"Beklenmedik bir şey ama... Bu soğuk günde bana sıcaklık veriyorsun"
"HIAĞK! ODASAAAAAAAKU SAKU SAKU SAKU! CHUUYA! CHUU CHUU! ÇUF ÇUF! GÖNDERMEK! CEVAP! SONUNDA! AĞAĞAĞAĞAĞADJSBDDK"
"Evet Dazai, kod adı çuf çuf gönderdi sana. Şimdi avizeden yavaşça in. Yoksa mektubu okuyamadan akrabalık bağı kurduğun hastahaneye bu ay içinde on yedinci kere gideceksin."
Odasaku derin bir nefes verdi. İntihar manyağı genç oğlanın sürekli değişebilen tavırlarına alışkın olması onu kahverengi saçlı gencin en yakın arkadaşı kılıyordu. Dazai avizeden inip aniden suskunlaşınca işte başlıyoruz, diye düşündü.
"O CHİBİNİN BANA MEKTUP YAZMAK DIŞINDA NASIL DAHA ÖNEMLİ BİR İŞİ OLABİLİR?! BUNU ONA MEKTUBUMDA SORACAĞIM! ONUN EVİ VE POSTAHANE ARASINDA MESAFE OLMASI UMRUMDA DEĞİL! APTAL CHİBİĞH!!!"
Sağa sola bandajlarından yaptığı kementi fırlatan Dazai'yi izlemekten başı dönmüştü zavallı Odasaku'nun... Şimdi de Dazai ayaklarını yere pat pat vurarak kapıya gidiyordu. Peşinden gidip elini gencin omzuna koyarak durdurdu.
"Ağır ol genç adam, otur şu mektubu oku. Gitmem gerekiyor. Sonra yeniden gelirim."
Yüzünde oluşan hayal kırıklığı ile baktı Dazai. Elini kalbine doğru götürdü ve derin bir nefes aldı.
"SENDE Mİ BENİ BU SOĞUK VE ISSIZ GECEDE BİR BAŞIMA BIRAKA- ...gitti? Gitti."
Omuz silkerek kendini bir koşu yatağına fırlatıp mektubu iki eliyle tutarak havaya kaldırdı ve parlayan gözlerle baktı. Şu anki halini gören bir kişi kesinlikle onun gözlere korku salan kişinin ta kendisi olduğuna ömrü billah inanmazdı.
"Acaba ne yazdı? Ona soracağım soruları liste haline getirmiştim... Acaba bu sefer iki şişe şarap yollasam daha erken cevap yazar mı? Denemeden bilemem."
Mektup zarfındaki büyük lekeye yeniden baktı. Şarap lekesi olduğu aşikar olan leke Chuuya'nın cevap yazarken sarhoş olduğunun en büyük belirtisi olabilirdi. Mektub zarfının kenarını dikkatle kesip içindeki yamuk yumuk katlanmış kağıdı çıkarırken kalp atışlarından başka bir şey duyamıyordu bile. Derin bir nefes alıp elini göğsüne götürdü, peşinden bekleyemeden sabırsız bir şekilde okumaya başladı.
"Sefgili Arizona sIçAnı,
Bak burayı bastıra bastıra yazıyorum. Bu kısmın üzerinden keçeli kalemle geçtim ki anlayasın. BEN. KISA. DEĞİLİM. Teğilim diye mi yazılıyor yoksa... TEĞİLİM! Saçım belki sarı ne diye turuncu yazıyorsun ha? Doğumumda gelip gördün mü saçım ne renk? Sen şarabı gönderemezsin keriz... Şarap seni gönderir. Şarabıma laf ettirmem bu konuda. Sonraaaaabbbccc... Başka ne demiştin mektupta lan... Gidip bir daha okuyacağım bekle sen bekle.
O ŞAPKA PAHA BİÇİLMEZ BİR FEDORA SENİ BEYİNSİZ PİGME! Uykun varsa git uyku ilacı al bunu da mı ben diyeceğim? Ölüm uykusu... O nasıl bir uyku çeşidi? Daha önce hiç öyle uyumadığım için buna cevabım yok. Şu bacadan giren koca kıçlı satan var ya satan... Onu gözüm görmesin. Ne istediğim köpeği bana yolladı, ne istediğim saati ne de istediğim motorsikleti... Aman ona kalmamıştım zaten gider kendim alırım. Bak gene tekrarlamam gereken bir kısım var. BEN. KISA. DEĞİLİM. İnsanlar hormonlular ve hormonsuzlar diye ikiye ayrılır, ben organiğim. Gayet de uygun boydayım. Başka başka... Başka... Akutagavat mı dedin? O ne? Yenir mi? Burda sıfaaaat (koca yürekli sarhoş Chuuyamız burada saat demek istemiştir efenim, müessesemizin hatası değil) tam 55 olmuş... Ağzım uyuştu. Yatacağım sikmişim senin en kısa sürede cevap istemeni. Kapattım telefonu sonra ararsın.
-Kısa olmayan fedoralı bir şarapseksüel
Yüzündeki poker face ile yavaşça kağıdı geri katlayıp zarfın içine yerleştirdi ve ilk mektubun yanına koydu.
"Sanırım google translate olmadan okumaya çalışmamalıydım... Japon minyatürü olduğunu kabullenemedi gitti yazık."
Kıkırdayarak kağıda baktı bir süre daha... Geç gelmişti ama Dazai'ın keyfini getirmeye yetmişti bir sarhoşun elinden yazılmış mektup. Kenarda her an Chuuya'nın mektubuna cevap yazmak için duran dolma kalemini ve kağıt yığınını aldı. En güzel kağıdı seçti kendince, buruşuk ya da katlanmış olmayanı. Yavaşça parmaklarının arasına yerleştirdiği dolma kalem kağıdın üzerinde parmakları eşliğinde ahenkle dans ederken bakışlarını kaldırmadan tüm dikkatini güzel yazmaya verdi. Açık unuttuğu camdan soğuk rüzgar esip kağıtları uçurduğunda başını kaldırıp cama baktı ve yavaşça gidip camı kapattı. Soğuğa karşı pek dayanıklı bir bünyesi yoktu fakat Chuuya'nın mektubu içini kalorifer gibi ısıtmaya yetmişti.
"Anlam veremediğim bir yönün daha işte bu... Bu soğuk günde bana sıcaklık veriyorsun."
•••
Selamlar. Bendeniz sizi yebesizlik içinde süründüren yazarınız. Beklettiğim için kanser edenler dışında hemen hemen bu kitabı okuyan herkese özürlerimi sunarım. Sırf bir yeni bölüm yazmadım diye özele ulaşıp oradan hakaret yemek pek mutlu etmiyor açıkçası. Kitabı sevmiş olabilirsiniz, buna mutlu olur ve teşekkür ederim ama... Neyse dert yanmaya gelmedim shh... Dazai'yi seslendirme konusunda kendimi yeterli bulamadığım için yazmadım uzun süre. Ama denedim. Fazlasıyla denedim. Benim adım Hıdır elimden gelen budur. Bir sonraki bölüm ne zaman gelir bilmiyorum. Okuyan herkese teşekkürler qalp qalp<3
Beni destekleyip güzel bir yb yazacağıma inanan herkese ayriyeten bir teşqürler! Onlar... Hepiniz meleksiniz aq.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reason To Live|| Soukoku
Fanfiction"I need a reason to live... Would you be my reason, Chuuya?" Pen friends// Dazai & Chuuya// Soukoku