Zaman uçan bir balon gibi yakalanmayı bekliyordu. Rüzgâr uzaklaştırdıkça insanoğlu daha acımasız davranıyordu. Geçmişi unutmak isteyip geçmişle bağını güçlendiriyordu. Oysa geçmişle gelecek arasındaki tek bağ bugündü ve bugün yalnızca onun ellerindeydi.
Elador, gökyüzünün bu kadar siyah görünebileceğini bilmiyordu. Dünyanın bu kadar kirlenebileceğini bilmiyordu. Yapması gereken tek şey vardı belki ama biliyordu ki dünyadaki en büyük görev ona verilmişti, dünyayı korumak. Dünyayı dünyalılardan korumak.
Elador, dünyaya gönderilmiş son zamansızdı. Ondan önce gönderilmiş olan üç zamansız da kendini dünyalıdan koruyamamıştı. Lena bir dünyalıya aşık olmuş ve dünyada kalmayı seçmişti. Wren büyük bir şöhrete kavuşmuş dünyalının ona hayranlık duymasını sağlamıştı. Atelic kendi ülkesini yönetmeye başlamış ve dünyalıya hükmediyordu. Elador gönderilen son zamansızdı ve her şey onun ellerindeydi. Ya dünya yeniden yaşanabilir hale gelecekti ya da üzerindeki her şey ile yok olacaktı. Elador'un yaşadığı gezegen dünya ile kıyaslanmazdı. Her taraf mavi ve yeşilin eşsiz uyumuna teslim olmuştu. Kırmızı bir toz bulutu sarmıştı gezegeni. Bu onların korunma yoluydu. Tüm canlılar bir arada yaşıyordu ve kimsenin hüküm sürmediği topraklardı. Küçükken gökyüzüne bakıp diğer gezegenleri düşünürdü. Orada yaşayan birileri olmalıydı. Tıpkı onun gibi nefes alıp veren birileri. İşte bu yüzden artık bir görevi olması gerektiğinde zamansız olmayı seçmişti.
Atelic, Wren, Lena ve Elador büyük bir eğitimin başlangıcındaydılar. Onların görevi evrene hizmet etmekti. Bunu yaparken evrenin gücünden yararlanacaklardı. Zamansız olmak onlara her şeyi yeniden yaşama şansı veriyordu. Mutlu oldukları her anı yeniden yaşayabiliyorlardı, hatalarını düzeltip pişmanlıklarını giderebiliyorlardı. Bu gücün tek laneti arzularıydı. Bu güç onlarda her şeyi elde etme isteği uyandırıyordu. Tıpkı dünyalıların içinde oldukları gibi.
Elador kalp kırmayı öğrendi ve sonra da kalp kazanmayı. Her gün dünyalılar hakkında yeni şeyler öğreniyordu. Dünyalı hem acımasızdı hem de şefkatli. Hırsızlık yaptı, aşık oldu, aldattı, kin tuttu yüreğinde, affetti. Onun için en zoruydu kendi gibi birini öldürmek. Tüm bunları yaşarken tıpkı dünyalı gibi acı çekti, ağlamayı öğrendi, kahkaha atmayı, pişmanlık duymayı. Onun gibi görünmeyi başarmıştı. Artık eskisi kadar güzel değildi. Eskisi kadar beyaz değildi, gözleri ve saçları kırmızılığını kaybetmişti. Artık kanatları yoktu ama bir kalbi vardı şimdi, duyguları.
Günden güne daha da zorlaşıyordu dünyalı olmak. Yeniden o bedene bürünmek ve her defasında yeni bir duyguyla tanışmak. Korkuyordu. Hep böyle kalmaktan korkuyordu. Oysa çok az zaman kalmıştı gerçek bir dünyalıyla karşılaşmasına.
Dünyalı gelişiyordu, yeni teknolojiler geliştiriyordu, gezegenleri keşfediyordu. Darnal gezegenini keşfetmelerine az kalmıştı. Tüm Darnal halkı dünyalıdan korkuyordu. Onun gibi olmaktan ve kaybolmaktan. İşte bu yüzden zamansızlar dünyayı yeniden yaşanabilir hale getireceklerdi ve dünyalı yaşamak için yeni bir yer arayışını bırakacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ
FantasyElador gezegenini dünyalılardan korumak için Dünya'yı kurtarmaya gönderilmiş bir zamansızdır. Peki ya Dünya'yı kurtarmak o kadar da kolay olacak mı dersiniz?