05

1.6K 31 9
                                    

(Thetis)

"Evet yüce Poseidon, Afrodit'e kendimi gösterdim."

"Konuştunuz mu peki benim güzel Thetis'im?"

"Konuştuk efendim. Bu gece de yanıma gelecek."

"Onu en kısa sürede yok etmelisin."

"Biliyorum efendim."

"Aferin sana."

Saçlarımı okşayıp yanımdan hızla uzaklaştı.

Nasıl yapacağımı bilmiyordum. Nasıl bu kadar güzel bir kadına, hatta TANRIÇAYA nasıl kıyabilirdim? Tanrıça olmasını geçtim, ben en ufak bir canlıya bile zarar vermekten kaçınan bir varlıktım fakat bunu yapmazsam yüce Poseidon'un canıma kıyacağından şüphem yoktu.

Kendimi ona asla bağlamamalıyım, asla bağlanmamalıyım.

Üzgünüm Afrodit...

Gece Vakitleri

Afrodit yine kendini olabildiğince insanlardan saklayarak limana gitmişti güzeller güzeli Thetis'i görmek için o saatlerde.

Limanın en ucuna oturdu ve ayaklarını boşluğa doğru sarkıtıp salladı ve yavaşça ismini seslendi.

"Thetis."

Thetis'in parlak mavi teni suyun üzerinde belirince heyecanlanıp ne yapacağını şaşırdı birden Afrodit. Ayaklarını toparladı, altına aldı ve suya doğru eğdi biraz bedenini.

"Merhaba."

Kadifemsi bir his bırakıyordu bu kızın sesi Afrodit'in kulaklarında. Çok hoşlandığından mıydı yoksa gerçekten böylesine özel bir sesi mi vardı bilinmez...

Kendini toparlamayı başarınca gülümseyip selam verdi.

"Nasılsın?"

Thetis'te bir gariplik  olduğunun farkına varması çok uzun sürmedi. Yüzündeki ifadede bir çaresizlik, bir pişmanlık vardı.

"Sana diyorum. İyi misin?"

Kafasını sağa sola salladı kendine gelmek için. Sonra aşağı yukarı salladı iyiyim anlamında.

Ayaklarını yine aşağıya sarkıttı Afrodit. Konuşmak istiyordu fakat Thetis'in öyle bir isteği yokmuş gibi hissediyordu, o ne kadar çabalasa Thetis o kadar ilgilenmiyormuş gibiydi.

Vücudunu bacaklarına yaklaştırıp elini suya uzatmaya çalıştı o sırada Thetis güzel kıza yanaşıp elini tuttu.

Afrodit şaşırmıştı, şaşkınlıktan ciddi anlamda ağzı açık kalmıştı.

Boşta kalan eliyle Thetis, Afroditin açılan çenesini kapattı ve parmaklarını narince yüzünde gezdirdi.

"Güzelsin... Çok güzelsin."

Afrodit hala çok şaşkındı, ne yapacağını bilemiyordu fakat bu anın çok özel bir an olduğunun farkına vardı ve kendini bir an önce toparlayıp anın tadını çıkarmaya çabaladı.

Yüzünde dolaşan perdeli eli tuttu Afrodit ve nazikçe öptü. Bu sefer o elini Thetis'in yüzünde gezdirmeye başladı.

Çok yumuşak, narin ve kaygan bir cildi vardı ve Afrodit parmaklarını; böylesine güzel bir varlığın teninde gezdirdiği için kutsayabilirdi.

İkisinin de gözleri gözlerinden yavaş yavaş dudaklarına kayıyordu. Aynı anda birbirlerine yaklaştıklarında dudakları birbirine kavuşmuştu sonunda.

Önce ayrılan Thetis olmuştu, kızın gözleri yaşla doluydu. Afrodit şaşkınlıkla yaş dolu gözlerine bakıyordu ne olduğunu anlamak ister gibi.

Gözünde biriken yaşları birer birer saldı Thetis.

"Neler oluyor? Niye ağlıyorsun?"

Afrodit, Thetis'in dudaklarına kavuştuğu için böylesine mutlu ve heyecanlıyken onun ağlaması Afroditi sinirlendirmişti.

"Benden uzak durmalısın."

Başına nelerin geleceğinden habersiz bir şekilde kız kollarını diğer kızın boynuna dolamıştı bile.

"İstemiyorum."

"Hayatının son bulacağını bilsen bile mi?"

"Hayatım zaten oldukça son bulmuş halde."

Dedi Afrodit gülümseyerek.

Afrodit için sonsuza dek büyülü sayılabilecek o an onun kabusu haline dönüşecekti saniyeler sonra.

Thetis de kollarını kızın bedenine doladı ve elindeki sivri deniz kabuğu parçasını son bir göz yaşı damlası ile kızın sırtına sapladı.

══════════ஓ๑♡๑ஓ══════════





underwater & upper sky ● girl×girlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin