* * *
MULTIMEDYA/GÜL&MERT
* * *
Mert, geride bıraktığı ağabeyini ve Nehir'i bekleme gereği duymadan giriş katında bulunan asansöre doğru yönelmiş, kendisine selam veren birkaç çalışanı duyamayacak kadar kendi içinde çatışmalar yaşamaya devam ediyordu. Mert'in bu haline daha önce de şahit olan çalışanlar bu defaki durumun farkındaydı. Yaşanan olayla herkes derinden sarsılmıştı. Bu yüzden Mert'in kendilerine vermediği karşılığı sorun etmeyerek işlerine kaldıkları yerden devam etmişlerdi.
Mert, açılmaya başlayan çelik asansör kapısından sabırsızca içeriye doğru geniş bedenini atmış, kendi katının düğmesine basarak asansöre gerekli komutu beklemeden vermişti. Asansörün bir an önce odasının katına ulaşmasını ve odasına kendini atıp kendi benliğini kaybedene kadar içmek istiyordu.
Sabırsızlığını, sağ tarafında kalan çelik duvara indirdiği hafif yumruk darbeleri oldukça net belli ediyordu aslında. Duvara ulaşan her bir darbesi bir öncesine göre daha da artış gösteren bir basınçla iniyordu ve her bir darbede teni biraz daha al renge boyanıyordu.
Asansör kata ulaştığını küçük bir uyarı sesiyle belli etmiş, otomatik kapı ağır bir şekilde açılmaya başlamıştı.
Mert kapının tam bir şekilde açılmasını beklemeden ilk adımı atmış, adımını atmasıyla yumuşak bir bedeni kollarının arasına alması bir olmuştu. Ve bulunduğu bölümü doldurmasına yetecek tiz bir çığlık kulak duvarlarını zorlamaya yetmişti.
Canlı bir şeyle karşılaştığı açıktı ve şaşkınlığını üzerinden kısa sürede atarak yüzünü hâlâ sıkı sıkıya sarmaladığı bedeninin sahibinin gözlerine çevirdiği anda hissettiği ne varsa tepe taklak olmuştu genç adam için. Ne biraz önce yumrukladığı duvarın ellerine hediye ettiği acı kalmıştı aklında, ne de gün içinde yaşadığı elim olay. Tek bir saniyede kalbine ulaşan sıcaklığın kaynağı, bir çift kehribardı...
Bir kadına yakışabilecek en güzel rengi yer etmişti gözlerine bu kadın. Mert, tek bir an dahi gözlerini kırpmadan, fırtınaya teslim olmuş gözleriyle esir almaya çalışıyordu bala bulanmış irisleri. Nefesini tutmuş, sadece hissettiği kalp atışlarına odaklanmıştı. Sanki kendi kalbiydi, hızlı bir ritim tutturarak atmaya devam eden... Öyle kaptırmıştı ki kendini karşısında duran kadına, ellerine uyguladığı gücün farkında değildi.
Neye uğradığını şaşırmıştı, genç kız. Saatlerce bekleme bölümünde arkadaşını beklemiş, katta bulunan sekreterden de net bir saat alamayınca kendisini sinirle asansöre doğru atmıştı. Tıpkı Mert gibi sabırsızlıkla hareket ettiği için de şu an hiç tanımadığı bir adamın kollarında, gözleri de gözlerine sabitlenmişti.
Gümbürdeyen kalbini görmezden gelerek ona anlam veremediği bir şekilde bakmaya devam eden adamın kolları arasından kurtulması gerekti ama bunun için en ufak bir hareket dahi yapamamıştı. Sadece izin veriyordu adama, ancak gitgide beline sarılan eller genç kızı kendine getirmişti.
Adamdan kendini ayırmaya karar vermişti ancak, her şey için çok geçti. Çünkü asansörün bir kez daha kata ulaştığını belli eden ses ile kulağına isminin çalınması arasında, saniyelerle ölçülebilir bir süre geçmişti...
-" Gül?! "
* * *
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIL BANA | KADER OYUNU II (Askıda...)
Ficção Adolescente... Derler ki; Tanrıça'nın gözyaşlarının düştüğü yerlerde ortaya çıkmış papatyalar, binlerce yıl önce... O damlalardan biri ömrüme, tam da yüreğime düşmüş meğerse ve seni gördüğüm andan itibaren yeşermeye başladı, diğer çiçekleri kıskandıran bir...