Hafifçe suyun üstünde belirdiğinde nedenini anlayamadığım bir şekilde kalbim sıkışmış gibiydi. Çok güzeldi.
"Zihin okuma yeteneğine sahip olduğunu söylememişti Poseidon bana."
Dedim alay eder gibi.
"Öyle bir yeteneğim yok zaten. Aklından ne geçirdiğini tahmin etmek çok da zor değildi."
O da alay eder gibi bir ses tonuyla konuşuyordu.
"Afrodit ben."
"Kendini beğenmişlikte üst düzey olan güzellik tanrıçası."
Kaşlarımı çattım sinirle. Ne kendini beğenmişliği?!
"Thetis ben de."
Elimi uzattığımda perdeli elleriyle elimi sıkıp hızlıca geri çekti elini.
"Thetis?"
"Evet deniz tanrıçasının adı."
"Deniz tanrıçası isen burada ne işin var?"
"Adı her Thetis olan deniz tanrıçası mı oluyormuş?"
"Tanrıçaların ve Tanrıların isimleri özeldir. Tek kişiye aittir."
"Farkındayım."
"O zaman adın nasıl Thetis olabilir?"
"Seni ilgilendirmez."
Kaşlarımı çatıp bacaklarımı kendime doğru çektim. Sinirlendirmişti beni. Onunla sohbet etmeye çalışırken bana küstahça cevaplar veriyordu.
Hem ben kendini beğenmişlikte üst düzey falan da değildim. Onun gözünde böyle olmam, onun kırmadığı ön yargısından dolayıydı.
Bir süre konuşmadan öylece durduk. O etrafa bakınıyor, arada suya dalıp çıkıyor ben ise kaçamak bakışlarla arada ona bakıyordum.
Güzelliğini bir kenara bırakıp anatomisini incelemeye başladım bu sefer.
Göz kapakları bizimkinin aksine yukarıdan aşağı doğru değil, sağdan sola doğru kapanıyordu. Göz bebeksiz derin, siyaha yakın koyulukta lacivert gözlere sahipti. Parmakları tıpkı bir su kurbağası gibi perdeliydi.
"Elini nasıl tutacağım ki parmakları perdeliyken?" diye geçirdim içimden salakça.
Aklımı okuyacağını düşündüm gözlerimi sımsıkı yumup kendime sağlam bir tokat attım. Thetis daha benimle konuşmaya bile yeltenmiyor neden elini tutayım ki?
Bana delirmişim gibi bakan bir çift lacivert gözle karşılaşınca kaşlarımı çattım ve sırtımı dikleştirdim.
"Deli değilim merak etme!"
"Belli..."
"Bana bak, beni sinir etme balık."
"Ben balık değilim!"
"Balıksın!"
"Değilim!"
Ne kadar sinir bozucu olduğundan haberi var mıydı acaba? Aptal balık.
Oturduğum yerde ayağa kalktım eve geri dönmek için.
"Nereye gidiyorsun?"
"Eve!"
"Tamam ya, bağırmasana."
"Bağırırım!"
"Bağır, bağır. Duymayan insanlar da duysun, varlığımızı öğrensin."
Haklı olduğunu fark edince elimi ağzıma bastırdım ve arkamı döndüm gitmek için.
"Yarın aynı saatte burada ol Afrodit."
"Bakarız Thetis."