa sürede kullanırım. Kendini kötü hissetmezsin." Tony Steve'e borçlu kalmak istemiyordu. Adam diretse de borçları silmeye ikna olacak gibi de durmuyordu. Sanırım en mantıklısı kabul edip bir an önce bu yataktan çıkmaktı.

"Ta- tamam, sen bilirsin. Ben gideyim o zaman." Birbirlerine sardıkları kollarına bakarak yavaşça geri çekmeye başladı. Steve de onun yaptığını yaparak birbirlerinden ayrıldılar. İkisi de birbirine fark etmese de içlerinde bir boşluk hissi oluşmuştu. Tony yavaşça yataktan kalkarak Steve'e birkaç teşekkür sözcüğü mırıldanıp odadan koşarak uzaklaştı. Odası kilitli olduğundan lavaboya girip kapıyı hızlıca örtüp yaslandı. Kalbi, Steve gözlerini açtığından beri aynı ritimde atıyordu. Aynanın karşısına geçip kendine bakmaya başladı. Sanırım birileriyle konuşması lazımdı. Burada sakinleştikten sonra ilk işi Banner'la konuşmak olacaktı.

Steve ise Tony gittikten sonra yatakta iyice yayılıp dün akşamdan bu yana ne kadar özel bir an yaşadıklarını düşündü. Neşeliydi. Hem de hiç olmadığı kadar. Adını bile hatırlamadığı bir şarkıyı mırıldanmaya başlamıştı. Bunu hemen Natasha'ya anlatmalıydı. Hızla yataktan kalkıp üzerindeki tişörtü çıkardı. Dolaba biraz bakındıktan sonra, önce lavaboya girip öyle tişört seçmeye karar verdi.

Mırıldana mırıldana lavabonun kapısını açtı. İçeride karşılaştığı kişi ise kesinlikle beklenmedikti. Tony Steve'i görmeyi, hele yarı çıplak bir Steve görmeyi kesinlikle beklemiyordu. Steve mahcup bir şekilde kafasını kaşıdı.

"B- ben özür dilerim kapı kilitli olmayınca hemen içeri daldım. Çıkıyorum hemen tekrardan özür dilerim." Hızlıca kapıyı kapattı. Tony o kadar şaşırmıştı ki tek kelime bile edememişti. Sadece sarışın adamın yüzüne şaşkın şaşkın bakmakla yetinmişti. Sözde buraya sakinleşmeye gelmişti. Kalbi şuan yeni doğan bir bebek kadar hızlı atıyordu. Elini yüzünü yıkayıp hemen orayı terk etmeliydi anlaşılan.

Steve odasına girecekken ona seslenen kişiyle kafasını çevirip ona baktı.

"Steve, dostum iyi misin?"Clint'in cümlesinden sonra ikisi de açılan lavoba kapına dönmüştü. Tony Steve'e bakıp hızlı adımlarla ana odaya doğru yürümeye başlamıştı. Clint tekrar ona dönünce birkaç kısa lafla onu geçiştirdikten sonra odasına girdi. Sanırım Natasha ile daha erken konuşması gerekiyordu.

𝐀𝐖𝐀𝐑𝐄 || stony ♤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin