-"Acıkmışsındır."
-"Kitaplarım?"
-"Yolda geliyorlar."
Tabi, sözde geliyorlar. Ben sizin gibi kaç adamdan geçtim, bilmez miyim içinizi. Kaçta kalmıştım, evet. 20. Çukur,21,22,23.
-"Ne yapıyorsun?"
-"Kitaplarım?"
24,25,26. Bu köşe bitti, diğerine geçmem lazım.
-"Ne geçiyor aklından?"
27,28,29.
-"Konuşmayacak mısın?
-"Ne yaptığım gayet açık, zaten izliyorsunuz. Açıklama yapılacak bir durum yok."
-"Evet ama ben neden yaptığını merak ediyorum?"
Gerçekten mi, bunu düşünemiyor mu? Offf, en son ki uyuşturucu satıcıları daha iyiydi.
-"Can sıkıntısı çoban armağanı."
Ahh işte 30,31,32.
-"Yemeğin soğuyor."
-"Evet, biliyorum. Kitaplarım da yoldalar değil mi?"
Yüzüne baktım, dönerek. Bakışlarım etkili mi oldu bilmiyorum önce korktu ve biraz terlemeye başladı. Sonra kendini toparladı ve yalan söyler ki pozisyonundan kravatıyla oynayıp
-"Evet, yoldalar."
-"İyi, acele etsinler."
-"Tamam. Yani ..."(ağzında bir şeyler yuvarlayacakken vazgeçti. Bakışlarımdan anladığımı anlamış olmalıydı.)
Geldiği kapıdan çıkıp gitti. İnsanlar hep böyle olmak zorunda mıydı?
33,34,35,36,37,38,39 ve son. Küçük bir odada 39 tane irili ufaklı çukur olması garipti. Diğer insanlara göre bunları saymam çok mantıksız, bana göre ise bir o kadar mantıklı.
Beni izlediklerini biliyordum ve onlara işe yarasın diye tırnaklarım ve çukurlarla(hafifçe) bir mesaj bırakmıştım.
-KİTAPLARIM!
*****
-"Al, kitapların. Artık o yemeği yiyecek misin?"
-"Hepsinden bir kaşık alırsan neden olmasın A."
-"Seni zehirleyeceğimi mi düşünüyorsun?"
-"Hayır. "
-"Peki ne düşünüyorsun? Ne geçiyor senin o fırıldak kafanda?"
Ona uzun uzun aktım ve gülümsedim. İlk açığını yakalamıştım.
-"Ya reddedersem? O zaman ne yaparsın?" (Konuyu değiştirmek için farklı soru sormaya başlamıştı. Harika, artık beni yavaş yavaş anlıyordu.)
-"Bunu yapacağım."
Yemeği önüme çektim ve yemeye başladım. Hepsini bitirinceye kadar bir laf etmedim ve yemeğimin tadını çıkardım. Ne kadar da acıkmışım, farkında bile değildim. Yoksa makarnayı bu kadar iştahla yemezdim.
-"Peki şimdi neden yedin? Az önce tatmamı istiyordun?"
-"Anladım."
-"Neyi?"
-"Bana ihtiyacın olduğunu."
Şaşırmıştı ama kendini toplaması uzun sürmedi.
-"Evet." Dedi.(nedenini sormamıştı ya kızmışlardı yukarıdakiler ya da anlamıştı, ne demek istediğimi. Dikkatli baktığımda anladığını fark ettim. Bu adam düşündüğümden daha kötü biri olabilir miydi? Onun söylemesine dayanamayarak birden kendim sordum?)
-"Tam olarak ne yapmamı istiyorsunuz?"
Güldü. Bilmediğim bir şey olduğuna sevinmişti.
-"Bunun hakkında bir fikrin yok haa?"
Aslında olan fikirlerim vardı ama kafamdaki ses başka şeylerin döndüğünü söylüyordu ve düşününce mantıklı geliyordu. Beni tanımak için benim seviyemde konuşmuşlardı. Beni tanımaları niye bu kadar önemliydi? Aklıma aniden amansız bir fikir geldi.
-"Beni eğiteceksiniz." Daha çok kendi kendime tekrarlıyordum.
Onun gülümsemesinin duraklamasıyla doğru iz üzerinde olduğumu anlamıştım. Şaşırdı ve kapı açıldı 2 adam gelerek A yı aldılar. Götürürlerken tek dediği şey,
-"Sen akıllı bir kızsın Mavi." kelimesiydi. Daha çok ne yapman gerektiğini biliyorsun tarzıydı.
Kapı kapandı ve küçük, penceresiz odamda karanlık çöktü. Karanlıkta oturabilirdim ama lambayı yaktım ve elime aldığım Sherlock Holmes Şüphe Asla Uyumaz kitabını okumaya başladım. Bunu yapmak yerine çoğu insanın yaptığı gibi kendimi strese sokup "Bana ne yapacaklar acaba?" diye de düşünebilirdim ama onlar bana açıklamadığı sürece bunun bana bir faydası yoktu. O yüzden şu anlık yapabileceğim tek şey uykum gelene kadar kitap okumaktı ve öyle de yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
...
Mystery / ThrillerBen Mavi. Dünyamızı yöneten cahilleri iyileştirme, gerekli dersi verme ya da sevemediğim ama çoğu zaman yapılan yok etme projesi için seçilmiş bir öğrenciyim. Bu projeye seçilmeden başımdan bir çok sebep yüzünden kaçırılma, gasp, mafya çeteleri, uyu...